Cuma, 28 Ekim 2011 09:28

Terörle Mücadele - Siyasette Müzakere

PKK,silahlı propagandayı yöntem olarak belirlemiş terörist bir örgüttür.

Terörist oluşumlar için,hedefte masum insanlar da olsa kan dökmek,dökülen kan üzerinden fayda devşirmek asıl ve temel yöntemdir.

Bazen kalıcı,silinmez izler bırakmak,kamuoyunda kendisini güçlü göstermek amacıyla,katliama varan cinayetleri işlemekten geri durmazlar.

Onların vicdanında,bebek,çocuk,kadın,anne,hamile,yaşlı… vs gibi kavramlar hiçbir anlam ifade etmez.Esasında onlarda vicdanın esamisi yoktur.Vicdan taşıyan,terörist olmaz,olamaz.

Bunların insanlıkla,vicdanla ilgisi olmadığı gibi,kendisi için mücadele ettiklerini ileri sürdükleri bölge halkıyla da zerre kadar manevi bağları ve ilgileri yoktur.

Cumhuriyet kurulduğundan beri,devleti kuran ve yöneten ulusalcı (ırkçı) resmi ideolojinin inkar politikalarıyla,ihmal edilen,ötekileştirilen,kültürel asimilasyona maruz bırakılan,askeri yöntemlerle terbiye (!) edilen,gerektiğinde en ağır işkencelerden geçirilmekte tereddüt edilmeyen yöre halkı,PKK’yla birlikte kendi içinden çıkan,ulusalcı (ırkçı) örgütün baskı ve zulümleriyle karşı karşıya kalmıştır.

Zaman zaman bu iki güç veya türevleri;işbirliği yapmaktan,birbirlerinden rol çalmaktan,birbirleri adına eylem koymaktan,biri diğerini desteklemekten geri durmamıştır.

PKK’yı kuran, “resmi ideolojinin bizzat kendisidir” demek çok iddialı bir ifade olmakla birlikte,bilerek ve isteyerek yaptığı  ve halen ısrarla bir kısmını devam ettirmek istediği yanlış uygulamalarla,oluşumunun ve ayakta kalmasının en büyük sebebi olmuştur.

Hak aramak için silaha başvurmak..!?

Silahı hayvan avlamak için değil,insanları öldürmek için kullanmak..!?

Ve insanları öldürürken hedef gözetmemek…

Daha doğrusu,asıl hedef olmaları gereken oyun kurucuları değil,suçu sadece zorunlu vatani görevini yapmak olan,askerlik sistemi gereği teröristlerin karşısına konu mankeni gibi dikilen,analarının sokakta bile yalnız bırakmaktan korktuğu gencecik Mehmetçikleri ve masum kişileri hedef almak…

Bu caniliğin hiçbir kitapta yeri yok.

Kitapsızların kirli dünyalarından başka..!

Bu ülkede zulümden payını almayan kalmadı.

“Asmayacaktık ta besleyecek miydik” teranesiyle,devleti ele geçiren eli silahlı eşkıyaların dar ağacına gönderdiği,daha rüştüne ermemiş çocukların gözyaşlarını unutmadık.

Öyle zulümler yaşadık ki,

Yüzbaşı rütbesinde yaşadığım haksızlıklar karşısında,içinde bulunduğum psikolojik durumun etkisiyle,sebep olanlara hadlerini bildirmek niyetiyle iki kez silahı elime almıştım.

Her seferinde de tetiğe basmak niyetiyle yola çıkmıştım.

O zaman anlamıştım,Allah’ın verdiği cana kastetmenin ne demek olduğunu.

Bazı şeyler yaşamadan bilinmiyor…

Yaşanan olayların neden olduğu,tahammül gücünü zorlayan aşırı baskıyla anlık duygusal tepkiler verilebiliyor.

Fakat, ciddiye bindiği zaman işin şekli değişiyor.

Ne kadar büyük hata yaparsa yapsın,karşıdaki insan…

“Allah yaratmış demem..”der ya,düşüncesizce konuşanlar,aslında bu sözde bile Allah’ın yaratmasına hürmet var.

