Cuma, 25 Ekim 2013 12:11

BALKANLAR VE YURTLARIMIZ

          Vatan neresidir? Hep söyleriz. VATAN, MİLLET, DİN, DEVLET. Tanımlarına bakarsanız herkeste tanımı farklı. Mesela merhum Z. Gökalp ne diyor:

“Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan

Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.”

              Doğru da Turan neresi? Ama Ömer Seyfettin’in Kızıl Elma öyküsünde de anlattığı gibi bizim çarıklı poturlu halkımızın yüreğinde de bir Kızıl Elma var, Turan var. Son yıllardaki bölücülük belâsı yokken insanımız Müslüman ve Türk kelimeleri geçince titrerdi.

              N. Fazıl merhum ne demiş meşhur Sakarya Türküsü’nde;

“Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;

Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;

Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;

Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?”

              Burada da eski kutlu vatana özlem var. Tüm toplumların idealleri vardır. Bunlar demokrasilerde yönetim kadrolarınca çok dile getirilmez. Ancak toplum dilden dile gönülden gönüle yaşar.

              Toplumların idealleri ya Kutlu zaman olarak toplum hafızasına yer etmiş zamana ya da en geniş sınırlara ulaşılan Kutlu Mekâna dayanır. Anadolu için Selçukludan gerileme dönemine kadar âdeta kutlu zamandır. Kutlu Mekân ise Osmanlı’nın en geniş coğrafyası.

              M. Kemal de, 1933 yılında; “Bugün Sovyetler Birliği, dostumuzdur; komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir... Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lâzımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprüleri sağlam tutarak... Dil bir köprüdür... İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir...” böyle denmiştir de yapılmış mıdır? Hayır! Hatta 2. Dünya savaşının son yıllarından itibaren İslâmcı avının yanına Turancı avı da eklenmiştir. Sonunda insanlar MTTB’inde örgütlenirken esir coğrafyamızın tamamını mihenk yapmışlardır.

              Türkiye’de İslâmcı diyebileceğimiz kesimler de maalesef solcular gibi Türk kelimesinden korkmuşlardır. Oysa Türk İslâm’la Türk kalmıştır. 300 milyonluk Türk Dünyasında çok az bir istisna hariç sadece Müslüman Türkler “Türküz” diyorlar. Bulgarlar, Macarlar, Finler soy olarak Türk ama Müslüman olmadıkları için “Türküz” demiyorlar. Neyse...

              Balkanlarda Türk olmayan ama İslâm’la Türk’ü aynı gören bir Müslüman nüfus var. Ecdat insanları Kuran’da emredildiği gibi ayırmış. Osmanlı bir İslâm Devletiydi. Türkiye’de Lozan’da Müslüman Topluluğu kurucu olarak aldı. Gayrimüslimler azınlık kabul edildi.

              Demek ki o zaman vatan için birkaç kıstas var. Biri Rehberimiz (sav) Medine’ye hicret etti. Özgürce Allah’a kul olabilmek için. Demek ki vatan için birinci ölçüt, yaşadığımız yeri İslâm’ı yaşayabilir hale getireceğiz. Yani o toprakta Hakk’ı hâkim kılacağız. Diğeri de; Müslümanların az çok yaşadığı topraklarda onları özgürleştireceğiz. Bunun için mücadele edeceğiz. Dolayısı ile o topraklar bize de vatandır.

Özetle, Ankara ne ise, Trablus da, Taşkent de, Kosova da, Kudüs de, Astana da, Bosna’da, Kahire’de, Tebriz de, Halep de, Erbil de O dur. Bunu siyasî olarak söyleyemesek de evlâtlarımıza miras ve öğüt hatta and olarak bırakmalıyız. Nasıl dedelerimiz Çanakkale’de, Galiçya’da, Yemen’de, Kafkas’ta kucak kucağa şehit yatıyorlarsa, geleceğimiz de omuz omuza inşa edilmelidir. Bu hepimiz için borçtur. İlâhî emirde de Allah birliği, dirliği emreder, fitne ve bölücülüğü yasaklar. Öyleyse Medeniyet Coğrafyamızın birliği için, kardeşkanının durması için gelecekte birlikte mücadele ve ortak duruş için hepimiz gayret ortaya koymalıyız.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...