Çarşamba, 17 Ağustos 2016 10:52

İkinci Vakayı Hayriye Olayı

1826 Yılına kadar süren ve Yeniçeri Ocağının kapatılması ile sonuçlanan asker isyanını ile birlikte 15 Temmuz 2016 tarihinde ortaya çıkan asker kalkışmasını Bediüzzaman, “Sırrı İnnaatayna” isimli eserinde dile getirmiştir. Her iki isyanında başarısız olacağı ve isyancıların mahvı ile son bulacağı ifade edilmiştir. Bu eserinde ahir zamanda zuhur edecek dehşetli hadiselerle birlikte liderlik yapanların isimleri dahi yer aldığından  bir müddet neşrine müsaade edilmemişti.

Ta ki Derin Tarih isimli, bir dergi bu eseri neşredip yayınlayana kadar araştırmacı ve yazarlar bu eserin varlığından haberdar olmuş günümüzde yaşanan olayların derinlerine inme imkanı bulunmuştur.

Bediüzzaman, Rumuzat-ı Semaniye isimli eserinde ahir zaman fitnelerinden bahsederken büyük bir asker isyanını dahi dile getirmiştir. Zamanının büyük çoğunluğunda Kur’an ayetlerinin tefsiri ile meşgul olurken günümüze ait bazı olayları da yine Kuran’dan aldığı feyizle yazıya geçirmiştir.

Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen üzerinde ciddi çalışmalar yapılmayan bu eserler; “Risale-i Nur Külliyatı” adı ile kültür hazinelerimiz arasında yerini almaktadır. Bu kitaplar sayesinde ülkemizde ve dünyada meydana gelen bir çok olayı Kuran ve hadislerlerin ışığında değerlendirme imkanı da doğmaktadır.  Risale-i Nur Külliyatını nazarlara sunarak üzerinde ilmi, akademik çalışmalar yapılmasını murat edilmektedir, gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır…

Derin Tarih Dergisi Bediüzzaman’ın “Sırrı İnnaatayna” isimli eserini dergi eki olarak neşretmiş bu eserde İslam Deccalı yani Süfyan komitesinden bahsedilmiştir. Süfyan komitesinin üç şahsı ismen belirtmiştir. İlgilenmek isteyenleri bu eserle baş başa bırakıp mevzumuz olan askeri darbelerle ilgili olan bölümüne bakalım. Zira Sırrı İnnaatayna’nın bu bölümünde yakın zamanda yaşadığımız 15 Temmuz 2016 darbesi ile ilgili bazı bilgilere yer verilmektedir.

“İnne şanieke hüvel ebter- Asıl soyu kesik olan, sana kin besleyendir” ayeti cifir ilmi ile İstanbul’un fethini gösterdiği gibi “fe salli li Rabbike- Sen de Rabbin için namaz kıl” ayeti dahi İstanbul’un 484 sene hilafet makamının başkenti olacağına işaret etmektedir. Aynen bunun gibi “venhar- kurban kes” kelimesi ile İstanbul şehri İslam ordularının 1222 (miladi 1808) tarihine kadar Kuran hizmetine merkez olacağını göstermektedir. Ancak bu tarihten itibaren Yeniçerilerin içine sızmış olan bir fesat komitesinin devlete isyana başlamasına da işaret etmektedir.

Bu durum Halifeye isyanının başlangıç tarihine de işaret etmektedir. Bu isyan 1241 (miladi 1826) tarihinde yeniçeri ocağının kaldırılmasına kadar devam etmiştir. Tarihe “Vakayı Hayriye” olarak geçen bu olay ile isyan eden askerlerin mahvı ile sonuçlanmıştır. Kısa olmakla beraber çok sırları barındıran bu Kevser suresi, Osmanlı Devletini dahi göstermekle birlikte isyancı yeniçerilerin halefleri olan isyancı askerlere de işaret etmektedir.

1341 (miladi 1922) tarihi Hilafetin zorla değiştirildiği 1924 ise kaldırıldığı yıldır. Bu tarihin 100 yıl öncesinde ve sonrasında yeniçeri isyancıları ile onların halefleri olan günümüz isyancılarına işaret edilmektedir. Yeniçeri isyanları 18 sene devam etmiş ve nihayetinde 1826 senesinde sona ermiştir. Bu son isyan ise hilafetin kaldırıldığı tarihten 100 yıl sonrasına yani 2024 tarihine kadar devam edeceği ve isyancıların mahvı ile sona ereceği anlaşılmaktadır. Yeniçeri isyanında olduğu gibi bu kalkışmada da asilerin perişan olacağı açık bir dille ifade edilmiş aklı başında olan askerlere gitmiş oldukları yolun ne derece tehlikeli olduğu Kuran ayetlerinden çıkarılan işaretlerle dile getirilmiştir.

