Salı, 20 Temmuz 2010 20:05

KÂİNATIN ANAYASASI

KÂİNATIN  ANAYASASI

( Kur’an-ı Kerim’in nüzûlünün 1400 ncü yılı münasebetiyle )

Onbeş milyonu aşkın insanlarla birlikte İstanbul şehrinde yaşıyorum. Neler görmüş neler bu büyük şehir. Takvimlere bakıyorum, hepsi de “ 21 Temmuz 2010 ” tarihini gösteriyor.

Bilmem kaç milyon senedir, bize uçsuz bucaksız gibi gelen uzayda yol almakta olan, benim gibi yaşlandığı da söylenen “Dünya” denen uzay aracında milyarlarca yolcularla birlikte seyahat etmekte olduğumu hissettim. Dünya uçağında yaşayan insanlardan başka diğer canlılar; zamanı ve mekanı idrak edemeden, sebep-sonuç ilişkisi kuramadan yani varlığın farkında olamadan yaşarlarmış.

Aniden bir korku hissettim; trilyonlarca yıldızlarla beraber, semâda, saatte bilmem kaç bin kilometre hızla gitmekte olan bir ismi de “ arz” olan uçağımızdan düşmemek için çocukken köyümüzde bindiğimiz traktör römorkunda çömelip de bir yerlerden tutunmaya çalıştığım gibi tutunacak yer aradım.Tarifsiz bir ürperti yaşadım içimde. Peygamberî bir duayı söyledim içimden ve sakinleştim.

Allah’ın adıyla. Allah’a hamd olsun. Bizim gücümüzde olmaksızın bunu bizim emrimize veren Allah’ı her türlü noksan sıfattan tenzih ederiz. Hiç şüphesiz hepimiz Rabbimize döneceğiz.’

                                                                             H.Şerif       ( Tirmizi )

Sonra; vakit gündüz ortasıydı, kendi ihtiyarımla gözlerimi kapadım, karanlıklarda kaldım. Halbuki gözleri açık olanlar güneş vasıtasıyla her şeyi olduğu gibi görüyorlardı. Aklı ve gözü sakat olanlar hariç. Gözlerimi basit bir hareketle tekrar açtım. Karanlıklarda kalan dünyam tekrar bana verilen had ve hesaba gelmez nice nimetler sayesinde, başta güneş olmak üzere tekrar aydınlandı. Gözümün feri kadar, görebildiğim tüm eşyayı gene olduğu gibi gördüm, idrak etmeye, anlamaya çalıştım.

Ancak akıl gözümün nasıl kapatıp nasıl açtığımı test edemedim.

Daha sonra; yüzlerce TV kanallarında, internet sayfalarında, gazete ve kitap yapraklarında, radyolarda hem aklım hem gözlerimle dolaştım durdum. Maalesef dergi ve bültenlere bakmağa fırsat bulamadım.

“En güzel surette yaratılan ve eşref-i mahluk olan insanlar” içinde yer almaya çalıştım. Hakiki gündemi yakalamak için epey uğraştım. Köşe yazarlarını okudum. Spor sayfalarında top gibi kaleden kaleye tekmelendim. “Hak’kın  gör dediklerine de bak,” diyenlere de, “ şeytanın gör dediklerine bak” diyenlere de baktım.

Dünyada ortalama hergün 700 bin kişi ölüyormuş, bu piyangodan haberi yokmuş gibi yani ölüm kendileri için yokmuş gibi yaşayan insanlara da hayretle baktım. Halbuki korkunç bir süratle kabre doğru, toprakta eriyip kaybolmak üzere ahiret yurduna doğru yol alıyorlar. Merhum Vehip Sinanın bir karikatürü gözümün önüne geldi. O karikatürde, büyük bir gemi rotasını ayarlayıp hedefine göre giderken, bazı şaşkın yolcular geminin rotasına bakmayarak tam tersi yere gittiğini sanma vehmi çizilmişti. Muhteşem bir tespittir bana göre.

Dünya gemisinde de ne kadar çok nereye gittiğinin farkında olmayan zavallılar var. Hem  2010 yılında… Hem de en çağdaş yer ve makamlarda…İslâmiyet rahmet ve şfrkât dinidir. Onlara acıyor ve kendilerine hidayet temenni ediyoruz.

