Salı, 07 Şubat 2023 13:57

Ordudaki dindar düşmanları ile mücadelemiz bitmedi

Önemli gördüğüm bir meselede düşüncelerimi arz edeyim.
Tam 41 yıldır orduda yapılan din düşmanlığı ile mücadele ediyorum. Bu mücadele ne yazık ki olumlu bir noktaya gelmesine rağmen bitmedi. Özellikle Sabetaycı dönmeler ve kripto Fetocular hala çok güçlüler.  
6191 sayılı kanun ile bazı haklarımızı aldık. Bu konuda Erdoğan ve hükûmete müteşekkiriz. Bunu defalarca dile getirdik. Lakin kanayan yara kapanmadı. Çünkü Resen emekli arkadaşlarımız zırnık dahi alamadılar.
Bazı fena insanlar diyor ki, " Efendim resen emekli olup haklarını alamayanlar PKK'lı ve uyuşturucu gibi suç işlemiş insanlardır. Bunlara hakları verilmemelidir" 
Bu şekilde esen emekli arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun eşi başörtülü olduğu gerçeğini inkâr ediyorlar.
Bu çok yanlış bir söz ve değerlendirmedir. Doğrusu şudur:
Resen emekli askerlerin büyük çoğunluğu eşi başörtülü olan askerlerdir. Bunlar Yüksek Askeri Şura gündemi yoğun olduğu için 2li ve 3lu kararname ile ordudan atılmışlardır. Yargı yolu açık olsa da askeri yargı bu zulmü hukuksuz bir şekilde tasdik etmiştir.
28 Şubat 1997 zulmünün baş aktörü generaller 25 yılın sonunda hapse atılıp rütbeleri sökülerek cezalandırıldılar. Bunda bizim de dahil olduğumuz büyük bir mücadele söz konusudur. Fakat zulüm hala devam etmektedir. Çünkü 1200 civarında emekliliğini kazanmış asker arkadaşımıza karşılık binlerce asker arkadaşımız hakkını hala alamamıştır.
Bunun müsebbibi ise Sabetayci ve ABD uşağı bazı insanların kara propagandasidir. Zira açıkça binlerce asker arkadaşımıza yapılan zulmü reddedip haksızlığın sona erdiğini ifade etmekte ve konuşmaktadırlar. Emekli bir generalin itirafları ortadadır. Açıkça resen emekli arkadaşlarımızın eşleri baş örtülü ve dindar olduğu için değil disiplinsiz oldukları gerekçesi ile ordudan atıldığını iddia edecek kadar pervasızca hareket etmektedirler.
Sanki bizi ordudan atarken başka gerekçe bulmuşlardı. Ben de disiplinsizdim üstelik sakıncalı bir subaydım.
Şimdi anlaşıldı ki 6191 sayılı kanunu çıkaran insanların bir amacı bizleri bölmeye çalışmakmış. Çünkü büyük bir çoğunluk haklarını alamamıştır. Fakat kamuoyunda gerçek dışı bir propaganda yapılmıştır. Şöyle ki:
" Artık ordudan eşi başörtülü diye atılan bir asker kalmamıştır. Mağdur askerler ise haklarını ve tazminatlarını almışlardır."
Bu koca bir yalandır. Bu propagandaya milletimizin çoğunluğu inandırılmıştır.
Ne acıdır ki ; on bine yakın eşi başörtülü asker ordudan atılınca daha atılacak bir kimse kalmadığı için halkımızla alay edilerek; bakın artık ordudan kimse atılmıyor, denilmiştir.
Bu Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz kişiler dindar kıyımı yapıp FETÖ'cü askerlere yol açtıkları yetmemiş gibi dindar askerlerle yani bizimle alay etmeyi hala sürdürmektedirler. Ak Parti maalesef 2007 tarihine kadar orduda eşi başörtülü asker kıyımı zulmüne ortak olmuştur. O dönemde yaptıkları tek husus hiçbir işe yaramayan "şerh koymaktan " ibarettir.
Şimdi seçim zamanı yaklaştı. Bazı arkadaşlarımız Ak Parti ve MHP aracılığı ile mağdur arkadaşlarımızın haklarını almak için Mecliste uğraşıyor. Fakat FETÖ ve ABD nin uşaklığını yapan bazı derin güçler buna mâni olmaya çalışıyor.
Allah in izni ile muvaffak olmayacaklardır. Çünkü mızrak çuvala sığmamaktadır. Eğer mağdur asker arkadaşlarımız için hazırlanan yasa tasarısı Meclisten geçmez ise Ak Partinin bu konuda çok zor günler yaşayacağı kesindir.
Çünkü "Zulme rıza zulümdür." Buna sebep olanlar hem dünyada hem de ruzi mahşerde azap çekeceklerdir.
 Bu nedenle kuruluş tüzüğünde 28 Şubat 1997 mağdurları asker arkadaşlarımızın haklarının alınmasını esas tutan ASDER gibi kuruluşların çalışmaları önemlidir. Bu konuda 6 Ocak 2022 tarihinde ASDER Yönetim Kurulu Başkan Yrd. M. Hacımustafaoğluları'nın Dernek adına yaptığı basın açıklamasını önemli buluyorum.
Basın açıklaması şöyledir:
 +90 212 526 11 31
BASIN AÇIKLAMASI
Cuma, 06 Ocak 2023 18:23
BASIN AÇIKLAMASI
ASDER Genel Merkezi
 
