Oysa sivil idare mahkemelerinin kararları Danıştay’a götürülebiliyor. AYİM, idare tarafından mağdur edilenlerin müracaatını yetki, şekil, sebep, konu ve maksat açısından inceleyebilmekte, yerindelik denetimi yapamamakta.
İşlemin hukuka uygun olup olmadığını incelemekte. Yani idarenin kararının yerine geçecek tarzda karar veremiyor. Yürütmenin verdiği ihraç kararını düzeltir anlamda değil ihracın hukuka uygun olup olmadığını inceliyor.
AKSOY: 14 DAVADAN BİRİ OLUMLU SONUÇLANDI
Emekli bir astsubay olan Fevzi Aksoy, çalışma hayatını avukat olarak sürdürüyor. Aksoy’un AYİM’de devam eden 100’ün üzerinde davası bulunuyor. Aksoy, AYİM’deki hukuksuzluğa dikkat çekerken AYİM’in yapısıyla ilgili şu bilgileri verdi: “AYİM’de davalara 5 hâkim bakmakta ve 5 hâkimden 2’si yürütme tarafından seçilen ve hukukçu kimliği olmayan Kurmay Albaylardan oluşuyor. Kalan 3 hâkim ise hukukçu kimliği bulunan hâkimler.” Yürütme tarafından seçilen hâkimlerle ilgili Aksoy, “Yürütme tarafından seçilen 2 hâkim yüzde 90-95 oranında yürütmenin verdiği karar doğrultusunda karar veriyor. Daha baştan 2-0 yenik başlıyorsunuz. Geriye kalan 3 hâkimden 1’i de iki hâkim gibi karar verirse davayı kaybediyorsunuz zaten. Çok iyi bir savunma yaparsanız belki 3-2 kaybedersiniz” dedi.
AYİM KANUNU: YÜRÜTME DÜZELTİLEMEZ
Ayırma davalarında olumlu sonuçlanan çok az örneğin olmasını Aksoy AYİM kanununa bağlıyor. AYİM kanununa göre, “İdari yargı yetkisi idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yerindelik denetimi yapılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak tarzda kullanılamaz ve idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez”. Yürütmenin verdiği ihraç kararını mahkeme yalnızca idari yönden inceleyebiliyorken yürütmenin verdiği kararı düzeltir bir şekilde karar vermiyor. Sivil idare mahkemelerinde kararlar Danıştay’a götürülebilirken ve Danıştay tarafından düzeltilebilirken; askeri mahkeme olan AYİM’de kararlar kesin ve özellikle ayırma davalarında yürütmenin verdiği kararı düzeltme yönünde karar bildiremiyor.
GİZLİ İBARELİ BELGE KARŞI TARAFA VERİLMİYOR
AYİM’de pek çok davaya giren Fevzi Aksoy hukuksuzlukla ilgili başka konuya dikkat çekti. Aksoy ayırma davalarında savunma amacıyla davalı personelin ‘personel özlük dosyasını’ istediklerini, ana savunma dayanağı olarak bunu göz önünde bulundurduklarını aktardı. Aksoy, “İstediğimiz personel özlük dosyası yürütme tarafından ‘gizli’ ibareli gönderilmiş ise biz dosyayı göremiyoruz. Göremediğimiz dosya üzerinden savunma yapmaya çalışıyoruz ve suçlamaları bilmeden yapıyoruz. Bu da adil yargılanmayı ihlal anlamına geliyor. Bizler AYİM’in bu tür uygulamaları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmak zorunda kalıyoruz. Emsal teşkil eden davalarda AİHM Türkiye’yi her defasında tazminata mahkûm etmişti” diye konuştu.
AİHM’DEN TÜRKİYE’YE ADİL YARGILAMAMA CEZASI: 116 BİN 160 EURO
AİHM geçtiğimiz yıllarda 29 eski subay ve subay adayının açtığı davada Türkiye’yi haksız bulmuş ve tazminata mahkum etmişti. 2009 yılında sonuçlanan dava 29 subay tarafından açılmış ve adil yargılanmanın ihlal edildiği belirtilmişti. Davada subaylar kendilerine ait olan ve gizli ibareli dosyalarını incelemelerine izin verilmediği gerekçesiyle AİHM’e başvurmuştu. Davaya bakan AİHM, davacı subayları haklı bularak Türkiye’yi toplamda 116 bin 160 Euro tazminat ödemeye mahkûm etti.