Allah’ın, yaratıp hayat verdiği,ömrünün her saniyesi sonsuz kuvvet ve kudretine isyanla geçen kullarına bile yaratılışın ve imtihanın sırrı gereği mühlet verip rızıklandırırken,haddi aşarak bir cana kastedebilmek...!

Beyni zonklatıp, kafatasını çatlatacak derecede derin ve mesuliyeti çok ağır bir karar..!

Rabbimiz bizi sadece bela ve musibetlerle değil,verdiğimiz tepkilerle de imtihan ediyor.

Mücadelemiz ve tepkilerimizde fıtrata ve rızaya muvafık olmalı.

Ben,tetiğe basamadım.

İnancım, vicdanım,aklım ve kaderim çok şükür bana engel oldu.

PKK’nın,sözde lider kadrolarının,bu coğrafyanın inancı,tarihi ve kültürüne yabancı ve düşman,ideolojide Marksist/Leninist, inanç(sızlık)ta Zerdüşt oldukları malum.

Onların;vicdan,insanlık,adalet duygusuyla ,iç dünyamızda bizim yaşadığımız ve yukarıda arz ettiğim hesaplaşmayı yaşamış olmalarını beklemek en azından saf dillik olur.

Terörizmin akıl,mantık,izan,adalet ve vicdanla en ufacık ilgisi yoktur.

O yüzden eli kanlı ve silahlı eşkiyalardan oluşan terörist oluşumlarla görüşme/pazarlık olmaz.

Somutlaştırırsak;terörist başı Apo’yla,onun Kandil’deki uzantılarıyla yapılacak görüşmeler temelde yanlıştır.

Teröristin anlayacağı lisan,elindeki silahın sesidir..!

Ancak,terör sorunu ile Kürt sorunu arasındaki kıldan ince ayrımı çok usta biçimde yapabilmeyi becererek,sorunun çözümü için bölge halkının gerçek sesi olabilen siyasi oluşumlar,sivil toplum kuruluşları ve toplum önderleriyle,önyargısız,özeleştiriye açık,sorunu gerçekten çözmeyi hedefleyen cesur bir iradeyle müzakereleri yürütmek elzemdir.

Teröre karşı devamlı,sistemli ve amansız bir mücadele yürütürken,Kürt sorununun çözümü içinde azami gayreti ortaya koymak zorundayız.

17 Ağustos 1999 Marmara depremi;binlerce yurttaşımızı kaybetmemize,milli bünyemizde telafisi güç maddi ve manevi yaralar açılmasına neden olsa da,zaman içinde oluşturduğu toplumsal travma ile 28 Şubat iradesinin enkazların altına gömülmesi gibi hayırlı bir sonuca vesile olmuştur..!

Marmara depreminde;derin devlet denilen ucube, depremzedelere karşılık gözetmeden yardım için gönüllü olarak gece gündüz koşuşturan sivil toplum kuruluşları ve dolayısıyla halk ile anlamsız bir kavgaya girme bahtsızlığını gösterirken,Van depreminde Devlet-Millet el ele top yekun bir çalışmayı yürütebilme dirayetini  hayata geçirme sürecinin mutluluğunu yaşıyoruz.

Çukurca’daki hain saldırı ve akabinde yaşadığımız Van depremi arasında derin bir tevafuk olduğunu düşünüyorum.Bazı aymazların yaptığı insafsız yorumlarla karıştırılmasın.Çukurca saldırısıyla teröre karşı tüm ülkede (Güneydoğu da dahil) toplumsal bir infial oluşurken,deprem ile tüm ülke olarak bir ve beraber olduğumuzun somut tohumlarının yeniden yeşermesinin zemini oluştu.İki olay,gerçek niyetlerin gün gibi ortaya çıkması için adeta turnusol kağıdı oldu.

İnşallah,terör de Van depreminin oluşturacağı toplumsal enkazın  altında yok olup gidecektir.

Vesselam.

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

27 Ekim 2011

Son Düzenlenme Salı, 01 Kasım 2011 08:58
Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...