Günümüze bir göz gezdirdiğimizde gerçekten de isyancı askerlerin öncelikle ordumuzu dindar askerlerden arındırmaya başladıkları 28 Şubat 1997 tarihinden itibaren 15 Temmuz 2016 tarihine kadar vatana bu şekilde ihanet ettikleri ortaya çıkmaktadır. Zira namaz kıldı diye ordudan atılan askerler en nihayetinde tamamen silahlı kuvvetlerden temizlenmiş ve sonunda faşist bir darbe yapılmaya çalışılmıştır.

Nasıl ki Yeniçeri ocağı bu darbeden sonra ortadan kaldırılmıştır aynı şekilde isyancı askerlerin her 10 senede bir yaptıkları darbe sürecinin de sonuna gelindiğinden bahsedebiliriz. Darbeci askerler tarafından kurulmuş olan vesayet kurumlarının ortadan kaldırılacağı ve ordunun yeniden yapılandırılacağına dair gelişmeleri halen yaşamaktayız. Sivil otoritenin güçlenmesi ve darbecilerin hapse tıkılıp dindar halkımıza ettikleri zulüm, çok kısa bir sure olan Kevser Suresinde verilen işaretlerden anlaşılmaktadır.

15 Temmuz 2016 tarihi asker kalkışmasının zirve yaptığı ve en güçlü olduğu tarihtir. İşte bundan sonra darbeci ve isyancı askerler güçlerini yitirmeye başlamış yüzün üstünde amiral-general ve binlerce asker ordudan atılmıştır. Fakat küçük rütbelerde hala ok sayıda Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ’ye) mensup askerler bulunmaktadır. ABD hala örgütün lideri F. Gülen’i Türkiye’ye vermemekte, dünya üzerinde yaptığı casusluk ve terör eylemlerinde bu örgütü kullanmaya devam etmektedir. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetimiz halkımızı da arkasına alarak bu dehşetli fitneyi ortadan kaldırmaya kararlıdır. Allah’ın izni ile en geç 2024 yılına kadar bu örgüt hem ülkemizden hemde dünya üzerinden kazınacaktır…

Kevser suresi zahiri ve açık manaları ile birlikte daha bir çok manayı içinde barındırmaktadır. Kuran’ın tek bir harfi dahi gelecekte meydana gelecek olaylara işaret etmektedir. Aslında bu konu çok ince ve cifir ilminde uzman olan insanların kavrayabileceği bir meseledir. Bununla birlikte “Sırrı innaatayna” isimli eserinde askerlerin isyanlarından ve halifeliğin kaldırıldığı dehşetli tarihin bir 100 yıl öncesi ve 100 yıl sonrası meydana gelecek tarihi olaylar, Bediüzzaman’ın dikkatini çekmiştir. Bunu cifir ilmi ve ebced hesabını yeteri kadar bilmeyen insanların dahi anlayabileceği kadar basit bir şekilde izah eden Bediüzzaman, bu muhteşem eserinde daha bir çok sırlı ve önemli olaylara dahi işaret etmektedir.

15 Temmuz 2016 darbesi ile Süfyaniyetin 4. Rüknü olduğunu bihakkın ispat eden Fetullah Gülen, Bediüzzaman’ın dikkat çektiği dehşetli bir şahıs olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şahsın mahiyetini yıllarca önce şu makalede anlatmaya çalışmıştım. “Süfyaniyetin 4. rüknü” başlıklı makaleyi “risaleantep” isimli internet sitesinde en çok okunan makale olarak bulabilirsiniz. Ayrıca bundan kısa bir müddet sonra kaleme aldığım “F. Gülen’in mahiyetini anlatan 19 delil” makalesini de yine bu siteden okumak mümkündür. Bu makaleler 4-5 yıl önce yazılmış olup 15 Temmuz 2016 darbesinden çok önce kaleme alınmış olup dileyenler bu makalelerden istifade edebilir.

Bu yazı ile birlikte konuyu tam manası ile okuyup anlamak isteyenler öncelikle “Sırrı innaatayna” eserini mütalaa etmek zorundadır. Buradaki meseleler biraz ince ve belirli bir seviyeye kadar uzmanlık gerektirdiğinden yazıların herkes tarafından anlaşılması biraz güç olabilir, vesselam…

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...