Çarşamba, 02 Ekim 2013 14:14

Sigha sigha

Rumca "yavaş yavaş" demektir, aklınıza münasebetsiz bir şey gelmesin.
Bizde televizyon dizileri de, devrimler de "Türk temposuyla" yapılır. Yavaş yavaş.
Atatürk devrimlerinin niçin "yıllara yayıldığını" merak etmiş ve sormuştum, cevap alamamıştım.
Öyle ya, cumhuriyetten iki yıl sonra şapka, beş yıl sonra yazı, on bir yıl sonra soyadı, on iki yıl sonra kadınlara oy hakkı... Tam on dört yıl sonra da, alfabe değişikliğinden ancak dokuz yıl sonra da nihayet yeni yazıyla kâğıt para!
İşte bunun gibi, devrim niteliğindeki AKP reformları da yıllara yayıldı, yavaş yavaş yapılıyor. İktidar güç kazandıkça, bir sonraki seçimi garantiledikçe adımlar daha kararlı atılıyor.
Başbakan bunun altını özellikle de çizdi: "Bu paket ne ilktir ne de son olacaktır" dedi.
Yani, Kürt politikacılarının da, liberal entellerin de çemkirmeleri yersizdir. "Gene yetmez ama gene evet" diyenler şimdilik belki haklıdırlar ama dellenip "uyuzlar" safına katılmasınlar.
"Başbakan Türkiye Cumhuriyeti'ni dağıtsın, Türk ordusunu lağvetsin" kafasında giden uyuzlar ancak Taksim'de faşistlerle omuz omuza tepişirler, oylarını da Baskın Oran'a verip ziyan ederler ve otururlar.
Faşistleri hiç saymıyorum tabii, onlar "kendi açılarından" tutarlıdırlar.
Reform ister gibi görünüp en başta yeni anayasaya çelme takmaya çalışan hokkabazlar da seçimi kaybedeceklerine göre...
Memleket iyi yolda demektir.
Azınlık malları "yavaş yavaş" geri veriliyor, bu önemli bir adımdır (şimdilik iki buçuk milyar liralık mal iade edildi, arkası gelecek.)
Farklı dillerde eğitim (siz Kürtçe anlayınız) devletçe desteklenmiyor ama önüne set de çekilmiyor, bu önemli bir adımdır.
Yani Kürt zenginlerine düşen görev, "devlet okul açsın" diye ağlamak yerine kendi aralarında para toplayıp bir vakıf oluşturmak ve Kürt kolejleri açmak, "Özel Kürt Üniversitesi"ni de kurmak... Hiçbir engel kalmadı.
Ortodoks kilisesi de "biz neden yokuz" diye ağlamayı sürdüreceğine Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılabilmesinde tek çözüm yolu olan "vakıf kurup bir vakıf ilahiyat üniversitesi oluşturmak" fikrine gelse iyi edecek...
O faşizan "ilkokul andı" da nihayet kaldırılıyor. Artık Türk çocuklarının varlığı Türk varlığına armağan olmayacak, tam tersine Türk varlığı o çocukların gelişmesi yönünde çalışacak...
"Türbanlı memur" ve "türbanlı milletvekili" de yoldadır, cumhurbaşkanının ve başbakanın eşinin başı örtülü olması nasıl on bir yıldır hayatımızı hiç etkilemediyse, bu da etkilemeyecek. Endişelerin yersiz olduğu anlaşılacak.
Korkmayın, İstanbul sermayesinin basını ne kadar yaygara ederse etsin, reformlar ne kadar yavaş yürürse yürüsün, memleket iyiye gidiyor.

Engin Ardıç

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...