Salı, 25 Mayıs 2021 21:43

Ataerkil’den kodlama kuşağına; Esaret bir toplum

1960-1980 yılları arasında doğanlar X kuşağı olarak değerlendirilmektedir. Artan doğum ve sonrası gelen bu grup, onların etkilerinde büyümüş ve Asya Kaplanlarının yükselişine şahit olmuştur. Bazı araştırmacılar, bebek patlaması kuşağından sonra gelen ancak bebek doğurmak istemedikleri için doğum oranlarının düşmesine neden olan bu grubu tanımlamak için “bebek kırıcı” (x) tanımı yapılmıştır.

(Y) kuşağı, geleceğin daha iyi olacağına inanan ve iyimser bir kuşaktır. Bu kuşağın güven, teknoloji konusundaki uzmanlıklarından kaynaklandığı aşikârdır. Hayatlarının önemli bir bölümünde teknolojiyi kullanmakta ve “dijital yerli” olarak tanımlanmaktadırlar Türkiye’de de 15-34 yaş grubu arasındaki gençlerin % 70’i interneti ve bu oranın % 60’ı ise sosyal medyayı kullanmaktadır.

Teknolojik uzmanlık uzmanlığında bulunan bu gençler, çoklu görevleri başarma, iyimserlik, takım odaklılık, farklılaşma ve otoriteyi kabul etme gibi fırsatlara neden olurken diğer yandan okuma ve TV izleme alışkanlıklarındaki yüzeysellik, kritik düşünme yetersizlikleri, internetten elde edilen bilginin gerçekliği hakkında düşünmemeye neden olmaktadır. Ayrıca aşırı özgüven, kişilerin eleştirilere karşı daha savunmacı tepkiler vermesine ve sanılanın aksine düşük performans algısına kapıldığı görülmüştür. 

Z Kuşağının temel özelikler ve gelişim çerçevesini görebilmek için, toplumsal kültürün inşasında hayati bir role sahip hızlı sonuç odaklı mantık reel politik karşılığı olan kitlesel ve düşünsel karar kuşağıdır. Dolayısıyla doğum yılları itibariyle Z Kuşağı grubunda yer alan gençlerin, gelecek yıllarda nasıl görülmek isteneceği önemli bir konu haline gelebilmektedir. Örneğin 2030’lu yıllara gelindiğinde, bugünün Z Kuşağı mensupları zorlu iş yaşamının beklentilerini karşılamaya hazır mıdır? Yine benzer biçimde, toplumsal kültür bu Z Kuşağı’nı tolere etmeye veya gereken nitelikler doğrultusunda onları evirmeye hazırlıklı mıdır? Gelecek adına rasyonel ve efektif kararların verilebilmesi açısından, bu türden sorulara makul yanıtların bulunması önemlidir.
Sosyal medya, kuşakların ve bireylerin görsel ve işitsel duyularına hitap eden korku, sevinç, umut, üzüntü, aşk, hayal, tutku gibi insani bütün özelliklerin var olduğu bir sahadır. Bu alan doğru yanlış, güzel çirkin rengârenk ama asla tekdüze olmayan bir dünya gerçeğini değiştirmez.
 
Çevrimiçi kuşağına göre, Ak Parti’nin yönetim kadroları -lider hariç- bakan, milletvekili, belediye başkanları, il-ilçe başkanları, meclis üyeleri vd. büyük kısmı yeni dünyayı algılamada ve gençlik dili üzerinden iletişimi yakalayamadığını görmekteyiz. Şöyle ki; X ve Y kuşağı, sosyal medyayı kendine ait bir çıkış alanı, aynı zamanda da kendisini ifade edebileceği bir platform olarak tanımlıyordu. Ancak bu kuşağa dahil bir politikacının sabahtan akşama kadar aynı konular etrafında dönen muhabbeti, çevrimiçi kuşağın gözünde adeta geyiktir. Bu gerçeğin adını bir kez daha koymak gerekirse; “sosyal medya” çevrimiçi kuşağın icadı ve onun evidir. Bu ev, çevrimiçi kuşağına has tatlar oluşturmuştur. Ev sahibine ait bu tatları, eski kuşağın bilip bilmediğine bir örnekle bakalım;

Bu evin adabını bilmeyen X bir Belediye Başkanını düşünün; “Şurada şunu yaptık, burada bunu yaptık, şuna nikâh kıydık, buna erzak verdik, yol, kaldırım, bina, arsa, ifraz/tevhit, park, bahçe, dernek, muhtar, STK, kanaat önderi, vekil/bakan buluşması…” diye uzayıp giden sosyal medya paylaşımları: Bu paylaşımları kendi evinde gören çevrimiçi kuşağın tepkisi şu! Bu ne yaaaa ashdjahsha…” diyor.

Elbette bu evin geleneğine uygun tavır sergileyen Ak Partili yöneticiler de vardır. Çevrimiçi kuşağın dilini yakalayanlar, bunun karşılığında da evin en güzel köşesinde ağırlanmışlardır.

İnsan hangi çağda olursa olsun kimyası gereği kâşiftir, mucittir, âşıktır ve en önemlisi de meraklıdır. Ak Parti çevrimiçi kuşağın merakını hiçbir şekilde giderememiştir. Gönül isterdi ki Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı gibi askerlere moral ziyaretlerinde, geleneğimize uygun bir şekilde sevdikleri kızı ailesinden istediği görüntüleri Ak Parti’nin bütün yönetim kadrolarından görmek isterdim. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın gayet ciddi bir grup konuşması esnasında ona “Dede!” diye seslenen kıza dönüp, “Efendim” demesi gibi, diğerleri de küçük çocukların yüreğine dokunsun. Yani bu kuşağa uygun bir harmoni oluşturup, melodisini mırıldanmak kalbine ve yüreğine dokunmak ve dünyasına ortak olmaktır.

 

Son zamanlarda AK Partili siyasilere ve yöneticilerine atıf yaparak gençlerin fethedildiğini yazan mahallemin zavallı yazarları…

Biraz kendinize gelin, silkelenin! Gençlik birileri tarafından kuşatılıyor mahallemin beyaz yakalıları, bırakın pohpohlamayı da gerçeği görün ve duyurun herkes kendine gelsin. 

Fikri tatilde olan çokbilmiş bilgin siyasi üstatlarım, geminin batması için köreltmeyi bırakın. Birilerinin vazife edindiklerini görmekteyiz. Kısacası zemin kaygan bir noktaya eviriliyor, ya kuşakları kazanacağız ya da kuşakların yol haritasında bizler de döküleceğiz… 

 Vesselam. 

Not: Yazarımızın makaleleri aynı zamanda Y.Akit'te yayınlanmaktadır.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...