Güneş nasıl ki şu alemimizi aydınlatır, ısıtır, bizi döndürür, uzayda gezdirir..Dünyamızı rengarenk çiçeklerle güzelleştirir. Manevi alemimizi aydınlatan Allah kelamı olan Kur’an-ı Kerim de böyledir. Biri Rabbimizin kudret ve irade sıfatından gelir, diğeri kelam sıfatından gelir.

Bu yılın Kur’an-ı Kerimin nüzûlünün 1400 ncü yılı olduğunu hatırdan çıkarmayalım. Malum Diyanet İşleri Başkanlığımız bu yılı “Kur’an yılı” ilan etti. Çok da güzel etti.Rabbim emeği geçenlerden razı olsun. Amin

Kur’anın da sayfalarını açtım kalbimi ruhumu da açıp, ona hazır ettim. Bir oraya baktım bir ötekilerine. Bütün güzellik ve dupduru gerçeğin bu tarafta olduğunu bütün benliğimle hissettim.Bütün kötülüklerinde muhalif  tarafta olduğunu bildim..

Keşke en güzel surette yaratılan ve gerçeğe aşık ve tali olan insanlık bunun farkına en kısa zamanda varabilse. Keşke…!

Hiç dikkat ettiniz mi ? Kainat; atomlardan, elementlerden, bitkilerden, hayvanlardan, insanlardan, yıldızlara, galaksilere kadar yani mikro alemlerden makro alemlere kadar…yaratılışın ilk anlarından bu günlere kadar… ne kadar da mükemmel idare ediliyor,yaratılıyor, yaşatılıyor ve iman ediyoruz ki böylece de idare edilecek. Bizi böyle bir kâinatta hadsiz rahmet ve lütfuyla yaratan ve yaşatan Mevla’mıza razı olacağı kadar hamd ve senalar olsun.

Bütün dünyada, medeni bütün ülkelerde – devletlerde, anayasalar vardır ve bu anayasadaki kurallara göre devletler yönetilmeye çalışılır. En büyük ülke ve alem olan Kâinat da anayasasız olamaz. Kâinat anayasası da kâinat gibi mükemmel olan Kur’an-ı Hâkim’dir. Bu anayasanın sahibi kâinatında sahibi, yaratanı, yaşatanı olan Yüce Allah’tır.

Bu günkü yaşamakta olduğumuz karanlıklara ve güçlüklere, ışık ve nur olması hasebiyle Kur’an semâsındaki yıldız ayetlerinden sizin de istifadeniz için bir deste ayet yıldızlarının meallerini derleyerek sizlere sunmaya çalıştım.

İnsanlık olarak Allah hidayetimizi ve Kur’an’dan istifademizi artırsın. Cümlemizi ve gelecek nesillerimizi de hakiki birer Kur’an hâdimi ve tâlibi eylesin. Amin…

‘Ey İnsan, “Üstün Kerem Sahibi” olan Rabbine karşı seni aldatıp – yanıltan nedir ? Ki O, seni yarattı, sana bir düzen içinde biçim verdi ve seni bir itidal üzere kıldı.’

                                                       İnfitar sûresi, 6-7nci ayetler

‘İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir.’

                                                              Yasin sûresi  77nci ayet

‘Kötü işleri kendilerine iyi göründü.’

                                                         Tövbe sûresi   37 nci ayetten

‘ Ey inananlar size ne olduki “Allah yolunda savaşa çıkın” dendiği zaman yere çöküp kaldınız Ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz ? Oysa dünya hayatının geçimi ahirete göre pek az bir şeydir.’                                                          

                                                                   Tövbe suresi       38

‘ Mü’min erkekler mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. Onlar iyiliği teşvik eder, kötülükten sakındırır, namazlarını dosdoğru kılar, zekatlarını verir, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte onları Allah rahmetine eriştirecektir. Muhakkak ki Allah’ın kudreti herşeye galiptir ve Onun her işi hikmet iledir.

                                                                    Tövbe sûresi 71nci ayet

‘ Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara Allah, ebedî olarak kalmak üzere, altından ırmaklar akan Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir. Allah’ın rızâsı ise en büyük mükafattır. En büyük kurtuluş da işte budur.’

                                                                     Tövbe sûresi 72 nci ayet

‘ Kafirler de birbirlerinin dostudur. Eğer size emredileni yerine getirip mü’mini dost, kâfiri düşman bilmezseniz, yeryüzünde fitne çıkar ve pek büyük bir fesat meydan alır.’

                                                                Enfal sûresi 73 ncü ayet

İbrahim TÖRE

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 21 Temmuz 2010 20:05
İbrahim Töre

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...