Perşembe, 12 Aralık 2013 12:08

"Adalet Mülkün Temelidir"

28 Şubat BÇG Davasının görülmekte olduğu Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi koridorlarından farklı görüntülere şahit olmaktayız. 28 Şubat sürecinde mağdur olanların bu tarihi duruşmaya şahit olmalarının gerekli olduğunu düşünüyorum. Burada yaşanan olayları ve kişiler arasındaki çarpıklıkları fark edilebilmek için bizzat yaşayarak görmek gerekmektedir. Bu imkâna sahip olmayanların da dualarıyla bu mücadeleye katkıda bulunmaları gerekir. Geçenlerde ASDER sitesinde yayınlanan dokunaklı bir yazıyı paylaşarak dikkatlerinizi bu hususa çekmek istiyorum.

 

Yırtık gömlekle dolaşan, otostop çekerek 28 Şubat davası duruşmalarına gelen müşteki Şaban Kargın’ın içinde bulunduğu durum yürek burkuyor. İşte vicdan sahiplerini ağlatacak tablo… Dindar kamu görevlilerini ekmeğe muhtaç hale getiren asker kökenli sanıkların rahat bir yaşam sürdükleri her hallerinden anlaşılıyor. Aylık ortalama 5 bin lira maaş, yazlık, daire, araba… Boya maharetiyle kızıl ve sarışın oluveren eşlerinin kuaförden çıkmadığı görülüyor. Giyim-kuşamları ve diğer tali süslemeler cabası…

Salondan içeriye 1997 tarihinde TSK’dan atılan müşteki Havacı Uzman Çavuş Şaban Kargın giriyor. Üç sıra önüme oturuyor. Halen mağduriyeti giderilemeyen ve işsiz olan Kargın’ın yakası aşınan, yırtık gömleği yürek burkuyor. Şahit olduğum manzara derin izler bırakıyor. Akşam duruşma bitiminde huşu içinde namazını eda ederken rastladığım Kargın’la sohbet ediyoruz. Görevdeyken maruz kaldıkları baskıyı anlatırken; “Camiye giderken takip edilip edilmediğimizi, cami içerisinde birilerinin bulunup bulunmadığını kontrol ediyorduk” diyor. Atıldıktan sonra ailesiyle birlikte çektiği zorlukları anlatıyor. Ankara Üniversitesi Elmadağ MYO Bilgisayar Programcılığı bölümünü kazanan oğlunun kaydını maddi imkânsızlıklar nedeniyle dondurduklarını, bir benzincide işe başlayan oğlunun seneye okula gitmek için para biriktirdiğini aktarıyor. İhtiyaçlarıyla ilgili soruya “Şükür afiyetteyiz. Sen bizi merak etme” cevabını veriyor. Vedalaşıp ayrılıyoruz. Konuyu paylaştığım bir müşteki avukatından; Kocaeli’nin Körfez ilçesinde ikamet eden 28 Şubat mağduru Şaban Kargın’ın duruşmalara zaman zaman otostop çekerek geldiği, bazen otobüs biletinin hayırseverler tarafından alındığı bilgisini alıyorum. 

BİR MAZLUMA SAHİP ÇIKMAK BU KADAR ZOR MUYDU?
Döndüğümde Kargın’ın kaleme alıp bana teslim ettiği mektubu okuyorum. Etkilenmemek elde değil… Sonrasında cunta mensuplarının duruşma salonundaki hal ve tavırlarını, savunmalarını düşünüyorum. İçimden “Zalimler için yaşasın Cehennem! Mazlumlar adına hakkımızı sizlere helal etmiyoruz” diyorum. Ama en çok da Şaban Kargın gibi 28 Şubat mağdurlarını sahipsiz bırakanlara, yokluk içinde yaşamalarına seyirci kalanlara kızıyorum. Yıllardır kapı kapı dolaşıp hakkını arayan Kargın’a yardım eli uzatan hak getire... Utanması gereken yırtık gömlekle dolaşan, otostopla duruşmaları takip eden Kargın değil, bu duruma gözlerini kapatanlardır. Kargın’ın elinin ekmek tutmasını sağlamak, ihtiyaçlarını gidermek bu kadar zor muydu? ‘Kararname mağduru’ diye gasp edilen haklarının iadesini kolaylaştırmamak ne kadar doğru bir tutumdur? Seçim zamanı yaklaştığında yeniden koltuğa oturmak için takla üstüne takla atan belediye başkanları nerede?
 
