Pazartesi, 24 Aralık 2012 10:24

İLK ERGENEKON VARİ PROVAKASYONLARDANDIR MENEMEN..

Küçücük bir ortaokul öğrencisi iken Necip Fazıl Merhumun “SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI” adlı kitabını okumuştum. Dersim’i de ilk orada okumuştum. Oysa sol söyleme payanda yapılan Tunceli Aleviliği (TİKKO) Necip Fazıl Merhuma hep küfretmişti. Aslında durum şu anda da çok farklı değil. Nedendir bilinmez, Geleneksel Türkiye Solu hep İttihatçı geleneğin yani Türk faşizminin yanında durdu.

         Menemen.. Üç beş ayyaş esrarkeş ayarlanıyor. Tıpkı Kalkancı gibi. Sonra gariban bir yedek subay bu adamlara hunharca boğazlatılıyor. Danıştay kurşunlanması gibi. Sonra da hiç alakalı olmayan bir çok alim, müderris, kanaat önderi asılıyor. Bunlar kayıtlı cinayetler. Failide mazlumuda fiilde aleni. Birde faili meçhuller var.

   

         Bu gün bir Sevgili Büyüğümü ziyaret ettim. Dedeleri müderris İstanbul’da üniversitede. Cumhuriyetten sonra maaşını 30 altından üç altına indirip Çanakkale’mizin bir ilçesine ilkokul muallimi olarak gönderiyorlar. Orada görev yaparken bir gün ensesinden bir tek kurşunla şehid ediyorlar.

         Diyor ki O büyüğüm; “-Babacığım anlatırdı, böyle binlerce insan şehid edilmiş.”

 

         Menemen’de de hiç alakası olmayan alimler şehid ediliyorlar. “23 Aralık 1930’da meydana gelen Menemen hadisesi, tarihe ‘Kubilay olayı’ olarak da geçti. Asteğmen Kubilay ile birlikte iki bekçinin öldürüldüğü olayın Nakşîler tarafından körüklendiği iddiasıyla binlerce mütedeyyin insan, İstiklal Mahkemeleri’ni aratmayacak  muameleye maruz kaldı. Genelkurmay ve Emniyet arşivlerindeki raporlar Kubilay’ı katledenlerin esrarkeş olduğunu ortaya koymasına rağmen hadise, ‘irticaî kalkışma’ şeklinde sunuldu. 105 kişinin Divan-ı Harp’te yargılandığı, 37 kişi için idam kararı verildiği ve 30'unun asılması ile sonuçlanan olaylarda bir âlim şüpheli şekilde hayatını kaybetti: Esad Erbilî Hazretleri.

         Esad Erbilî, 23 Aralık 1930’da İstanbul’da tutuklanarak Menemen’e sevk edilir. İdam talebiyle yargılanır. Yaşı 84 olduğu için yürümekte bile zorlanıyordur. İlerlemiş yaşı sebebiyle cezası müebbete çevrilir. Oğlu ise idam edilir. Hapishanedeyken üremi tedavisi için askerî hastaneye gönderilir. Rahatsızlığı artınca doktor, ‘iyileşmeniz için gerekli’ diyerek her gün iğne yapmaya başlar. Tedavisi devam ederken 4 Mart 1931’de gece vakti vefat eder. İddialara göre damar içi enjeksiyon ile potasyum verilerek zehirlenmiştir. Naaşı ailesine verilmez, cenaze namazının kılınmasına bile izin verilmeden Menemen’de defnedilir.[1]

         Esad Efendi’nin kabrinin olduğu yere cami yapılıyor ve onlarca insan kemiği çıkartılıyor. Faili meçhuller…

         Aynı şekilde Şapka Kanununa muhalefetten olaydan haberi bile olmayan yurdumuzun değişik yerlerinden bir yığın âlim insan katledilir. Birçok âlimde geçmişte Osmanlı Toprağı olan diğer memleketlere giderler. Tıpkı Çerkez Ethem ve avenesinin şu anda Ürdün’de olduğu gibi özellikle de Medine’de yerleşik eskiden gitmiş çok aile vardır.

         Dersim ve Şeyh Sait İsyanı adı altında işlenenler ayrı birer felakettir. Bu gün Anadolu’daki bölücülüğün temelleri özellikle de Şeyh Sait Vakası ile atılmıştır. Ama nasıl? Nasılının da cevabı açık aslında ama tarihçiler cevap verirlerse daha uygun olur.

         Menemen’de olayların yıldönümünde devrim şehidi diye Rahmetli Kubilay mezarı başında anıldı. Gidenlere bakıyorum. Çağdaş Ergenekon şebekesinin taraftarları…. Adeta katilin maktulün kabrini ziyaret etmesi gibi bir şey. Bu gün bu olaylar çözülecek inşaallah. Ancak Sayın Başbakanımız bile halen bu derin çetelerin devletin içinde etkin olduğunu ifade etmesi düşündürücüdür. Maalesef tespit de doğrudur. Halkımız bu mücadelenin aktif olarak tarafı olmazsa, yeni anayasada gerçek demokrasi ve Halkın Egemenliği deklare ve temin edilemezse yine birileri devleti kendi tapulu malı, milleti de marabaları olarak görmeye devam edeceklerdir. Dolayısı ile bu cinayetlerin zamanına ve yerine bakmaksızın üzerine gidilmelidir. Hem de İstiklal Mahkemeleri eliyle işlenen cinayetler dâhil.

         Meclisteki ilk cinayetler dâhil. Şarkın Kahraman Komutanı Deli Halit Paşa’nın (Karsıalan) şehit edilişi dâhil tüm cinayet dosyaları açılmalıdır.

 

         Burada düğüm esasında halkımızın elindedir. Geçmişte yaşananları tarihçiler objektif olarak halkımıza yansıtmalıdırlar. Milli Bilincin doğru zeminde oluşturulması da bu yönüyle çok değerlidir. Sistem Anadolu’nun değerleri ile adeta kavga etmek üzere kendini kurmuştur. Şimdi Kürt zannediyor ki “- Ben Kürdüm sistem onun için benimle kavgalı..” Peki Türk’ün suçu neydi? O’nun da türküleri bile yasaklanmadı mı?

         Dolayısı ile; “-Ey Halkım, ey Medeniyetimin Yetimleri…!.. Titre ve kendine gel. Tüm Âlem-i İslam ve İnsanlığın Mazlumları senin ayağa kalkıp tek yürek olmanı bekler.”

Son Düzenlenme Pazartesi, 24 Aralık 2012 10:34
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...