Salı, 06 Ocak 2009 23:42

VAAAY YAKUP'A BAKIN HELE

Meğer Yakup'muz espritüel bir adammış...

Biz onu ciddi, çatık kaşlı, ironiden uzak biri olarak bilirdik. Yanılmışız.

Daha doğrusu, yanılmışım.

İşte kamuoyu önünde kendisinden özür diliyorum.

Meğerse komik, çok çok komik bir adammış.

Hem güldürüyor, hem "güldürürken düşündürüyor", hem de sarsıyor.

Birkaç kez, daimi konuğu olduğu spor programında "espri girişimleri"ne şahit olmuştum.

Beceremediğini görünce de üzülmüştüm.

Sadece espri yapmayı değil, yapılan esprilere gülmeyi de beceremiyordu. Dudakların iki yana doğru genişlemesiyle ortaya çıkan ve adına "gülmek" dediğimiz kas hareketine de yabancıydı.

Neyse ki, kötü günler geride kaldı.

Bundan sonra inşallah bol bol güleceğiz, güldüreceğiz, mutlu mesut yaşayıp gideceğiz...

Seçtiğim "Yakup" hitabı yanıltmasın sizi...

Kendisini tanımam.

Tanımayı da tercih etmem. Sokakta görsem yolumu değiştiririm.

İkinci ismini "Y nokta" şeklinde geçiştirdiği için mahsustan dalına basıyorum.

Bu araz, sadece Hürriyet yazarlarında var.

Biri, anasının ak sütü gibi helal olan "Yakup" ismini kısaltıyor... Diğeri gürül gürül bir celadeti çağrıştıran "Coşkun" soyadını gizliyor... Madem coşup coşup sağa sola küfredeceksin, isminle cisminle ahlakınla sal kendini ortaya ki, müşteri de görsün.

Neyse, Yakup'un güldürürken düşündürdüğü yazısından söz ediyordum.

Güneri Cıvaoğlu, Kanal D'deki "Şeffaf Oda" isimli programında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e "Dans eder misiniz?" diye bir soru sormuş.

Gül, "evet" ya da "hayır" diyeceğine, "Hayat zaten bir dans" şeklinde bir cevap vermiş.

Yakup'umuz da dalgasını geçiyor bu sözle.

Hem de yardıra yardıra...

Gül'ün bu "felsefik" cevabı, "Hayat bir gemi, yoktur dümeni" sözünü ve ortaokulda tutulan hatıra defterlerini hatırlatmış Yakup'a.

Derken aklı, "Kalpte yara, gözde yaş / Hayat budur arkadaş" vecizesine gitmiş. Oradan da, bu felsefik akımın şiirdeki yansıması olan "Sepet sepet yumurta/Sakın beni unutma" dizelerine uzanıvermiş.

Bir de, bazı densizlerin hatıra defterlerine yazdığı "Yağdı yağmur, çaktı şimşek" diye başlayan dörtlük varmış ama, bunu hatırlatmayı kabalık addedermiş.

Özetle diyor ki Yakup, "Cumhurbaşkanı, bu felsefi derinliğe hatıra defterlerinden geçerek ulaşmış..."

Gördüğünüz gibi, Yakup hem Cumhurbaşkanı Gül'ün cevabıyla, hem hatıra defteri geleneğiyle, hem de bu defterlerdeki "kitsch" şiir örnekleriyle dalga geçiyor. Hatırlatmayı "kabalık" saydığı "yağdı yağmur, çaktı şimşek" dizesiyle de Cumhurbaşkanı Gül'ün düzeyini deşifre ediyor.

Biz de "aferin" diyoruz.

Aferin de, bakalım Yakup'umuz başkalarıyla dalga geçme hakkına ve konumuna sahip mi?

Hatırlarsınız, Yakup'un "artık yazılarıyla aramızda" olacağını müjdeleyen Hürriyet gazetesi, bu değerli yazarın ağzından, sürmanşetten bir aforizma yayınlamıştı.

Şöyle bir şeydi: "Mehmet Yakup diyor ki: Her gün önemlidir."

Ortada, "günler"in önemli olmadığına ilişkin bir söz, bir karşıt önerme bulunmadığı halde, Yakup'umuz, tıpkı bir Sartre, Nietzsche, Kierkegaard disiplini içinde, bizleri "her günün önemli olduğuna" inandırmaya çalışıyordu.

Biz de bu aforizmayla dalgamızı geçtik ama, aklımıza "Yağdı yağmur, çaktı şimşek" diye başlayan malum dörtlük gelmedi.

Bence Yakup "güldürürken düşündürme" metodundan vazgeçsin...

Direkt düşündürsün.

O zaman daha komik oluyor.


06.Ocak.2009 08:25:43

Ahmet Kekeç

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...