Perşembe, 08 Eylül 2011 07:41

Çifte Bayram

26 Aralık 1997,

En büyüğü 16 yaşında,4 çocuğuyla sokağa bırakılmanın hüznüyle baş başa kalan bir Binbaşı…

Neden ? Niçin ? Bundan sonra ne olacak ? Hayatı nasıl sürdüreceğiz ? Çocukların eğitimi ne olacak ? Nereye yerleşip,nerede barınacağız ?...

Yüzlerce cevabı meçhul soruyla yüz yüze,çaresiz kalakalmıştık.

Bugün hukuktan bahseden iki yüzlüler,acımadan insafsızca işlemişlerdi bu zulmü.

Üstelik tek ben değildim.

Türkiye’nin dört bir yanında,tüm kışlalarda binlerce yuva, içindeki masumlarla birlikte ateşe veriliyordu.

Eskişehir Yıldıztepe’deki lojmanı derhal terk etmemiz istendi.

İki aylık yasal boşaltma süremize rağmen.

Askeri kimliğimizi zaten alelacele almışlardı elimizden.

Dımdızlak ortada bırakılmıştık.

İçimde fırtınalar kopuyor,karşı karşıya kaldığımız durum ve sorunların mütalaasında adeta içimin boşaldığını,başımın döndüğünü hissediyor,çıkış yolu arıyordum.

Çaresizliğimi önce aileme,sonra çevreme hissettirmeme sorumluluğu ve mecburiyeti ise apayrı bir yük.

Bunu yapanlara,maşa olanlara ve asıl neden olan bozuk sisteme karşı nefretim her saniye daha da katmerleniyordu.

Bilip tahmin ettiklerimizi yaşayarak tecrübe ediyorduk.

Zulüm ve zalimlerle yüz yüze idik.

Artık o ortamda bir saniye bile kalmak istemiyordum.

Eşyaları toplarken,Eskişehir’de polis olan yeğenim de yardımcı oluyordu.

Bu bayram aradığında,o gün konuştuklarımızı hatırlattı.Ben hatırlamıyorum,ama o hiç unutmamış.

Üniformaları bavula özenle koyarken.”Bak Ziya,göreceksin bu elbiseyi bir gün gelecek yeniden giyeceğim”demiştin dayıcığım,deyince duygulanmadığımı söyleyemem.

Görevdeyken,manası ve ruhuyla tertemiz giydiğim,adeta tenim gibi üzerine titrediğim üniformamı,gardıropta  yeniden buluşacağımız günün hasretiyle yıllarca muhafaza ettim.

Her ne kadar 28 Şubat döneminin  o günlerde dayattığı şartlar alabildiğince olumsuz olsa da,

bu hasretin bir gün biteceğine adım gibi emindim ve Rabbime güveniyordum.

Buna inanarak mücadelemizi yürüttük.

30 Ağustos 2011,

Ramazan bayramı ve kurtuluş savaşımızın son zaferini kutladığımız milli bayram.

İki bayramı birlikte kutlamanın mutluluğunu yaşadık.

Benim için bu bayramın çok daha ayrı bir anlamı ve önemi vardı.

13 yıl 244 gün önce sadece hayal olan bir vaka gerçek olmuştu.

O günlerde bize hak etmediğimiz zulmü yapanlar yargı önünde hesap verirken,binlerce mazluma iade-i itibarları yapılmıştı.

Benim idealim,orduya geri dönüp üniformamı görev başında giymek olsa da,çıkarılan kanunla ayrıldığım günden bu güne kadar görevde olduğum kabul ediliyor ve emsalim olan devre arkadaşlarımın ulaştığı Kıdemli Albaylık rütbesinden emeklilik haklarım iade ediliyordu.

30 Ağustosta emekli askerlerin üniformalarını giyme hakları vardı.

Uzun zamandır kilo almamak,mevcut fazla kilolarımı eritmek için gayret ediyordum.

