Pazartesi, 18 Temmuz 2011 08:12

Hedef, Sudan gibi, 'ayrılalım' dedirtmek mi?

Bildiğimiz gibi geçtiğimiz günlerde Kuzey ve Güney Sudan halkoylaması ile ayrıldılar. Sudan yönetimi sosyal krizi yönetemedi. Sonuç bölünmek oldu.

Kürt ırkçıları şiddet yoluyla ayrılmak istiyor, Türk ırkçıları oyuna geliyor ve reflektif bir reaksiyonla Kürt toplumu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin nikahını bozmaya çalışıyorlar.

PKK’nın Sudan’ı örnek aldığını düşünüyorum. Bildiğimiz gibi geçtiğimiz günlerde Kuzey ve Güney Sudan halkoylaması ile ayrıldılar. Sudan yönetimi sosyal krizi yönetemedi. Sonuç bölünmek oldu.

Evliliklerde çift terapisi uygulanırken iyi niyetli olmayan, eşini aldatan ve gerçekte boşanmak isteyen taraf şu sözü karşıya söyletmek ister “Birlikte yapamıyoruz o halde ayrılalım”.

Bu söylemin toplum psikolojisinde de karşılığı var.

“Bölünme veya ayrılma isteyen taraf tam barış ve uzlaşma olacağı zaman ihtilaf çıkaracak bir konu bulur, karşı tarafı öfkelendirir. Karşı taraf eğer olgun değilse ilkel ve reflektif tepki verirse ayrılma gerçekleşir.”

Benzer şeyleri yaşıyoruz.

Tam çok kültürlülüğü anlamada toplumsal kanaat oluşmuşken ve bu kanaat TBMM’ye yansımışken terörün tırmanması tesadüfi değildir.

Tam barışa bu kadar yaklaşmışken şiddetin artması tesadüfi değildir.

Tam Anayasa değişimi ile kültürel değerler çağa uygun biçimde Anayasa’ya yazılacakken sosyal krizlerin ortaya çıkması tesadüfi değildir.

Devletin milliyetçi refleksini harekete geçirip köprüleri atmak istiyorlar.

Bir istihbarata göre Kuzey Irak’tan 35. 000 silah güneydoğuya giriş yapmış. Güvenlik duvarlarımızı geçmiş ve dağlara yerleştirilmişse bunu tartışmalıyız.

Milliyetçi refleksin son örneği “İstanbul Caz Festivalinde” yaşandı. Sanatçı Aynur Doğan Kürtçe şarkı söylemeye başlayınca salondan büyük bir grup protesto etti, pet şişe ve sandalye fırlatıldı. Sanatçı sahneden inmek zorunda kaldı. Gerekçe 13 askerimizin şehit olmasıydı.

Olaylar karıştırılmıştı. Kürt kökenli ayrılıkçı PKK’nın yaptığı eylemle Kürt kökenli yasalara uygun yaşayan vatandaşın yaptığı eylem karıştırıldı. Bu müzik heyecanı içindeki kişilerde belki fazla ciddiye alınmayabilir ama siyasetçilerde ve aydınlarda benzer tepki varsa çok tehlikelidir.

Toplumda karşılığı olan bu eğilimin en büyük nedeni Milli Eğitim sistemimizdeki şovenist ırkçı öğretilerdir. Bu öğretiler oldukça Türk ve Kürt ırkçılarının varlığı da doğaldır.

13 askerimizin şehit olduğu olaydan sonra Orduevlerimizde müzik yayını durduruldu ve törenler müziksiz yapıldı. Fakat caz festivaline gidip 13 askerimiz adına protesto yapanlar bu ironinin farkında bile değillerdi.

Ancak konunun güzel sonuçları da oldu. Ahmet Kayanın başına gelenler Aynur Doğan’ın başına gelmedi. Daha sonra Kürtçe şarkıyı söyleyebildi ve ertesi gün “Vay şerefsiz” manşetleri atılmadı.

Kürt ırkçıları şiddet yoluyla ayrılmak istiyor, saf Türk ırkçıları oyuna geliyor ve reflektif reaksiyonla Kürt toplumu ile Türkiye Cumhuriyetinin nikahını bozmaya çalışıyorlar.

2009 yılında yayınlanan Murat Yetkin’in bir yazısını hatırlayalım. 1993 tarihinde barışı sabote eden olayı ve Korgeneral Necati Özgen’in kasıtlı gibi ihmalini hatırlatan bu  “33 er olayının Ergenekon ilgisi” yazısını, 17.7.2011 günlü Yeni Şafak’tan Abdullah Muradoğlu’ndan okumakta yarar var.13 er ve 33 er olguları çok benzerlik taşıyor.

Yapılacak şey basit, fitne çıkaranları etkisiz hale getirmek aynı zamanda fitne gerekçelerini tek tek çözmek.

Terörist ancak otoriteden anlar, onu ezerken Kürt topluluğunun çağa uygun bütün haklarını vermek gerekir. O halde, demokratik açılımı kavgacıların tahriklerini göz önüne alarak onları etkisiz hale getirerek kararlı, tutarlı ve net duruşla devam ettirmek tek geçerli yol. Aksi takdirde “Birlikte yapamıyoruz ayrılalım” kanısı toplumda yaygınlaşır.

Zaten Güneydoğu’da genç kuşaklar Kürt kültürünün geleneksel birleştirici dini değerlerinden uzak durumdalar hem de resmi ideolojinin kavramları ve uygulamaları nedeniyle ırkçı oluyorlar. Böyle giderse 10 sene sonra Güneydoğu’da ayrılıkçılar çoğunluğu ele geçirecekler diyebiliriz.

Kürt toplumu şunu anlayabilse Osmanlı döneminde İngilizlerin Ermenilerde başardığı Kürtlerde başaramadığı fitne olan “Irk ideolojili kardeş katliamını” şu an PKK yapıyor.

Siyasetin bu gerçeklerin farkında olması, ileri demokrasiyi sabote edenleri gören bir yolda olması çok sevindirici…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...