Salı, 18 Ekim 2011 11:35

ASDER STRATEJİK ARAŞTIRMA MERKEZİ “ASSAM” KURULDU

Geçen yüzyılın başında imparatorluklar dağıldı. İmpratorlukların bünyesinde bulunan milletler Birinci Dünya Savaşının galipleri tarafından güdümlü devletçikler halinde teşkilatlandırıldı. Bağımlı devletler, özgür olduklarını zannettikleri halde, totaliter rejimlere mahkum edildi. Diktatörler, vasi devletler tarafından korundu ve desteklendi.

İki dünya harbi arasında, batının gelişmiş devletleri daha ziyade faşist diktalarla, Sovyetler ve bağlıları da kominist diktalarla idare edildi.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, batılı devletlerde,  ABD ve İngiltere örnek alınarak, demokratik   sistemler yerleşirken, Rusya ve bağımlılarında Kominizm yönetim sistemi olarak benimsendi.

Batı, Kominizme karşı Amerikanın önderliğinde NATO blokunu, Rusyanın Liderliğindeki Sovyetler Birliği de, azgın kapitalizme karşı VARŞOVA Paktını oluşturdu.

Geçen yüz yıl, Silahlı Güç öne çıkarılarak, geliştirilerek ve teşvik edilerek, iki süper gücün ve temsil ettikleri ideolojilerin çatıştırılması sonucunda, tam bağımsızlıklarını kazanamamış ülkelerin sömürülmesi ile geçti.

İkinci Dünya savaşından sonra, Milletler Cemiyeti (10 Ocak 1920: 18 Nisan 1946); Savaşın galipleri tarafından revize edilerek yeniden teşkilatlandırıldı ve 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. Amacı "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamak” olarak gösterilmesine rağmen Batılı Devletler, Birleşmiş Milletler Teşkilatını kendi sömürü düzenlerini kurup sürdürmelerini sağlamak için bir araç olarak kullandılar.

İkinci Dünya Savaşından sonra, 27. Haçlı Seferinin ileri karakolu olarak Filistine yerleştirilen İsrail, hançer gibi girdiği İslam Coğrafyasının kalbi mesabesindeki coğrafyada, Hristiyan Dünyasının gözü, kulağı ve yumruğu gibi desteklenirken ve BM dahil Batının Kontrolündeki bütün kuruluşlar tarafından himaye edilirken, yoğun psikolojik harekatla, Dünyanın yönetimi Siyonizmin kontrolundaymış gibi gösterilerek ve İslam Dünyasına göz dağı verilerek, Bu küçük Devletin Batının maşası olduğu unutturuldu.

Yüzyılın sonunda, Afganistanı işgali altında tutmaya çalışan Sovyetler Birliği dağıldı ve sosyalist ideoloji çöktü.

Bu yüzyılın başında, rakipsiz kalan ABD ve NATO, dünya jandarmalığını üslendi. Arka arkaya ABD ve Müttefikleri özgürlük getirmek bahanesiyle, Afganistan'ı ve Irak'ı işgal etti. Bu iki askeri işgal, batıya pahalıya mal oldu. Ekonomilerini çökme aşamasına getirdi ve askeri işgallerle egemenliklerin sürdürülemeyeceği gerçeğine ulaştılar.

Sayısı altmışı bulan Birleşmiş Milletlere üye Müslüman Devletler, Dünya kara, deniz ve hava ulaşımının üzerinden geçtiği, üç kıtanın merkezine hakim önemli jeostratejik değere sahip coğrafyasına, zengin yeraltı-yerüstü kaynaklarına ve temsil ettiği yüce manevi değerlere rağmen, Batının güdümünden kurtulamadığı ve milli yönetimlerini iş başına getiremedikleri için,  ittifak edip hakettiği güce ulaşamamıştır.

Dünyanın süper ve bölgesel güçlerinin (ABD, AB, Rusya, Japonya, Çin ve Hindistan) gözü İslam Coğrafyasındadır. Siyasi ve ekonomik çıkarlarını sağlamak için İslam Ülkeleri üzerinde egemenlik kurmak için mücadele vermekte ve bu Ülkeleri karıştırmaktadırlar.

Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber, gelişmiş devletler seviyesine ulaşmanın, sosyo-kültürel devrimlerle toplumu değişime uğratmadan mümkün olmadığı kabulü ile; İslâm Dinini, İslâmî değerleri  ve temsil ettiği medeniyeti tehdit olarak gördü. Batı medeniyetini ulaşılacak nihai hedef olarak göstererek, yüzünü batıya çevirirken, İslam Devletlerine ve Müslüman Milletlere sırtını döndü ve İslam dünyasına yabancılaştı. Bir asırdır, Batı güdümünde hareket eden Ülkemiz, İslam Devletlerinden kuşku duydu ve bu devletlere hep tehdit algılaması ile baktı. Bu bakış, Devlette taban tabana zıt iki iradenin oluşmasına (bürokratik ve siyasi iradeler) ve bunların sürekli çatışma halinde olmasına, Devletin gücünü Milletin üzerinde heba etmesine sebep oldu. Siyasi iradeyi vesayetinde tutan ve bürokratik otoriteyi de kontrol eden Silahlı kuvvetler, irtica sendromu nedeniyle mütedeyyin insanları devlete küstürüken, birlik olmanın tutkalı durumundaki dini değerleri yok etmek istediği ve seküler kavmiyetçi tutumu nedeniyle de, Kürt Halkını, Devlete bağlılığını sorgular hale getirmiştir.

İslam Ülkelerinin birliği için Türkiye'nin Liderliğine, Türkiye'nin İslam Ülkelerine önderlik yapabilmesi için de Milli İradeyi Devletin bütün kurumlarına hakim kılmasına bağlıdır.

Otoriter yönetimleri devirerek demokrasiyi seçme yolunda olan İslam Ülkelerinin önünde zorlu günler bulunmaktadır. Yolsuzluk, yoksulluk ve adalet ihtiyacı ile mücadele edecek genç demokrasilerin devasa sorunlarını çözebilmek için tekrar Batının kucağına itilmemeleri gerekmektedir. Dayanışmaya ve doğru yol göstericiye ihtiyaçları vardır. Ekonomik işbirliği ve desteğe, dış politikada yol göstericiliğe, sömürücülere karşı savunma işbirliğine, kendi ülkeleri ve üçüncü devletlerden kaynaklanan hak ihlallerine karşı alternatif adalet sistemlerine ihtiyaç vardır.

Türk ve Müslüman Milletlerin refahı, Dünyada barış ve adaletin tesisi, İslam Ülkelerinin bir süper güç olarak Dünya siyaset sahnesine çıkmasına bağlıdır.

Bu noktada, ASDER'e önemli görev düşmektedir.  Milletinin manevi değerlerini özümsemiş, Türk Toplumunun her kesiminde Adaletin tesisi için mesai sarf eden, Devlet yönetiminde ve Askeri meselelerin hallinde tecrübe sahibi olan ASDER Mensupları; ulusal ve uluslararası meselelerde Türk ve dünya Toplumlarına doğru hal tarzları sunarak kamu oyu oluşturabilecek ve aynı zamanda siyasi iradeye çözümler üretebilecek birikime sahiptir.

Geçtiğimiz tarihi süreçte üzerine düşen sorumlulukları müdrik olan ASDER, bir Stratejik Araştırma Merkezi kurmaya karar vermiştir.  Bunun için Adaleti Savunanlar Derneği Stratejik Araştırma Merkezi (ASSAM) 24 Eylül 2011 tarihinde kurulmuş ve çalışmalarına 15 Ekim 2011 tarihinden itibaren ASDER Genel Merkezinde başlamıştır. 16 EKİM 2011

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASSAM Başkanı

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

www.adnantanriverdi.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

5 yorum

  • Yorum Linki sinan subatan Cuma, 11 Kasım 2011 02:58 yazan sinan subatan

    Yukarıdaki saptamaların bütününe katılmakla beraber,kurulan stratejik araştırma derneğinin varlığını sonsuz derecede desteklemekteyim.Ancak ne yazık ki;biz Re'sen emeklileri her etapta göz ardı etmenizi,ikinci plana atmanızı esefle kınıyorum.Aynı yolda yürüyorduk ama bizleri Timur'a teslim ettiniz.Buda yetmiyormuş gibi üzerimize daha büyük filler gönderdiniz.Şu gecenin hürmetine yüce Allah'tan tek dileğim kıyamet gününde sizlerle hesaplaşmak olacaktır.Selamun aleykum

