Cuma, 06 Aralık 2013 18:12

GELECEK KORKUSU

      28 Şubat günleri kötü günlerdi. Bir yandan milletvekilleri kazığa oturtulmakla tehdit ediliyor, diğer yandan üniversitelerde ikna odaları, ordudan atılan subaylar.. Kışlaya başındaki yazmadan dolayı alınmayan analar..

        Hazine boşaltılıyor, ülke iflâs ettiriliyordu.

        Kötü günlerdi. Bana göre, dibe vurulmuştu 2000’li yıllarda.

        Sonra Tayyip Bey Hükümet oldu. Fethullah Hocaefendi tam kadro destek.. Halk korkuyu yenmeye başladı. Akabinde Milletimizin ve Hükümetin en büyük nasiplerinden biri, Büyük Devlet Adamı Hilmi Özkök Paşam Genel Kurmay Başkanı oldu. Üç ismi de millet çok sevdi, seviyor ve dua ettiler hep. Üçü içinde halen devam eden suikast olasılığı hep var.

        Anayasanın referandumla düzenlenmesi ülkenin önünü açtı. Tam da iyiye gidiyoruz derken dershane krizi çıktı. Taraflar konuşmadan atışıyorlardı. İşte milletimizde gerçek korku şimdi başladı. Güvendikleri adamlar birbirine giriyordu. Ülkenin geleceğine yazık olacaktı. Durdu kriz. Başbakan dedi ki; “Geçirdiğimiz kötü günleri unutmayın.”

        Kimse 28 Şubatın o kötü günlerini unutmasın. Bitti mi peki o kötü günler. Tamamen değil. Çünkü halkımızın karşısında örgütlü bir korku var. Korku Cumhuriyetinin kalıntıları siperde bekliyor.

        Müspet zemindeki insanlar mı? Onlar genelde kopuk, sahada şımarık ve sarhoşlar. Peki, bu durumda karanlık günlere dönüşe kim engel olur?

        Birkaç fedakâr adamın başına bir şey gelse? İşte bunu herkes düşünmeli. Nereye gideriz Allah korusun. Babaannem der hep. “Başımızı hangi taşlara vururuz o zaman?” Öyle ise hükümeti, cemaati, STK.. Hepsi devlet denen kurumu arpalıktan kurtarmalı, ne yaparızın hesabını yapmalı, adam yetiştirmeye, üretim ve yatırım gayretlerini Anadolu’ya yaymaya, bilgi, yönetim ve paranın tekelleşmesine engel olmalılar.

        Birbimize karşı hüsn-ü zan etmek farzdır. Ayıpları açmak başka bir ayıptır. Haramdır. Dolayısı ile çözüme dönük düşünülmelidir. Dershane krizi eğitimde fırsat eşitliği temelinde çözülmelidir. Herkes dershaneye gidemiyor. Asgarî ücretle geçinen bir baba nasıl her ay 400–500 Tl. Dershane ücreti versin?

        Ülke yerli ve Milli benliğimizle yeniden dizayn edilmeli. Bu yapılırken de ülkemizin geleceği ile çevre coğrafya da dikkate alınmalı. Ortadoğu ve İslâm Ülkelerine dönük somut duruşlar belirlenirken, DIŞ TÜRKLER ve DIŞ KÜRTLER’le ilgili çalışmalarda yapılmalı. BOP vb. dış müdahaleler ülkemizin iç politikalarını doğrudan etkiliyor. Bizde projelerimizi dış kuşak ve akraba topluluklar ekseninde yeniden yapmalıyız. Tabi İslâm kardeşliği temel eksen alınmak şartı ile. Bunların sağlıkla olabilmesi için içeride tartışma lüksümüzün bile olmadığı da bilinmelidir.

        Unutmayalım ki! İçerideki her türlü huzursuzluk sadece Milletimizi değil, çevre ülkelerde yaşayan insanımızı da tedirgin etmektedir. Bunların başında da Irak, Suriye ve İran’daki, Kafkasya’daki, Balkanlardaki Türkler, Kürtler başta olmak üzere diğer akraba ve İslâm topluluklar gelmektedir. Korkuyu yaymak, geleceğimizi ipotek altına sokmaktır ki buna kimsenin hakkı yoktur.

Son Düzenlenme Cuma, 06 Aralık 2013 18:15
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...