Haramilerin ellerinden maşaları birer birer gidiyor. Panik var. Kürtçülük ve bölücülük kullanıldı. Dindar Kürt İmanından ve Türk’ten kopartılmaya, Medeniyetine yabancılaştırılmaya çalışıldı. Olmadı. 28 Şubatla ülke insanının üzerinde çok büyük oyunlar oynandı. Tutmadı.
Şimdi, PKK ve bölücü terör çözülmeye çalışılırken geleneksel Türk Solu harekete geçirilmeye çalışılıyor. Burada da özellikle 70’li yıllardan itibaren oluşan bir kast (hiyerarşi) ve ağalık sistemi vardır. En üstte “Kürt’üm ve Aleviyim” diyenler, onun altında “Aleviyim” diyenler, en altta demezler ama “Türk’üm” diyenler. Bakmayın bu günlerdeki “TC” duruşlarına. Adamlar İstiklal Marşını bilmiyorlar. Akil adamları protesto etmek için biri söylemeye kalktı da ikinci satırda kaldı. Bu arada Apo’nun bildirisinde “Neden Aleviler yok” deyip olaya yeni bir boyut katıp, Alevileri süreç dışına çekip, DHKPC, TİKKO vb. örgütler mahareti ile yeni kavga ve huzursuzlukların odağına çekmeye çalışıyorlar.
Diğer yanda, İslamcı geçinen ama İşçi Partisi ile aynı çizgide başka birileri de yazdıkları son kitapların mihengine Alevileri koydu. Paralel Mücadele.
Şimdi, 1 Mayıs fırsat onlar için. Uyanık olunmalıdır. Halkımız ve emekçilerin 1 Mayıs’ı kutlamak haklarıdır. İşçiler için söz söyleme fırsatıdır. Demokratik bir fırsattır. Ancak bu tepkiler insanlığın, yurttaşlığın, bilinçli toplumun sınırları içinde kalmalıdır. Biz 1 Mayısta, Taksim’de, sırf kamu malına zarar vermek için, parklardaki çiçekleri yolan çiğneyen genç kızlar gördük, kaldırım taşlarını söküp etrafı kırıp döken gözüdönmüşler gördük. Hangi ana babalar hangi ruh hali ile büyüttü bu insanları diye hayıflandık, üzüldük.
İşte yine 1 Mayıs geldi. Özellikle Alevi kökenli insanımız kışkırtmalara açık hale getirilmeye çalışılmaktadır. Oysa Alevilik, İslam’ın daha insani ve vicdani bir algılaması olarak durmaktadır karşımızda. Öyleyse başta dedeler ve Cemevi yöneticileri olmak üzere Alevi Kanaat Önderleri gereğini yapmalıdır. Yeni oluşturulmaya çalışılan huzursuzluk ve çekişmelerin Aleviler tarafı yapılmamalıdır. Yeni acılar yaşanmamalıdır. Bu gün Çorum, Sivas, Maraş olaylarını övgüyle anan kim var Allah Aşkına.
1 Mayıs Programına, Fatih Camiinde başlayan yurttaşlarımızı da kutluyorum. Maksat eğer sorunları ve söylemek istediklerimizi gündeme taşımaksa, bunu yapmanın hem vicdani, hem yasal hem de daha dikkat çekici birçok yolu var.
Taksim’de inşaat var. En küçük bir izdihamda olabilecekleri tahayyül bile etmek istemiyorum. Ülkemiz ve insanımızın huzura ve ekonomik kalkınmışlığa ihtiyacı var. Gelin hep birlikte 1 Mayıs’ı korkudan ve haramilerin pençesinden kurtaralım. Onların kışkırtmalarına alet olmayalım. Gelin 1 Mayıs’ı Emekçi, İşçi, elleri nasırlı, medeniyetimizi, şehirlerimizi, alın terimizi inşa eden insanların büyük kongresi ve talep günü yapalım. İnsanlar aileleri ve minicik çocuklarıyla gidebilsin 1 Mayıs’a. Emek Gününün kavga gününe dönüşmesine fırsat vermeyelim.
Kolluk güçleri de çok dikkatli davranmalıdır. Çete elebaşları ile masum taleplerle 1 Mayıs’a gelen insanımızı feraset ve dikkatle ayırıp, masum insanların mağduriyetine müsaade etmemelidirler.
1 Mayıs’ların, huzur, toplumsal barış ve adalet, ülkemizin ve Medeniyetimizin geleceğine katkı sunması temennisi ile halkımızın 1 Mayıs Bayramını kutluyorum.
