Perşembe, 04 Temmuz 2013 16:16

Mısır Üzerine

Mısır İslam dünyasının kalbi, şimdi kan ağlıyor.

Tahrir'i dolduran kalabalıklar demokrasi, ifade özgürlüğü, özgür yaşama talepleri ile darbecileri ve askerleri çağırdılar. Maksatları bu muydu, yoksa basit figüranlık rolü mü üstlendiler, zamanla kendileri de anlayacaklar, fakat iş işten geçmiş olacak.

Mursi ve ihvanın darbeye sivil direniş çağrısı yapmaları oyunu bozabilir. İnşaallah korkulan olmaz ve Mısır geçmişte çokça yaşadığı kanlı günlere geri dönmez. Her halde mevcut durum Mısır’ı geriye, yeniden başlamaya döndürmüş durumdadır.

Darbeyi ilk kutlayan Suudi Arabistan oldu, garip değil mi? Bir diktatör darbeyi kutluyor. Bu husus, bize kutsal mekânların da işgal altında olduğu gerçeğini tekrar hatırlatıyor. Mısır ordusu ile Suudi Arabistan’ın finansörleri aynı olunca sonucun da böyle olması kaçınılmaz. Zira malum, Mısır ordusu Mısır ekonomisinde etkin bir role sahip. Hem anayasal olarak denetlenemez konumda, hem de bir zamanlar bizde olduğu gibi ekonominin temel alanlarını kontrol ediyor. Her yıl Camp David anlaşması gereği ABD'den 1,5 milyar dolar da yardım alıyor.

İslamafobi hastalığı, AB'ye demokrasi yerine darbe yapan ordunun tarafını seçtirmiş görünüyor. ABD sükunet telkini ile demokrasi vurgusu yapıyor, bu konuda ne kadar samimi olduğu şüpheden vareste değil.

Türkiye’nin tavrı net: Seçimle gelen seçimle gider.

Kutlama yarışında Esed'i de görüyoruz. Eli kanlı bir diktatörün hangi mahfillere hizmet ettiğini anlamamız bakımından önemli.

Mursi'nin yerine bir Hristiyan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Adil Mansur başa geçiriliyor.

Darbe konuşmasını yapan generalin adı Sisi, bize nedense 28 Şubat’ın çirkin oyunlarını çağrıştırıyor.

İsrail ve Körfez sermayesi artık rahat nefes alabilir.

Türkiye'den bakınca, darbeye ilk olumlu tepkinin CHP'den geldiğini görmek şaşırtıcı değil. Zira CHP genetik kodlarına uygun hareket ediyor. Tek parti diktatoryasının bakiyesi olan CHP, milletin oylarıyla sandıktan çıkamayacağını bildiği için, gönlünün derinliklerinde bir yerde her zaman darbe muhabbetini muhafaza eder.

Ulusalcılar, Gezi meselesinde ortaya çıkan marjinal gruplar ve çapulcular münasip miktarda kına aramakla meşguller. Ağızları kulaklarında.

İsimlerinin başında koca unvanlar sıralı bazı akademisyenlerin dün akşam televizyon ekranlarında darbeyi meşru göstermeye yönelik çabalarını bu millet ibretle izlemiştir. Fikir namusu ve bilimden nasipsiz insanlar için bu tür olaylar turnusol kâğıdı yerine geçiyor.

Sorsanız demokrasi havarisi kesilirler. Ama onların demokrasiden anladıkları; dayattıkları kendi yaşam tarzları. Bu yüzden asker postalı yalamaktan ayrı bir zevk alırlar.

Cemil Meriç üstadın bir sözünü hatırlamakta fayda var, tam da Tahrir meydanındaki kalabalıkları tanımlıyor:

"Kitleler ırzlarını teslim edecek bir zorba ararlar."

Türkiye'deki ve hatta Mısır'daki darbe heveslileri çok fazla sevinmesinler. Er geç su, yolunu bulacak ve halk kendi geleceğine sahip çıkacaktır.

Er veya geç…

“Bütün çocukları öldürseniz de elbet bir Musa sağ kalacaktır.”

Son Düzenlenme Perşembe, 04 Temmuz 2013 18:29
Mehmet Abdullah Kaplan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Mehmet Abdullah Kaplan

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...