Ergenekon sanığı Hurşit Tolon, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’a dava açmaya hazırlanıyormuş.
Niye?
Bülent Arınç, ‘Bazı emekli paşalar askerlikten başka her şeyle uğraşmışlar. İyi ki onların zamanında savaşa girmemişiz’ demiş...
Paşa da kızıvermiş...
Şimdi, ‘Emekli paşaların askerlikten başka her şeyle uğraştıklarına en canlı örnek Hurşit Paşa’nın kendisidir’ desem, bana da kızacak ve mahkemeye vermeye filan kalkacaktır.
Neme lazım...
Kaldı ki, bana (bizlere) zaten kızıyor.
İnternet sitelerinde dolaşan ‘ses kaydı’nda, gazetemizle ilgili akreditasyon yasağını gevşeten Genelkurmay Başkanlığı’na verip veriştiriyordu: ‘Star gazetesiyle de uzlaşmışlar. Bu gazeteyle uzlaşılır mı hiç? Ah ah... Ben olacaktım, ah... Ben olacaktım ki...’
Muhtemelen başarılı bir askerdir, muhtemelen ‘savaşkan’ bir ruha sahiptir, muvazzaf olduğu dönemde ezkaza savaşa girmiş olsaydık bugün muhtemelen askeri başarılarını konuşuyor olacaktık ama, Hurşit Paşa, ne yazık ki, askerlikten başka şeylerle de uğraşmış.
Bunu ben söylemiyorum, Paşa’nın ‘Kimsin lan sen? Kimsin?’ diye payladığı Ergenekon savcısı Zekeriya Öz söylüyor.
Eski denizci Özden Örnek’in darbe günlüğünde de, ‘askerlik dışı’ işlere ilişkin epey ‘başarılı’ örnek var...
Hurşit Paşa ‘okumuş yazmış’ kesimden hiç hoşlanmıyor.
Bunu da gizlemiyor...
Onlara, her an ‘vatanı satacakmış’ muamelesi yapıyor.
Hem öfkeli, hem heyecanlı, hem celadetli bir asker...
İnsana, ‘Bu Paşa neden öfkeli böyle?’ dedirten bir celadet...
Mesela, ‘Cehennemler kudursa da’ diye başlayan bir ‘Bursa Nutku’ vardır ki, oldukça ünlüdür.
Ünlü konuşmalarından birini de emeklilik töreninde yapmıştı:
Girizgah niyetine önce ‘kerameti kendinden menkul aydınlara’ (deyim kendisine aittir) giydirmiş, sonra da bu aydınlara inat ‘Kurulurken ulus devlet formu üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını bozmaya yönelik girişimleri nefretle kınayan bir ordu teslim ettiğini’ söylemişti.
Bir vakitler, Sezen Aksu’ya ayar vermeye uğraşıyordu.
Konu neydi, hatırlamıyorum.
Sezen Aksu’nun bir bestesine kızmıştı yanlış hatırlamıyorsam...
Bir defasında da, 30 Ağustos’ta Kürtçe, Ermenice, Rumca, İbranice şarkı söyleyen Sezen Aksu’yu (yine o kadın) ‘vatan haini’ ilan etmişti.
Kızdığı o kadar çok şey vardı ki...
Mesela, Öcalan’ın yeniden yargılanmasını isteyen AİHM...
Mesela, Amerika...
Mesela, insan hakları örgütleri...
Mesela, aydınlar...
Mesela bir kısım basın...
Bir ara, ‘Dünya Mimarlar Kongresi’ çerçevesinde yayımlanan bir kitapçığa takmıştı...
Kitapçıkta yer alan bir yazıda, ‘İstanbul’un mistik-tarihsel dokusunun bozulduğu’ ileri sürülüyormuş.
Sen misin ileri süren!
Her konuya meraklı, her konuda mutlaka bir cevabı olan Hurşit Paşa, ancak mimari yordamla kavranabilecek bu ‘sorunsal’ın üzerine öyle bir hışımla gitmişti ki...
Sözleri hálá taptaze hafızalardadır: ‘İstanbul’ un mistik havası bozulmuşmuş... Görüyorsunuz işte, laik cumhuriyete açıktan açığa ne şekilde saldırılıyor...’
İşte Hurşit Paşa...
İşte icraatları...
Demek ki vaktiyle ‘askerlik dışı’ işlere epey zaman ve enerji harcamış.
AHMET KEKEÇ - STAR
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.