Gardıroptaki elbisemin tadilatsız üzerime olması için o günlerdeki beden ölçülerine ulaşmam gerekiyordu.

29 Ağustos gecesi elbisemi gardıroptan alırken farklı bir heyecanı yaşıyordum.

Bayramlık elbisesi için sevinen çocuklar gibiydim.

Ama heyecanımın hissedilmesinden  utanır gibi bir çekingenliği de yaşamıyor değildim.

Eşimin bakışlarından sanki beni yadırgadığını hisseder gibi olmuştum.

Ne olursa olsun bunları hissedip yaşamaya hakkım olduğunu düşünerek de önemsemiyordum.

Yıllardır üniformamla birlikte çektiğimiz hasret sona erecekti.

Acaba üzerime olacak mıydı ?

Heyecandan atışları hızlanan kalbimin sesini duyar gibiydim.

Ve o an…

Üzerime tam olmuştu.

Aynaya baktığımda o günlere döndüğümü hissettim.Gözlerim buğulanmıştı.

Ailemle birlikte aynı duyguları paylaşıyorduk.

Dört yaşındaki torunum şaşkın ve boş gözlerle bana bakıyordu.Bu adam da kim ?! dercesine.

Dedesini hiç bu kıyafetle görmemiş,görememişti.

Babam,kayınpederim,kayınvalidem,dayım,amcam vs. tüm akrabalarımı 30 Ağustosta üniformalı ziyaret ettim.

Hepsiyle farklı bir mutluluk ve heyecanı paylaştık.

Geçmişte sıkıntılarımızı paylaştığımız gibi.

Babam gözyaşlarına engel olamamıştı.

Bu bayramda hayallerimiz gerçek olmuştu.

Önce Rabbime şükrediyor,sonra gayretlerini esirgemeyen dava arkadaşlarıma,vesile olan Başbakanımız ve mesai arkadaşlarına,emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Darısı,mahzun durumda kalan mazlum kararname mağdurları başta olmak üzere diğer silah arkadaşlarıma ve bu ülkede ötekileştirilip mazlum edilen tüm insanlara olsun.

Vesselam.

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

06 Eylül 2011

Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

3 yorum

  • Yorum Linki revne Salı, 13 Eylül 2011 10:34 yazan revne

    Mustfa bey. Duygu ve düşüncelerimize tercüman oldunuz. Keşke iadei itibar yapıldığında sembolik olarak da olsa 2-3 aylığına göreve alınsaydık. Gerekirse bu sürede idari izinli sayılsaydık. O elbiseniyi yasal yollardan kendimiz giyip kendimiz çıkarsaydık. Saygılarımla.

    Raporla
  • Yorum Linki Reşat Fidan Cuma, 09 Eylül 2011 10:51 yazan Reşat Fidan

    Makalenizi okuyunca çok duygulandım, okuyan diğer arkadaşlarım gibi beni başka dünyalara götürdünüz, mazlumun yardımcısı Allah'tır ve hakkını bir gün mutlaka size tevdi edecektir. Darısı kararname ve diğer mazlumların başına.

    Raporla
  • Yorum Linki Ufuk Çalışkan Cuma, 09 Eylül 2011 10:50 yazan Ufuk Çalışkan

    Saygıdeğer Mustafa bey' bu yazısına istinaden gerçekten çok etkilendim.
    Umarım biz kararname ve bakan onaylı re'sen emeklilerde bir gün bu güzel duygu yüklü anları yaşayabiliriz. Her ne kadar bizler REDER adında farklı bir dernek ile yolumuza devam etsekte bizlere ilk ışığı veren sizlersiniz. Bu nedenle sizlere şahsım adına şükranlarımı sunuyorum. Mustafa bey'e lütfen bu yazımı iletiniz. Onun adına inanın çok ama çok sevindim. Belki bir gün bende onun yaşadıklarını yaşayabilirim ihtimali ile hakkımı alana kadar mücadeleye devam edeceğim. Saygılarımla.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...