HAYKIRIYORUM!
Ortalık toz duman. Hani derler ya; Şu feleğin işine bak. Bizleri Yani dindar insanları ‘bunlar vatan hayını’ diye ordudan atanların haline bakın. Ey Rabbim bunları da mı görecektik.
Günlerdir Hatta aylardır içim içimi yiyor. Ben Bunları nasıl yazayım diye kıvranıp duruyorum.
Ordudan ihraç edildiğimiz dönemin Genelkurmay başkanı ( sanırım Doğan Güreş ) adi bir olayı bahane ederek kamuoyuna ‘işte bakın bunlar hayın diyorduk da inanmıyordunuz. İşte biz bu irticacıları bunun için attık. Ne kadar doğru yaptığımızı görün. Bunlar vatan hayınıdır. Nevinden açıklamalar yapmıştı. Yirmisekiz Şubat sürecinde bu tür hiçbir dayanağı olmayan çoğu uydurma haberler yayınlandı. Kamuoyunu inandıracak hiçbir dayanağı olmayan Ordudan ihraçlara bık kılıf hazırlamaya çalıştılar. Ama toplumumuz bunlara inanmadı. O zaman Bizim ciğerimiz yandı. Çevremizdeki bir avuç yakınımız hariç sesimizi kimseye duyuramadık. Basın yayın kuruluşları bizleri haber değerinde görmedi. Ciğerimiz yandı. Bize hayın deniyordu. Yaptıkları hukuksuzluğa, işledikleri hukuk cinayetlerine intihar süsü vermeye çalışıyorlardı. Ama biz bir şey yapamıyorduk. Ancak hakimlerin en hakimine havale etik.
Gün geldi. (Bunlara şahit olduğumuza üzgünüz ama) ‘ İşte İhanet ‘ diye bir manşet . ‘Yarbayım çok PKK’lı vuruyor. Heronu düşürün’ İşte sözün (bittiği değil) başlayacağı yer burası.
Buradan Bütün YAŞ emeklilerine ve bütün bu devleti, milleti seven vatan topraklarını kutsal bilip görevde olduğu yıllarda canını seve seve bu uğurda vermeye hazır olan bu inançla şerefle vazife yapan, ancak darbe odaklarınca kendilerine mani olacaklarını bildikleri için hak ettikleri rütbe ve görevlere getirilmeyen emekli silah arkadaşlarıma sesleniyorum. Artık susmayın. Bizler atıldığımızda da göz yaşlarınızı içinize akıttınız. Arkamızdan konuşulanların çoğuna sesinizi çıkartamadınız. Terörle mücadele veya yapılan diğer işlerle ilgili yanlışlara sesinizi çıkartamadınız. Görevli iken zaten yapamazdık. İşte şimdi zamanı.
Ordu bizim ordumuz. Başka bir ordu yok. Yıllarca yıpranmasın diye göz bebeğimiz gibi koruduk. Amenna. Ancak gelinen noktaya bakın.İhanet planları (Ayışığı, sarıkız, yakamoz, balyoz … ) sayılarını bile karıştırır olduk. Darbe zihniyeti iliklerine kadar işlemiş bir yönetim kadrosu.
Önceleri; Bunlar hayın diye kılıf hazırlama zorlamaları tasfiyeler, zulümler, işkenceler, sürgünler, ölüm döşeğinde hastaneden atmalar, daha neler neler... dilimiz varmıyor ki. Aklımız karışıyor hatırlayınca. Gözlerimiz buharlanıyor. Sık sık yutkunmak zorunda kalıyoruz.
Bu bizim (bu ülkede her kim kaderde ve kıvançta birlikte yaşamaya ahdetmişse) milletimiz,
Bu bizim vatanımız.
Bu bizim ordumuz.
Bu nasıl zihniyettir. Kendi uçağını düşüren, Belki de; kendi akrabası içinde olan camiyi bombalayacak, kendi askerine mayınla pusu kuran… Yutkunmak zorundayım. Aynı mevzide canımı emanet ettiğim aynı tabaktan (karavanadan ) yıllarca yemek yediğim, belki defalarca birlikte nöbet tuttuğum o bana ben ona canımı emanet ettiğim, aynı okulda aynı sıralarda eğitim aldığım, devre arkadaşım… nasıl… nasıl… nasıl… Şimdi içimden haykırıyorum. Duyun beni… Duyun bizi… Haykırın silah arkadaşlarım.
Bu ülke hepimizin
Bu vatan hepimizin
Bu ordu hepimizin.
Dün bize hayın diyenler demeye çalışanlara cılız sesimizle; Hayır diyorduk. Çırpınıyorduk.
Bugün ihanet ettiğinize dair belgeler gazete manşetlerinde, mahkeme klasörlerinde uçuşuyor. Dünyanın en ilkel devletlerinde bile yaşadıklarımızın binde biri, olsa o makamlarda kimse oturamaz, oturtulmaz.
Terk edin işgal ettiğiniz makamları.
Milletimizin sabrını zorluyorsunuz.
Kemal ŞAHİN
YAŞ emeklisi J.Kur:Bnb.