Salı, 31 Ağustos 2010 17:21

Samimiyet sınavı veya şartlı evet

Cumhuriyet Mitinglerini hatırlarsınız 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yüzbinlerce kişi büyük yürüyüşler yapmıştı.

Yaklaşan anayasa değişikliği ile ilgili halk oylaması “Turnusol kagıdı” görevi görecek gibi. Fakat bu kağıt asit baz ölçüsünü değil samimiyet ölçüsünün gösterecek bir kağıt olacak.

Eğer anayasa oylamasında hayır oyları yüksek çıkarsa askeri ve yargı bürokrasisindeki “İyi çocuklar” karşı atağa geçip birinci olarak süren darbe davaları olan Ergenekon, Balyoz, Kafes davalarının hakim savcı kadrolarının değiştirecekler ve ikinci olarak da koalisyonlar dönemine geçişi sağlayacaklar.

Cumhuriyet Mitinglerini hatırlarsınız 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yüzbinlerce kişi büyük yürüyüşler yapmıştı. Bu yürüyüşler  “İyi çocuklar”ın son başarılı psikolojik savaş operasyonu idi. Bu operasyon parti hareketi değil sivil toplum hareketi olarak sunuldu. 400 kadar STK imzalı ilanlar verildi. Sonraki yıllarda bu STK’ların naylon olduğu anlaşılıyordu.

Bugün “Evet” kampanyasının parti projesi olduğu izlenimi uyanacak her evetin arkasında parti ambleminin olması ve STK’ ların özerk hareketinden izler olmaması evetlerin az olmasında önemli rolü olduğunu görmek mümkün.

“Eğer  Anayasa değişirse Kürdistan kurulacaktır” diyenler PKK ve yandaşlarının da bu değişikliğe karşı olmasına ne cevap vereceklerini merak ediyorum.

Daha önce tarafsız düşündükleri zaman doğruyu bulan  bunu açıkça beyan edip bugün vazgeçenlerin sınavı çok farklıdır. İbresi siyasi menfaat olanlar “dün dündür bugün bugündür” derler ancak yalancının mumu bu defa yatsıya kadar da yanmamalıdır.

Toplum kendini kandıran siyasetçiyi, STK yı,köşe yazarını tanımak istiyorsa ölçütler...

1-Senelerdir “Güneydoğu” sorunu için raporlar hazırlatan Boğaziçi Aşireti mensubu iş adamlarımız bu raporlarına sahip çıkmayarak samimiyet sınavında kaybedenlerden oldular. Demek ki bu hükümet gözlerini doyuramadı. Amaçları toplumun yararı değilmiş.

2-Senelerdir “Güneydoğuda kürt kimliğinin ezildiğini” savunan siyasetçiler seçime boykot kararı vererek davalarını değil egolarını seçerek kaybettiler. Demek ki terörün devamı onların siyasetine uyuyormuş. Amaçları Kürt Halkının yayarı değilmiş.

3-Senelerdir “Demokrat misyon” dan söz eden siyasetçiler darbeci zihniyetin yasal dayanaklarını kapatan anayasa değişikliğine hayır diyerek samimiyet sınavını kaybettiler. Amaçları Menderes çizgisini devam ettirmek değilmiş.

4-Senelerdir “Başörtüsü mağduriyeti” savunması yapanlar Başörtüsü zulmünün devamına zemin hazırlayan askeri ve yüksek yargı bürokrasisindeki “İyi çocuklar” la birlikte olarak davalarını satmışlardır. Demek ki muharrikleri hakikat değil siyasetmiş.

5-Senelerdir derin devletten yakınıp Anayasa değişikliği lehine oy vermeyenlerin “Derin devlet” ten şikayet etme hakları kalmayacaktır. Çünkü bu değişiklik derin devlete sağlanan yargı desteğinin yollarını kapamaktadır. Demek ki  susurluk karşıtı kampanyaların motivasyonları gerçekler değil menfaatleri imiş.

6-Senelerdir teröristlerle mücadele ederek kahraman olan milliyetçi kadrolar anayasa değişikliğini redderek kendilerine ve davalarına ters düşmektedirler.Seçim beyannameleri ve parti tüzüklerinde vaad ettikleri anayasa değişikliğini redededenler  tarihte ilkesizler kafilesinde yer almayacaklar mı? Demek ki bu grub milliyetçiler güçlerini gerçeklerden değil çıkar hesaplarından alıyorlarmış.

7-Mazlumun yanında olmak zalime karşı olmak gibi prensibi olduğunu söyleyenler anayasa değişikliğini reddediyorlarsa bir daha düşünsünler. Sadece son 13 yılda Türk silahlı kuvvetlerden Yüksek Askeri Şura kararı ile yargısız infazla uzaklaştırılan 1565 ve ayrılmak zorunda kalan 3-4 bin subay astsubaya yapılan zülme ortak olmanın hesabını tarih mahkemesinde ve vicdan jürisinde ve de mahkeme-i Kübra’da vermeye hazır olmalıdır.

8-Hükümetin şu anda kısmen önerilen anayasa değişikliği ile ilgili demokratikleşmeyi 7 yıl sonra ancak kapatılma tehdidi ile köşeye sıkıştığı bir anda bugün yapması insanlarda kuşku uyandırıyor.

Yargı reformu, kamu reformu ve seçim sistemi reformu gibi daha demokrat, özgürlükçü ve çoğulcu anayasa değişiklikleri sözü vererek kuşkuların dağıtılması gerekir.

Bu gerekçelerle “Yetmez ama evet” diyen şartlı evetçilerden olmak aklın yolu olarak gözüküyor.

NEVZAT TARHAN - Haber 7
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Düzenlenme Çarşamba, 01 Eylül 2010 17:22
Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...