    Raporla
  • Yorum Linki hakan kaner Cuma, 21 Ekim 2011 18:22 yazan hakan kaner

    Sayin Pasam oncelikle saygilarimi arz ediyorum , daha once defalarca yazarlarimiza yazdim bi kisa cvp alamadim, laf cok cvp yok, mumkunse sizden arz ediyorum, bizim 6191 sayili kanun ile geriye donuk verilmeyen maaslarimiz ve oyak haklarimiz ile ilgili anayasa mahkemesine bir dava acma hazirligi varmidir, eger yoksa sahsi olarak dava acmak ile iligli derneginizin magdurlari bilgilendirmeye yonelik ( evrak ornegi gibi ) bir calismasi varmidir, umarim sizden bir cvp alabilirim en derin saygi ve hurmetlerimle

    Raporla
  • Yorum Linki YAVUZ VANLI Çarşamba, 19 Ekim 2011 23:28 yazan YAVUZ VANLI

    Sizleri Canı Gönülden destekliyorum ve derneğizde görev almak istiyorum

    Raporla
  • Yorum Linki Nejat ÖZDEN Salı, 18 Ekim 2011 14:20 yazan Nejat ÖZDEN

    Sonuçta;100-150 yıldır bu coğrafyaya hakim İngiliz-Amerikan-Yahudi Medeniyetinin tasallutuna giren coğrafyamız çaresiz bir durumdadır...Bahar gibi gözüken
    şeyin,gerçekten bahar mı yoksa yeni bir emperyal yapılanma mı olduğu yakında ortaya çıkacaktır...Türkiye’ye biçilen rolün ise ne olduğu yakın gözlemlerle pekte iç açıcı değildir...Türkiye rol model mi yoksa varisi olduğu medeniyetin inşası için mi bu ülkelerde olacak merak konusudur...Ümidim odur ki Türkiye bu emperyal yapılanmada rol model olmaz....
    ASDER bünyesinde oluşturulan bu merkezin,yukarıda beyan ettiğim gibi insanlığa kan gözyaşı ve bencillikten başka bir şey vermemiş batı medeniyetinin yıkılıp,
    yüzyıllar boyu bu coğrafyada hak-hukuk-adalet -paylaşım-kardeşlik-inanç özgürlüğü temelinde inşa edilmiş medeniyetimizin yeniden inşasına vesile olmasını yüce rabbimden niyaz ediyorum...
    Muvaffakiyet temennisi ile saygılarımı arz ederim...


    Nejat ÖZDEN
    (E) Topçu Kd.Ütğm.

    Raporla
  • Yorum Linki Nejat ÖZDEN Salı, 18 Ekim 2011 14:20 yazan Nejat ÖZDEN

    Saygıdeğer Komutanım,
    Yukarıda yapmış olduğunuz son yüzyıla ait tahlile canu gönülden katıldığımı ifade etmek isterim...
    Ayrıca acizane düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim...
    1 nci paylaşım savaşının amacı,Dünya zenginliklerinin üstünde oturan Osmanlıyı parçalayıp Emperyalistlere pay etmekdi...Aynı zamanda İngiliz -Yahudi Emperyal medeniyetini Ortadoğu coğrafyasında tesis etmekdi...
    2 nci paylaşım savaşı ise,1 nci paylaşım savaşından memnun olmayanların itirazı temelinde ortaya çıkmış,milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanmış bir vahşet tablosudur...
    Uydu İslam Ülkeleri ,oluşan iki kutuplu dünyada,herkes kendine uygun bir kutup bulmuş ve böylece İki kutuplu dünyanın karekterine uygun totaliter ,uydu yönetimler inşa edilmiştir Ortadoğuda..

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...