Salı, 04 Haziran 2013 19:21

TAKSİM OLAYLARI MUHALEFETİN SİYASETEN İFLASI DEĞİL MİDİR?

TAKSİM OLAYLARI

MUHALEFETİN SİYASETEN İFLASI DEĞİL MİDİR?

 

Taksim ‘de başlayıp Türkiye’nin geneline yayılmasına çalışılan eylemlerin başını kim çekiyor ve ne istiyorlar?

Eylemde boy gösterenler kimlerdir? Boy göstermeyenler kimlerdir?

Eyleme gerekçe gösterilen uygulamalar nelerdir? Eylemlerin gösterilmeyen gerçek amaçları nelerdir?

Bu soruların doğru cevapları bulunabilirse, problemin teşhisi ve çözüm yolları da isabetli olabilir.

 

Eylemlerin başını parlamenterleri, parti teşkilatı ve bağımlısı sivil toplum kuruluşları ile CHP çekmektedir.

Sisli ortamdan kavmiyetçi, sol, bölücü ve mezhepçi siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve illegal örgütler de yararlanarak, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleyi alabildiğine istismar etmektedirler.

Başta ABD olmak üzere yabancı ülkelerin olaylarla ilgili tutumlarını dostça kabul etmek mümkün değildir. Ama İçerideki maşaları bırakıp da, kendi ülkelerinin menfaati istikametinde hareket eden bu ülkelere sorumluluğu yüklemek, gerçeklere gözümüzü kapamak anlamına gelmektedir. Yabancı güçler her zaman, ülkelerin hassasiyetlerini kendi çıkarları istikametinde istismar etmeye çalışırlar.

Açıkçası istismarı, yabancı güçlerin vazifesi, istismara alet olan iç dinamiklerin fiilini de hıyanet olarak değerlendirmelidir.

 

Eylemciler ne istiyor?

Anlaşılan siyasi istikrarın bozulması için bir fırsat aranıyordu.

İşçi sendikaları tarafından 01 Mayıs Kutlamaları için Taksim seçildi.

Müsaade edilmeyince kendilerine yaraşanı yaptılar. Meseleyi bayram olarak değil de çatışma vesilesi sayanlar, gösterilen uygun alanı bırakıp, Taksimde ısrar ettiler.

Güvenlik güçleri Taksim Alanına girişi engellemişti.

Marjinal gruplar engellemeyi çatışmaya dönüştürdüler.

Marjinal gruplar isteklerine nail olamamış ve engellemeyi hazmedememişlerdi.

Hassasiyet noktası bulunmuştu.

Üzerine gitmeye karar verdiler.

Taksim Meydanının kutlama alanı olarak kullanılmasına engel olarak gösterilen, alanı yeniden inşa faaliyeti hedef alınmalıydı.

Öyle yaptılar.

Atatürk Kültür Merkez’inin yenilenmesi için yıkılacak olmasını ihtilafın merkezine yerleştirdiler.

Düzenleme sırasında kesilecek bir kısım ağaçları da eylemlerinin insancıl tarafı olarak göstermeyi ihmal etmediler.

Ama cami yapımına kesin karşı idiler.

İktidarın alkollü içecekler ile ilgili düzenlemeleri de hazmedilememişti.

İktidarın Suriye politikasına karşı idiler. Meselesini mezhepçi yaklaşımla ele almışlardı.

Kürt Meselesinin görüşme yoluyla çözüm sürecine girmesini de hazmedemiyorlardı. Silahlı çatışma haline kendileri getirmişti. Sürecin inisiyatifleri dışında gelişmesinin nasıl kabul edeceklerdi.

Milletin değerlerine saygılı bir Cumhurbaşkanını, 2010 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ile temel hak ve özgürlüklere getirilen iyileştirmeleri, Yüksek Yargı ve YÖK’teki kadrolarının etkisizleşmesini, Bürokrasideki etkilerinin azalmasını, kamu alanının dindar insanlara açılması girişimlerini, Temel eğitimdeki düzenlemeleri, siyasi simge olarak takdim ettikleri başörtüsünün serbest bırakılmasını, Ergenekon, Balyoz ve benzeri yargılamaları, Silahlı kuvvetleri siyasi iradenin kontrolüne sokma çalışmalarını ve son olarak da 28 Şubat sorumlularının yargı önüne getirilmesini engelleyemediler. Siyasi istikrarı ve ortaya çıkardığı sivil iradeyi içlerine sindiremediler.

