Pazartesi, 28 Kasım 2011 14:13

Militarist odaklar ve resmi ideoloji

Konuşulmayan gerçeklerin şiddeti besleyen zehirli fikirler olarak yayıldığını unutmayalım. İdeolojileri tartışırsak militarist zihniyetin teorik temeli biter...

Korku imparatorluğu yıkıldı ancak çekirdek kuvvetler delil topluyorlar. Peki ne yapalım?

“Doğruluk gizli hazineye benzer, açıldıkça sevindirir, yalan da gizli ateşe benzer açıldıkça yakar.” Güzel bulduğum bir sözdür.

Yakın tarih son günlerde konuşuldukça bu vecizeyi tekrar hatırladım. Gerçekleri, doğruları tekrar örtbas etmeye çalışanlar ve şeytanın avukatları şu anda neler yapıyorlar dersiniz?

Gerçeklerin konuşulmaması için devletin içinde devlete rağmen çalışan militarist odaklar daha önceleri ne yapıyorlardı?

Şunu yapıyorlardı: Genelkurmay adına arayarak farklı fikri konuşan kişilerde korkuyu harekete geçiriyorlardı. Genelkurmay Başkanının haberi bile olmadan 1960’lardan beri  sistematik olarak oluşturulmuş bu uygulama devam ediyordu.

Mesela Dersim mağdurlarından birisinin torunu girişimde bulunsa,  tarihçilerden, gazetecilerden veya  üniversite hocalarından bazıları resmi ideolojinin onaylamadığı bir yazı yazsa, bir hakim derin odakla ilgili dosyayı incelese; telefonlar, resmi elbiseli ince ziyaretler, abanın altında sopa gösterme uygulamaları ile korku cumhuriyeti devam ettiriliyordu.

Geçmişte sol ideolojiler korkmadan itiraz edebiliyorlardı. Korku imparatorluğunu sarsan Mihri Belli, Çetin Altan, İsmail Beşikçi gibi örnekler çokça sayılabilir. Sol ideolojilerin yöntemleri cesurca idi ancak toplumsal tabana uymayan düşünce sistemleri nedeniyle kabul görmediler.

Ne zaman 28 Şubat 1997 yaşandı liberal ve dini ideolojileri nedeniyle zarar görenler, başörtüsü mağdurları, genç siviller ve Yüksek Askeri Şura ile ordudan uzaklaştırılan kurbanlar meşruiyetçi mücadeleden vazgeçmediler, her biri bir kanaat önderi gibi çalıştılar böylece toplumda zihinsel dönüşümü sağladılar. Siyasi irade hukukun ve sivil toplum örgütlerinin önünü açarak ve STK’ları muhatap alarak tarihi görev icra ettiler.

Bilinmeyen gizli bir devrim yaşandı 2005 yılında, istihbarat tek elde toplandı ve çetelerin haber alma imkanları kesildi. Bütün suç delilleri de hep teknik takip sonunda ortaya çıktı.

Artık derin odakların telefonla veya başka yollarla birilerini susturma şansı kalmadı, aba altında sopa gösteremiyorlar çünkü yargı çalışıyor ve toplum dinamik.

Zulüm biter ama küfür bitmez. Şeytanın avukatları şimdi ileride kullanacakları materyalleri arşivlemekle meşguller. İleride gelirlerse ne yaparlar? Darbelerden sonra ne yapılmıştı? Polis zayıflatılmış, istihbarat güçlendirilmiş yeni kadro harekâtı başlatılmıştı.

Bu defa kadro kıyımının kansız olacağını zannedenler yanılırlar çünkü derin odaklar çok öfkeli. Benimkisi sadece bir tahmin ve akıl yürütme...

Çözüm, ideolojileri tartışmaktan geçiyor. Konuşulmayan gerçeklerin şiddeti besleyen zehirli fikirler olarak yayıldığını unutmayalım. İdeolojileri tartışırsak militarist zihniyetin teorik temeli biter, teorik temelin bittiği zeminde de zararlı ot bitmez.

Türkiye’nin geçtiği süreç insanların önce insan olduğu sonra farklı fikir yapılarına ve ideolojilere sahip olduğu gerçeğini anlatacağını ümit ediyorum. İkinci Dünya Savaşı’nın batıda yaptığı çoğulcu zihinsel dönüşümünü biz şimdi yakalayabildik.

Çünkü ideolojiler gerçekleri incelerken zaman ve mekânı göz önüne almaz.

Çünkü ideolojiler gerçekleri genelleştirir, idealleştirir veya basitleştirir.

Çünkü ideolojik eğitim eleştirisel, sorgulayıcı ve araştırıcı değildir.

Çünkü ideolojik bakış totaliterdir, bireysel, bölgesel ve toplumsal şartları ihmal eder, “Tarihi kaçınılmazlık tezi” ile gerçeklerin konuşulmasını engellemeye çalışır.

Çünkü ideolojik ön kabuller hiyerarşiyi, bilimselliği ve hak duygusunu kendine yönelik yorumlar.

Bütün ideolojiler gibi resmi ideoloji de hakkaniyet ve makuliyeti önemsemez.

Çünkü bütün resmi ideolojiler gibi bizim resmi ideolojimiz de indirgeyicidir, tarihi gerçekleri değiştirmiş, eksik sunmuştur. ‘Kemalizm’i inanç sistemi olarak öngörmüş kendi tabusunu ve yeryüzü tanrısını oluşturmuş, dogmatik bağlılığa uymayan davranışları karşı devrim olarak kodlamıştır.

Zihinsel dönüşüm olmadan toplumsal dönüşüm olmaz; tartışmaktan, özgür düşünmekten, sorgulamaktan, zora talip olmaktan korkmayan yeni nesilleri gördükçe gelecek ümidimiz yükseliyor.

Militarizmin teorik temelini yıkan her fikir değerlidir ve oyun bozucudur.

Kendi ideolojisini bile sorgulayıp bakabilen bilgi çağının insanları ve genç kuşakları ile övünmeliyiz.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7 Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...