Cumartesi, 29 Aralık 2012 23:14

Benim de adım ‘Sakıncalı Asker’di!..

Sakıncalı Asker (Timaş Yayınları) isimli kitabı incelemem için arkadaşlar masamın üzerine bırakmış… Kitabı elime alıp sayfaları çevirdikçe, hatıralarım gözümün önünde canlandı…

 

   20 senelik askerlik hayatımda kaç soruşturma, kaç mahkeme, kaç hapislik yaşadım… Bir gün yapılan baskılara dayanamayıp kumandana sordum: “Kumandanım, evet ben dindarım. Dinden ne kötülük gördünüz ki, dindarları sıkı kontrol altında tutuyorsunuz?” Kumandan ciddileşti: “Evladım, bazı gerçekleri göremiyorsun. Herkes senin gibi olursa, içki içmek, plaja gitmek, balolar yasaklanır. Kılık kıyafete müdahale edilir. İşte biz o hayatı istemiyoruz.” O zaman anladım ki helalle haramın mücadelesi var. Haram dairede yaşayanlar hayatlarından memnun gibi görünüyordu. Dolayısıyla haram daireden çıkıp, helal daireye girmek istemiyorlardı.

    “İlmi çalışmalar yapın amma fiili çalışmalar yapmayın.” deniyordu. İşte bu anlayışa itirazla yazılar yazmaya başladım. Minyeli Abdullah’ı, emekli olmadan dört sene evvel yazdım. Kitapla ilgili mahkemeler birbirini takip etti. Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesi gereği beni mahkemeye sevk ettiler. Mahkemede dedim ki: “Devletin ekonomisi, ordusu, sistemi var. Bunları dinî esaslara nasıl uydurabilirim? ‘Potansiyel tehlike’ diye beni muhakeme ediyorsunuz. Bizi “suç işleyebilir” ihtimaliyle muhakeme ediyorsunuz. Asıl olan delildir.” Hâkim dedi ki: “Şeriatı getirmek istiyorsunuz!” “Şeriat gelmez, şeriat yaşanır.” dedim.

    O mahkemeden takipsizlik kararı çıksa da, üzerimdeki baskı ve takip hiç kesilmedi. Kendimi şu sözlerle yatıştırıyordum: “Cennet çok güzelmiş. Böyle bir yerin bedeli de ağır olur; sabret!”

    Hiçbir fiili çalışma yapmamama rağmen adımı “yobaz” koymuşlardı. Adımla değil, “yobaz” diye sesleniyorlardı. Ben, en iyi tebliğin, yaşayarak yapılan tebliğ olduğuna inanıyordum… “Neden sigara içmiyorsun?” diyorlardı. “Kokusu hoşuma gitmiyor.” diyordum. “Neden içki içmiyorsun?” diyorlardı. “Midemden rahatsızım.” diyordum. “Neden kız arkadaşın yok?” diyorlardı. “Ben evleneceğim.” diyordum. Her hareketim, her sohbetim tetkik ediliyordu. Ders notlarımın yüksek olmasının, yaptığım işte başarılı olmamın altında bile bir sebep arıyorlardı. Halbuki ben, bir Müslüman’ın yaptığı işi en iyi şekilde yapmasının ibadet olduğuna inanıyordum. “Bir niyetin, bir kararın, ulaşmak istediğin bir gayen var!” diye üzerime geldiklerinde, sadece ve sadece Allah’ın rızasını kazanmaya çalıştığımı söylüyordum. “Sen dincisin! Güçlü bir cemiyete mensupsun! İnsanları o cemiyete çekmeye uğraşıyorsun!” diye iddia ettiklerinde, “Dinci kelimesinin, leblebici, muhallebici gibi bir meslek olduğunu; dinci değil, dindar olduğumu, dinin de bir meslek veya teşkilat olmadığını; sadece Allah için İslamiyet’i yaşamaya çalıştığımı” söylüyordum.

    Hayat şeklimin altında bir sebep arıyorlardı. Ömrüm böyle fişlenmekle geçti. Mademki çıktık meydana, atılan taşlara razı olacağız, diyordum…

    Sıkıntılı günler geçirdik. Hakkımda pek çok dava açıldı. Her türlü suçluyla birlikte mahkeme edildim. Cezaevinde sabah akşam katillerle, dolandırıcılarla, hırsızlarla, kaçakçılarla bir sırada dizilip sayıldım. Katil bir numara, ben iki numara…

    Olsun, diyordum. Kaderimde hapis yatmak varsa, çok şükür ki, din için Allah için hapis yatıyordum… Çilesini çekmediğimiz şey bizim değildir. Allah’ın rızasını, Efendimiz’in (sas) yaşadığı sıkıntıları, Üstad’ım Bediüzzaman’ın hayatını düşünüyordum. Bunlar bana cesaret veriyordu...

    Bir kitabın sayfalarında yüzlerce askerin 28 Şubat sürecinde neler yaşadıklarını  görünce maziyi bir daha hatırladım.

Hekimoğlu İsmail

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...