Salı, 18 Mayıs 2021 14:35

Savrulmanın Eşiğinden, Sağlık Krallığına!

Pandemi ile gelen küresel sıkıntılar kendini göstermeye başladı…

Batı’nın kriz yönetim sistemi ilk başlarda biraz sarsılsa da uzun vadede yapılan planlamalar dâhilinde belirgin bir şekilde toparlanmaya başladı.

Küresel ekonomide güçlü olan devletlerdeki ciddi toparlanmaları görebiliyoruz. Bu sırada gelişmekte olan orta düzeyli devletler sarsılmaya devam etse de belirgin kırılma olmadığı, sürdürülebilir planlama dahilinde hedef yapılarını korumakta oldukları aşikar.

Ancak ne yazık ki üçüncü dünya ülkeleri tam bir facia durumuna doğru sürükleniyor. Acımasız kapitalist sistemin tüm baskısını insanlık üzerinden silindir gibi geçirmesi barbarlığın tam da tanımıdır. 

Türkiye gibi ülkeler insani değerler yapısı itibarı ile uluslararası ilişkiler düzeyinde gücünü aşan oranda yardımlar yaparak tarihsel değerlerini ve insani vazifelerini yerine getirse de, bu üçüncü dünya ülkelerini kurtarmaya yetmemektedir. Ancak her koşulda bu duruş, kamuoyunda takdir toplamaya devam etmektedir.

Türkiye’nin başarılı pandemi yönetimi konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere çeşitli merciler tarafından defalarca takdir gerçekleşmiştir. Devletimiz özel uçak, ambulans uçak ve gemi gibi tüm imkânları kullanıp dünyanın her yerindeki vatandaşlarını ülkesine getirip kontrol ve tedavilerini yaparak büyüklüğünü göstermiştir. Salgın ile mücadelede küresel arenada bunun bir başka örneğini göremezsiniz.

Gelişmiş ülkelerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeye yardımda bulunmasının, Türkiye'nin imajına olumlu katkılar sunduğu küresel ölçekteki aydınlar tarafından bilinmektedir. Türkiye tüm bu yetenekleri, coğrafi konumu ve sağlık sisteminin gücüyle, hiç kuşkusuz dışarıdan gelecek Kovid-19 hastalığı için tedavi talebinde bulunan hastalara da en iyi şekilde cevap verebilecek kapasitede ve güçte olan ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye bu yetenekleri, tarihi yatırımları sayesinde elde etmiştir.

Türkiye’yi sağlık turizminde tarihi fırsatlar bekliyor. Ülkenin sağlık turizmi açısından son 3 yılda önemli başarılara imza attığı, yapılan çalışmalarla birlikte kendisini ispatlamıştır. Buna karşın Turizm Bakanlığının da yeniden yapılandırmaya tabii tutularak sağlık turizmi ile alternatif tıp jeotermal alanları üzerinden pazarlama yapılabilir. 

Geçtiğimiz yıl ülkemizde tedavi gören yabancı hasta sayısı 900 bine yakındı. En çok hasta tedavi edilen ülkeler sıralamasında ilk 10’da Avrupa ülkelerinden sadece Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin olduğunu bir listede görülen Türkiye, dönemlerin ezik Türkiye’si statüsünden kurtulmuştur. 

Avrupa’da küresel salgınla mücadelede başta İtalya, İspanya ve Fransa’da olmak üzere çok kötü sınavlar verildi. Keza ABD de öyle ve bu ülkelerin ağır bilançoları hâlâ devam etmekte. Öyle ki, salgın dönemindeki geç alınmış önlemler Avrupa Birliği’nin var oluşunun dahi tartışılmasına sebebiyet vermiştir. 

 

Pandemi sürecinde Türkiye’nin başarılı bir salgın yönetimi sağlaması, bu anlamda Avrupa’daki sağlık turizmi pastasından daha fazla pay alabilmesi için ciddi bir fırsat sunmuştur. 

Sağlık turizminde Türkiye’ye olan talep kesinlikle artacak, bu kaçınılmazdır. Salgının yönetiminde sağladığımız başarıyı bu noktada da gösterebilirsek uzun vadede çok ciddi kazanımlarımızın olacağı, ülkenin, sağlık merkez üssü konumu alacağı tartışmasız bir gerçektir.

Sağlık hizmetlerinin sunumunda Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri ve ABD ile karşılaştırıldığında fiyat ve bekleme süresi bakımından, Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleriyle karşılaştırıldığında ise tıbbi teknoloji kapasitesi ve sağlık personelinin ihtisası bakımından daha avantajlı konumda olduğu çok net bir şekilde görülmektedir.

Türkiye’nin sağlık turizminde küresel rekabet gücü artıyor. Türkiye sağlık turizminde İstanbul birinci sırada yer almaktadır. Bu doğrultuda acil durum hastanelerinin açılması ve bunların İstanbul’da olması stratejik bir planlamanın ürünü olduğunu göstermektedir. Acil durum hastanelerinin konumu, fiziki özellikleri ve donanımları düşünüldüğünde sadece olağanüstü durumlar için değil, sağlık turizmi için de stratejik yatırımdır. 

Türkiye’nin geçmişinden gelen misafirperverlik geleneği, sağlık turizminin hizmet anlayışıyla birleşince çok olumlu sonuçlar elde edilecek. Sağlık turizmi, Türkiye’nin bu yapısının ticari bir karşılığı olarak görülmektedir. 

Türkiye, yapmış olduğu planlamalar ve uygulamalar sayesinde pandemi sonrası mevcut lokasyonlarını geliştirmeli ve yeni lokasyonlar ekleyerek sağlık turizminde önemli bir merkez olma kararlılığını devam ettirmelidir. 

Sonuç olarak güçlü iktidar yapısı ve sağlıklı kabine ile ihanetten uzak sağlık bakanlarımıza şükranlarımı bir borç olarak ifade ediyorum. Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü stratejik planlamaları doğrultusunda oluşturduğu ekip sayesinde gelinen noktada başta kendisine ve Sn. Sağlık Bakanlarımız Recep Akdağ, Mehmet Müezzinoğlu ve Fahrettin Koca beylere ‘iyi ki varsınız’ demek istiyorum.

 

Tüm sağlık çalışanlarımıza minnettarız. 

Vesselam…

Not: Yazarımızın makaleleri aynı zamanda Y.Akit'te yayınlanmaktadır.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...