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Sayın Cumhurbaşkanımız, 03.01.2023 tarihinde, Sözleşmeliye Kadro Şöleni Programı’nda Yaptıkları Konuşmada, geçmişten bugüne kadar yaptıklarını sayarken; “YAŞ kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ilişiği kesilen subay ve astsubayların haklarını iade ettiklerini”, ifade etmiştir.
Konunun tam anlaşılması için açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
22 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6191 Sayılı Kanun’la; 1542 subay, astsubayın hakları kısmen iade edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımıza müteşekkiriz.
Bahsi geçen kısmi hakları düzenleyen 6191 s.k. gerekçesi; “Tasarı ile, YAŞ kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilip, bu kararların yargı denetimine kapalı olması nedeniyle hukuken haklarını arayamayan kişilerin, yoksun bırakıldığı hakların geri verilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan düzenlemeyle, bir yandan hukuk devletinin gerekleri yerine getirilmeye çalışılırken, diğer yandan da devlet tarafından mağdur edildiğini düşünen kişilerin, hukuk devletine olan inançlarının pekiştirilmesi amaçlanmıştır”, şeklindedir.
Ancak, kanunun çıktığı dönemdeki şartlar sebebiyle mağdurların yoksun bırakıldığı hakların tümü iade edilememiştir.
Verilen haklar; emsalleri gibi emeklilik, emekliliği gelmeyenlere Araştırmacı Kadrosunda çalışma, ayrıldıkları rütbede kimlik kartı, pasaport ve silah ruhsatı haklarıdır.
Malum olduğu üzere, benzer mağduriyete maruz kalan kumpas davası mağdurlarına geçmişe dönük mali ve özlük hakları, göreve geri dönme, rütbe ve kıdemce emsallerine eşitlenme, terfi, emsalleri rütbesinden kimlik alma ve OYAK hakları iade edilmiştir.
Aynı kumpasa maruz kalarak ihraç edilen YAŞ mağduru olan bizlerin ise, yukarıda emsal gösterdiğimiz personele iade edilen haklardan mahrumiyetimiz devam etmektedir.
Söz konusu mağduriyetlerin giderilmesi için, ASDER tarafından iki Kanun Tasarısı taslağı hazırlanmıştır.
Birincisi; 6191 s.k.’dan faydalanan YAŞ mağdurlarının eksik kalan haklarının telafisi için hazırlanan Kanun Taslağı, İkincisi; Yargıya açık idari işlemlerle TSK'dan ilişiği kesilen, emekli ve istifaya zorlanan, 6191 Sayılı Yasa kapsamında olmayan Subay, Astsubay, Uzman personelin ve Askeri Öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi hakkındaki Kanun Taslağıdır.
Üçlü kararnameyle ilişiği kesilenlerin ayırma işlemine karşı dava açma haklarının bulunduğu, bir kısmının açtıkları davaların kesin olarak reddedildiği belirtilmekte ise de; 28 Şubat darbe dönemindeki yargının hali ile AYİM’nin 3 hakim ve 2 kurmay subaydan teşekkül etmesi sebebiyle, bu durumun, sonradan insan haklarına, usul ve kanunlara , “tabii hakim ilkesi”ne aykırı bulunarak değiştirilmiş olması dikkate alındığında, o tarihte verilen kararların adaletli olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, 18 Ocak 2016’da Genel Başkanımız Prof. Dr. Nevzat TARHAN ve Onursal Başkanımız Tuğg. Adnan TANRIVERDİ'nin bulunduğu ASDER heyetine; bu konuların çözülmesi talimatını vereceğini beyan etmiş, ancak hükümet değişikliği, 15 Temmuz hain darbe girişimi vb. yurtiçi-yurtdışı ülkemizin olağandışı gündemi sebebiyle, bugüne kadar çözüm üretilememiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızdan randevu talebimiz devam etmektedir.
Saygıyla, kamuoyuna arz olunur.
Mustafa Hacımustafaoğulları
ASDER BASIN SÖZCÜSÜ"
Bu konuda Resen Emekliler Derneği REDER Başkanı Süleyman Göncü beyefendi de büyük bir gayret sarf etmektedir. Allah verilen çabanın sonucunu almayı nasip etsin.

Vesselam...

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...