 

Eylemcilerin, Belediye Meclislerinde, İl Genel Kurullarında, TBMM’de temsilcileri bulunmaktadır.
Taksim Gezi Alanının düzenlenmesi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde karara bağlanmıştır. Genel hususlar TBMM ‘de yasalaşmıştır. Anayasa değişikliği Mecliste günlerce tartışıldıktan sonra halkoyuna sunulmuş ve Milletin çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.

Bu Meclislerdeki temsilcileri ilgili proje ve yasalara muhalif veya muvafık olarak katıldıktan sonra eylemcilerin, fiili engelleme girişimlerinde bulunması kabul edilebilir gibi değildir.

Sonra, engellemek istedikleri meselelerde, eylemcilerin temel hak ve özgürlüklerini bir müdahale söz konusu değildir.

Ortada bir hak ihlali yoktur.

Kendi özgürlük alanlarına müdahale yoktur.   

İnanç ve yaşam tarzlarını değiştirme istikametinde bir baskı ve zorlama yoktur.

Çoğunluğun inancına tabi olmaları kendilerinden talep edilmemiştir.

28 Şubat 1997 Post Modern Darbe döneminde olduğu gibi, giyim kuşamlarına karışılmamıştır. Kamusal alan safsatası ile Milletin imkânları ile donatılmış kamusal alanlardan dışlanmamışlardır. Kamu görevinden tasfiye edilip işsiz-göçsüz bırakılmamışlardır. Eğitim kurumlarından kovularak en temel haklardan olan eğitim hakkından mahrum edilmemişlerdir.

Durum böyle olunca, yapılacakları ve projeleri beğenmediklerini fiili engellemeye varmadan ve güvenlik güçlerine tecavüz etmeden, çevredeki insanları maddi ve manevi zarara uğratmadan, yapılacakları tasvip eden çoğunluğun kabulüne de saygılı olarak protestoda bulunmaları en doğal haklarıdır.

Devletin meşru organlarınca ve belediyesi tarafından planlanmış bir faaliyeti, engellemek için günlerce eylem yapmaya, eyleme son vermek isteyen güvenlik güçlerine fiili karşı koymaya ve çevreye zarar vermeye hakları yoktur.

İstanbul’un nüfusu 15 milyondur.

Taksim Meydanının yeniden düzenlenmesi, orada toplanan 3-5 bin kişinin keyfine bırakılamaz. Bu 3-5 bin kişinin Devletin Güvenlik güçlerini etkisiz bırakması da kabul edilemez.

Güvenlik güçleri bir taraftan Devletin otoritesini temsil ederken, diğer taraftan sessiz çoğunluğun isteklerine de tercüman olmaktadır. Sessiz çoğunluğun hakkını da korumaktadır. Farklı düşünce sahiplerinin karşı karşıya gelmelerini engelleyerek, anarşi ve kargaşayı önlemekte, asayişi sağlamaktadır.

Güvenlik güçlerinin etkisiz kalması sonucunda, eylemcilerin hareketini yanlış bulanlar toplanıp meydana gelmeye kalkarsa, çıkacak çatışmayı kim önleyecektir.

Eylemcilerin pervasızlığına bakmayıp da güvenlik güçlerinin sert davrandığını ileri sürenleri anlamak mümkün değildir.

Özellikle, 28 Şubat sürecinde mazlum insanlara yapılanlar karşısında direnmek bir tarafa kaçacak bucak arayanların, bu gün eylemcilere hak verir rollerde bulunmaları çok yanlıştır.

 

Eylemler yanlıştır.

Temel hak ve özgürlükler için yapılmamaktadır.

Siyasi istikrarı bozmaya matuftur.

Yaklaşan mahalli, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde huzuru bozma amaçlıdır.

Mecliste temsil edilen muhalif siyasi partilerin siyaseten iflas ettiklerinin fiili ifadesidir.

Gürültüye pabuç bırakılmamalıdır.

Temel hak ve özgürlüklere ilişmeden, masum ile fitneciyi karıştırmadan, hukuku ve yargıyı devre dışı bırakmadan, kin ve intikam hissi beslemeden, siyasi ve ideolojik görüşüne mahkûm olmadan, özellikle mezhep ayırımına müsaade etmeden Devletin Otoritesi korunmalı, sessiz çoğunluğun hakları savunulmalıdır. 04 HAZİRAN 2013

 

Adnan Tanrıverdi

Emekli General

ASSAM Gnl. Bşk.

