Çarşamba, 09 Şubat 2022 16:34

Silah tüccarından melek doğar mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna’ya yaptığı ziyaret sadece Türkiye ve Ukrayna açısından değil, Ukrayna krizine taraf ülkeler açısından da oldukça önemliydi. Zira Ukrayna meselesinin uluslararası bir krize dönüşerek çeşitli savaş senaryolarının gündeme gelmesi nedeniyle Türkiye’nin stratejik konumu önem arz ediyor oluşudur. Türkiye’nin krizdeki önemini; Karadeniz’deki konumu, ABD ve Rusya rekabetindeki yeri ve Ukrayna, Rusya arasında bir denge unsuru olması bağlamlarında hayati bir öneme sahiptir.

Anglo-Sakson basını, uzun zamandır Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağına dair, farklı senaryolar gündeme getiriyor. Amerikan ve İngiliz kamuoyu, Ukrayna’ya yakın sınır bölgelerinde yoğunlaşan askeri birlikleri nedeniyle, Rusya’nın saldırı planı olduğuna dair önemli veriler elde ediliyor olmasıdır. Olası bir saldırı karşısında ABD ve İngiltere’nin Doğu Avrupa’daki müttefiklerine destek olma adına önemli açıklamalar yapılmaktadır, Rusya’ya karşı da siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulanacağı ifade ediliyor.

Bütün bu gelişmelerin olduğu yakın coğrafyamızda, Türkiye askeri riskleri bertaraf etme adına, barışçıl ve diplomasiyi sonuna kadar işlemesi gerektiğinin tezlerini savunmaktadır. Türkiye de bu dönemde Karadeniz’in kuzeyindeki Ukrayna ile ağırlıklı olarak ticaret üzerinden ilişkileri geliştirdiği, Karadeniz’deki önemli partneridir. Kırım Türkleri ve Türki etnik unsurların yaşadığı Ukrayna’da haklarının korunması konusunda başkan Erdoğan’ın çaba sarf etmesi elzemdir. 

Tam da bu manada her şeyi göze alan Cumhurbaşkanımız komşuluk ve stratejik ilişkiler bağlamında Türkiye çok yönlü ittifaklar ve çıkar ilişkiler bağlamında ciddi hamleler başlattığını görmekteyiz. Başkan Erdoğan’ın Kiev’e gitmesi, Zelenski’yi ziyaret etmesi, muhtemel risklere karşı uyarması, hayati önem taşımaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ve Zelenski’yi Türkiye’de görüştürüp barışın sağlanması, batı penceresi açısından önem taşımaktadır.

Türkiye’nin çok yönlü diplomasisi boş durmadığını görmekteyiz, Türkiye İsrail ilişkilerinin gerginliği geride bıraktığı, yeni bir döneme girilirken, İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ziyaret edecek olması, bazı dengelerin değişimi anlamını taşımaktadır, hem bölgesel işbirliği hem de enerji yatakları arz güvenliği için, caydırıcı işbirliğine işaret etmektedir. İsrail, Leviathan ve Tamar sahalarında toplamda 800 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulduğunu biliyoruz ve Türkiye dışından partneri olmadığının farkında. Bu bütün olup bitenler, Türkiye için tarihi fırsatlar doğurmaktadır.

İsrail yakın ilişkiler kısmı üzerinden Türkiye’ye muhtaç olduğunu gözlemlemekteyiz, Tel Aviv bu gazı en ucuz yolla, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna etmeye çalışacaktır. Kazan kazan politikası kapsamında, yakın coğrafyasına diplomasinin çok yönlü sorun çözme aparatını güncelleyen Türkiye, Arap ve Afrika kıtalarına yoğunluk verecektir.

 

Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri başkenti, Abu Dabi’ye ziyaret gerçekleştirecek. Daha iki ay öncesine kadar Türkiye düşmanlığı bilinen, bazı Arap devletler, gerçekle yüzleşmeye başladığını görmekteyiz. Suud ve Birleşik Arap emirliklerinin başını çektiği Siyonist yapılanmanın yönettiği akıl, Türkiye ilişkilerinde yumuşamaya gitmesi, Türkiye açısından bir galibiyet olarak algılanmaktadır. Bu bütün olup bitenler Türkiye’nin Ukrayna krizini yönetme arzusu güçlü bir devlet politikası olarak okunmaktadır. 

Sonuç olarak; Türkiye Ukrayna krizinde oldukça az aktörün müdahil olması ve sorunun suhuletle çözülmesinden yana. Bu kapsamda diplomatik kanalların açık olması için, Türkiye elinden gelen çabayı ortaya koymaktan geri durmayacağını, her fırsatta bildirmektedir. Özellikle liderler seviyesinde bu adımların atılması sorunların çözümünde daha hızlı ilerlenmesini sağlayabilir. Taraflar arasında gerilimi tırmandırmadan, barışçı ve uluslararası hukuk temelinde çözüm öneren Türkiye’nin ara buluculuğu bu nedenle önemli. Atlantik aklı ve yapılanması her ne kadar barışçıl gözükse de, ABD batıyı dizginleme adına Rusya’yı bir düşman aparat olarak kullanacağı gerçeğini değiştirmemektedir. ABD batı koridorlarını elinde bulundurmak için, var gücü ile bölgede kalma taraftarıdır. Yani sorunu çözmekten çok, sorunlar üzerinden kendisine zemin ve alan kazanmaktadır. Öte yandan; başta Rusya ve Ukrayna olmak üzere krizin bizzat aktörlerinin somut adımlar atması; ABD ve İngiltere gibi ülkelerin de tansiyonu yükselten adımlardan kaçınması, Türkiye’nin yeni bir sorunla baş başa bırakılması, ekonomik olarak ciddi sorunlar doğuracağı gerçeğini göz ardı etmemeli, devletin aklı 7/24 esasına göre uyanık davranmalıdır. Bu vesile ile Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan ve kıymetli eşi Emine Erdoğan Hanım efendiye geçmiş olsun dileklerimi sunar, Allah’tan şifa diliyorum.

VESSELAM.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...