Türkiye-Suriye tampon bölgesinde bir kadın karşımıza çıktı: Feryat ediyor… “İnsanlık nerede? Her gün başımıza bomba yağıyor? Müslümanlar nerede? Türkler nerede? Araplar nerede? Niye bize yardım etmiyorsunuz? Çocuğumun bomba ile kolları yandı. İlaç yok, tedavi ettiremiyorum, çaresizim, neden bize yardım etmiyorsunuz?”
Sanki gök kubbe üstümüze yıkıldı, ezildik, yaşlar hem yanaklarımızı hem kalbimizi ıslattı.
Komşusu aç iken tok yatmamanın imtihanını bir nebze olsun vermek, sorumluğumuzu yerine getirmek amacıyla üç sivil toplum kuruluşu yetkilisi ile birlikte bölgeye gitmek üzere yola çıktık.
Kardeşlerimizin yaptığı bağışlar ile üç tır dolusu un alınarak Kızılay yetkililerinin de onayıyla sınırdan geçerek tampon bölgeye girdik. Bölge güvenli olmadığı için çuvallar Suriye’den gelen tırlara yüklenerek unlar Suriye Kızılayı ve İHH. Yetkililerinin çabaları ile bölgeye götürüldü.
Sınırın hemen öbür tarafından dokuz bin kişinin barındığı çadır kente ulaştık. Şam ve Halep gibi iç bölgelerdeki savaş ortamından kaçan çoğu kadın ve çocuklardan oluşan Suriyeli kardeşlerimiz zor şartlar altında burada yaşamaktadırlar. Kışın zor şartları kar ve soğuk onları bekliyor, ayaklarında çorap yok, bazıları terlikle sokakta dolaşıyor, yakacak yok… elektrik yok… su yok… İHH nın kampta iki öğün sıcak yemek çıkartarak dağıtması can suyu gibi değerli…
Azez bölgesine Esed güçlerince uçaklardan atılan bombalar ile birçok ev ve cami yerle bir edilmiş, kullanılamaz hale getirilmiş, insanlarda korku hakim, her an gelecek uçak sesinin ardından bombalanma endişesini yaşamaktalar.
Sınıra on km. mesafedeki Sarmadağ ilçesinde su yok, elektrikler altı saatte bir saat veriliyor. İç kısımlardaki savaş ortamından kaçan kadın, çocuk ve yaşlılar dokuz okula yerleştirilmiş durumda. Her sınıfta 15 kişi kalmaktadır. Sınıfların çoğunun pencereleri kırık, birçoğunda soba yok, olanlarında yakacak mazot bulunmamaktadır. Çocukların yüzünün soğuktan yandığını gözleyebiliyorsunuz. Islak taşın üzerine ayakkabısız ve çorapsız yalınayak basan çocuğun başını okşadıktan sonra kardeşim Erol’un çoraplarını çıkartarak mağdura giydirmesi anı, duygularımızın arşa yükseldiği zamandır diyebilirim. Bir kısım aileler ilçede evleri bulunan ailelerin yanında boş bulunan evlere veya odalara yerleştirilmiştir. Mağdur ve mazlumlara yatak, nevresim, battaniye ve ekmek dağıtılmıştır.
Bölgelerde SOĞUK VE AÇLIK hakim, en çok ihtiyaç malzemelerin battaniye, giysi, yiyecek ve yakacak olduğu görülmektedir.
Türkiye’ye sığınan Suriyeli kardeşlerimize sınıra yakın bölgelerde kurulan çadır kent ve konteyner kentlere alınarak barınma ve yiyecek ihtiyaçları devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca sınır bölgelerinde il ve ilçelerde bulunan kardeşlerimizin nasıl kucak açtıklarını gözlemledik. Kilis ilinde bölgeye yeni gelen ailelerle ilgili güzel bir sistem kurulmuş, muhtarlar mahallerine gelen mağdur kardeşlerimizin durumlarını anında İHH.yetkililerine bildiriyor, durum tespiti yapan STK.yetkilileri ihtiyacı olan malzemeler kendilerine teslim ediyorlar. Bir gün boyunca Kilis’te bulunan mazlum kardeşlerimizi içinde ihtiyaç malzemesi bulunan aracımızla birlikte mahalle mahalle dolaşarak ziyaret edilmiştir. Giyecek ve yiyecek bakımdan hiçbir malzemesi olmayan, sadece üzerlerindeki elbiselerle ülkemize gelmiş insanları gördük. Barınmak için yer tespit edildikten sonra, soba, yatak, battaniye, giyecek ve yiyecek malzemeleri ihtiyaç sahiplerine teslim edilmiştir.
Kilis’te yaralıların bulunduğu, Suriyeli doktorlar tarafından işletilen hastaneyi ziyaret ettik. İçimiz parçalandı, 12 yaşında keskin nişancı silahı ile belinden girip karnından çıkan kurşun ile felç olan Meyse’yi, atılan bombadan gelen şarapnel parçası ile böbreği ve dalağı alınan 18 yaşında iki çocuk annesi Hatice Mustafa Sellem’i, ayağı kırılan ve kopan, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan kadın ve erkek birçok masum insan… Savaş ahlakının hiçe sayıldığının göstergesi…
Üç STK. Yetkilisi arkadaşım ile birlikte dört gün süren insani yardım ve ziyaret programımızın sonucunda;
1. Suriye’de bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Halk açlık ve soğuk sebebiyle ölüm ile burun burunadır. ACİLEN bölge insanına BATTANİYE, YİYECEK, BARINMA, GİYECEK malzemeleri ulaştırılmalıdır.
2. Halkın yaşadığı duruma siyasi bakılmamalıdır. Mazlumun ve zalimin kimliği, dini ve milliyeti sorulmadan, mazlumun yanında, zalimin karşısında olunmalıdır.
3. Uluslar arası güçler Bosna’da yaşandığı gibi olaylara sağır ve dilsiz kalmaktadırlar. Dünyada bu tür mağduriyetlerin yaşanmaması için STK.lar ve düşünce kuruluşları fikir üretmeli, devletler ve STK.lar bazında uygulama yoluna gidilmelidir.
Ülkemiz kurtuluş savaşını yaparken dünyadaki Müslüman kardeşlerimizin ellerindeki bilezikleri göndererek bize nasıl destek vermişlerse, biz de komşumuz Suriyeli kardeşlerimize bu yardımı ulaştırmalıyız.
Mazlumun yanında olmak hem insani, hem islami, hem komşuluk görevimizdir.