Cuma, 19 Aralık 2008 03:28

Kurnaz, pişkin, terbiyesiz

 

Kurnaz, pişkin, terbiyesiz

Ahmet KEKEÇ             19 Aralık 2008 08:20          Star

Boş yere ‘Bu kim?’ diye karşılık aramaya kalkışmayın. Bunlardan çok var.

Bir ‘prototip’ten sözediyorum.

Hem cahil, hem faşit, hem terbiyesiz, hem de (Allah eksikliklerini vermesin) pişkindirler.

Mesela, tutup Genelkurmay Başkanı’na mektup yazarlar, ‘Daha ne duruyorsunuz? Ülkenin kaderine el koymak için daha neyi bekliyorsunuz?’ derler, kendilerine benzemeyenleri ‘gerici’ ve ‘aydınlanmamış’ ilan ederler, farklı kisve taşıyanları penguene benzetirler.

İşin hazin tarafı şu:

Genelkurmay Başkanı ülkenin kaderine el koyduğunda (darbenin yönü ulusalcılık değilse), ilk derdest edilecekler bunlardır.

Böyle birini tanıyorum.

Deniz Baykal’ın partisinde siyaset yapıyor.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı ‘ülkenin kaderine el koymaya’ çağırmıştı.

Bir hanımefendi bu...

Mutlaka çağdaş, mutlaka ilerici, mutlaka laik olan bu hanımefendi, hemcinsi Hayrünnisa Gül için, ‘Ay çok çirkin. Penguene benziyor’ demişti.

Başörtülülerden hazzetmeyen, genel başkanının çarşaf açılımını içine sindiremeyen, kendisinin de üyeleri arasında bulunduğu parlamentoya karşı aba altından ‘asker sopası’ gösteren bu hanımefendi son bombasını da dün patlattı.

Buyurmuş ki, ‘Bazı aydınlar sözde Ermeni soykırımı nedeniyle Ermeniler’den özür diliyoruz kampanyası başlattı. Cumhurbaşkanı’nın bu kampanyayı desteklediği görülüyor. Abdullah Gül, cumhurun, yani Türk milletinin cumhurbaşkanlığını yapsın, etnik kökeninin değil. Cumhurbaşkanı’nın anne tarafından etnik kökenini araştırın görürsünüz.’

Bir tür ‘dişi Yalçın Küçük’ vakasıyla karşı karşıyayız.

Demek ki hanımefendi köken araştırmacılığı yapıyor.

Pervasızlığın, cüretin, terbiyesizliğin boyutlarını görüyorsunuz, değil mi?

Hanımefendiyi kendi kendisiyle ve hangi kökenden geldiğini hiç de merak etmediğimiz genel başkanı Deniz Baykal’la baş başa bırakıp, başka ‘terbiyesizlik’ örneklerine geçelim.

İstanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçimi yapıldı.

Bugüne kadar Sezer’in yaptığı hiçbir atamayı dert etmemiş, ‘Sezer en çok oy alan adayı değil, kendi ideolojisine yakın kişiyi rektör olarak atıyor. Bu nasıl iştir?’ dememiş bazı utanmazlar, şimdi kalkmış Cumhurbaşkanı Gül’e akıl veriyor: ‘Öyle yapma... Böyle yap... Böyle yaparsan daha iyi olur’ gibilerden...

Kendi aklını kutsayan bir başkası da, ‘Baykalcı’ suçlamalarını bertaraf etmek için, bir zamanlar attığı manşetleri örnek gösteriyor...

Bu arkadaşımız, bir gazetenin genel yayın yönetmeni...

Hem kurnaz, hem pişkin...

Bir zamanlar ‘ağzı bozuk gazeteci’ taifesinden yakınıyordu, ‘Gelin bunları mahallemizden kovalım’ diyordu. Şimdi en müptezellerini kendi gazetesinde barındırıyor.

Fikrini beğenmediği kişileri ‘ayağımıza dalaşanlar’, ‘Keşanlı Galileo’ diye aşağılamayı da ihmal etmiyor tabii.

Madem söz manşetlerden açıldı...

Neden şu ‘Topyekün savaş’, ‘İşi bu defa silahsız kuvvetler halletsin’, ‘Erbakan vermiyor’, ‘Paşa Başkanı hizaya soktu’ manşetleriyle ilgili de bir ‘övünç yazısı’ yazmıyorsun?

Neden ‘andıç’ olayını hiç hatırlamıyorsun?

Ne biçim insansın sen?

Daha doğrusu, ne biçim insanlarsınız?

 

Ahmet Kekeç

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...