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

www.adnantanriverdi.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

7 yorum

  • Yorum Linki Raziye Ünal Cuma, 21 Haziran 2013 20:46 yazan Raziye Ünal

    Sn. Adnan Tanrı verdi Yazarımıza sağ duyusu ve anlayışı için Teşekkürler
    bizlerde ortalığın sul olması için bir blok açtık inşallah sağ duyu amacına ulaşır.
    http://bariselcileri.blogspot.com/
    Selam ve Saygılarımla

    Raporla
  • Yorum Linki Talha Perşembe, 06 Haziran 2013 10:06 yazan Talha

    Bu olayların yeşili korumak ve çevrecilik ile ilgisi bulunmamaktadır. İki aşağı bahane ederek, belediye otobüslerini ve araçları yakmak, esnafın malına ve canına zarar vermek, çevredeki insanları zor durumda bırakmanın çevre ile ne ilgisi var? Türkiye'nin Cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar çok büyük bir ilerlemesini hazmedemeyen iç ve dış mihrakların oyunu. Menfaati kesilenlerin, ülkeyi kaosa sürükleyip hortumlarına devam etmeleri için bir planın parçasıdır. Ülkemin sağduyulu halkı bunları görerek asla böyle baskı marjınal eylemlere tevessül etmeyeceğine inanıyorum.

    Raporla
  • Yorum Linki Osman Kaçmaz Perşembe, 06 Haziran 2013 09:57 yazan Osman Kaçmaz

    Dün öğleden sonra iki arkadaş keşif için Taksime gittik.Maalesef bir avuç çapulcunun o mekana yerleştiğini ve barikatlarla tecrid ettikleri alanın içinde her yere çok galiz küfürlerle doğrudan başbakana hakaret yazılarını gördük.Bu durum tamamen halkın re'yini yok sayarak; demokrasi eğer benim hayatıma/inancıma uyarsa kabulüm,değilse ben bunu bozarım küstahlığı manzarasıydı.Aynı zamanda yabancı basının ve türkçe dışı dillerdeki duvar yazıları ve sloganların varlığıyla da şüphesiz olarak dış tahrik ve organizasyon delilleri mevcut.Polisin çekilerek göstericilerin işgaline terk edilen gezi parkı ve Taksim alanındaki manzara ise maalesef devletin zaafiyeti manzarasını arz ediyor.Medyadan aktarıldığı üzere de dış dünyanın bunu nasıl kullandığını görüyoruz.
    Kıymetli değerlendirme ve gayretleriniz, sağduyu ile makes bulup mes'ul makamlara ulaşarak,memleketi idare etme nöbetindeki yetkililerimize ışık ve fikir olsun inşaallah.

    Raporla
  • Yorum Linki çetin zamantıoğlu Çarşamba, 05 Haziran 2013 12:46 yazan çetin zamantıoğlu

    Seçimle halkın % 52 oyunu alan bir Başbakana DİKTATÖR diyen, ağaç sevğisini göklere çıkaran zihniyet nasıl oluyorda araçları, dükkanları yakan tahrip eden zihniyet birden masum olarak gösterilmeye çalışıyor..

    Raporla
  • Yorum Linki fethi çoban Çarşamba, 05 Haziran 2013 11:48 yazan fethi çoban

    her zaman olduğu gibi muhterem adnan paşamızın engin ve ferasetli yorum ve tahlillerinin doyurucu bir uslupla yeraldığı yazısından ziyadesiyle istifade ettim. herkese tavsiye ederim. hayırlı ömürler diliyorum

    Raporla
  • Yorum Linki çetin zamantıoğlu Çarşamba, 05 Haziran 2013 11:06 yazan çetin zamantıoğlu

    SEÇİMLE HALKIN %52 OYUNU ALAN BİR BAŞBAKANA DİKTATÖR DİYEN ZİHNİYETİN OYUNU.

    Raporla
  • Yorum Linki Muharrem TURŞUCU Çarşamba, 05 Haziran 2013 08:59 yazan Muharrem TURŞUCU

    Teşekkür ederim, çok güzel ve yerinde bir değerlendirme olmuş.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...