Televizyon, televizyon dolaşan, “28 Şubat’ta mağdur edildim” deyip ağlaşan makam-mevki ve mal-mülk sahipleri, bundan sonra ‘edebiyat yaparken’ bir kez daha düşünmeliler. ‘Kolay gün adamlarını’, elini taşının altına koyarken gören yok. Etliye-sütlüye karışmak istemeyen bazı kurum ve şahısların asrın davasına ilişkin herhangi bir kaygıları bulunmuyor. Davaya yine sahip çıkanlar, maddi imkânsızlıklarla boğuşan ‘dava adamlarından’ başkası değil…”

 

28 Şubat’ın yalnızca askerlerin gerçekleştirdiği masum bir hareket olduğuna inanmak fazlasıyla saflık olacaktır. Sanıklar mahkeme huzurunda “Biz bir şey yapmadık, üstlerimiz emir verdi, biz de gereğini yaptık” diyerek haklılıklarını iddia ediyorlar. Bu kadar insan suçlu sizler masumsunuz öyle mi? Ülkenin genelinde bütün yurt sathında zulümler, haksız uygulamalar yapılsın; bunların sorumluları da masum olsunlar öyle mi? 28 Şubat ekibinin kimler olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Batı Çalışma Grubu asker ayağını oluştururken yanısıra sermaye ayağı, siyaset ayağı, yargı ayağı, üniversite ayağı ve hepsini harekete geçiren bir derin devlet ayağının bulunduğu bugün artık ayan beyan ortadadır.

Her birim kendi alanlarında önceden planlanmış program dâhilinde organize bir şekilde hareket ederek ÜLKEMİZİ adım adım ihtilal zeminine çekmeye çalışmışlardır. Şöyle ki; siyasi ekip meclisi çalışamaz hale getirirken yargı kolu yapılan hukuksuz uygulamaların hukuka uygunluğunu savunmuş; üniversitelerde karışıklık, baskı, zulüm ve keyfi muameleler sürdürülmüştür. Sermaye grupları da basın ve yayın yoluyla bu karışıklık ve kaosun sorumlularının seçimle iş başına gelen hükümet olduğu vurgusunu yaparak toplumu müdahalenin meşruluğuna inanmaya hazır hale getirmişlerdir.

 

28 Şubat’ı sadece tankların Sincan'da yürütülmesi ve bu nedenle de askerin haklı olduğunu düşünmek saflık olacaktır. Bu dava sürecinde askerleri yargılanmak üzere toplamak, ortakları ve iş birlikçilerini dışarıda düşünmek; tetikçi konumunda bulunanları cezalandırmak, asıl azmettirici ve suç ortaklarını görmemek demektir.

 

Tesbitlerimi şöyle sıralayabilirim:

  1. Darbeci kadrolar veya varisleri 15 yıl önceki yerlerinde halen durmaktadırlar.
  2. Ülkemizde o dönemde de darbe tehlikesi vardı, ŞİMDİ de darbe tehlikesi vardır.
  3. Darbelere dayanak olan tüm kanunlar yönetmelik ve yönergeler büyük oranda hâl yürürlüktedir.
  4. Darbeye teşebbüsten yargılanan asker, siyasetçi, yargı mensubu, üniversite mensuplarını aklamaya çalışıp yapılan yargılamayı sulandırmaya çalışmak en masum haliyle saflık olacaktır.

 Son gelişmeler ve tahliyeler kamu vicdanını, müşteki, müdahil ve mağdurların yüreklerini derinden yaralamaktadır.

 

Dava seyrinde böyle gelişmeler olurken neler yapılabilir?

 

Çözüm önerileri:

  1. Tüm mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi ve kaybedilen hakların iadesi sağlanmalıdır.
  2. O dönemdeki taraflı yargı kararlarının iptal edilmelidir.
  3. Darbelere dayanak olan kanun ve yönetmeliklerin iptal edilmelidir.
  4. 23 MART 2011 tarihinde yapılan düzenleme ile TSK mağdurlarına bir kısım hakları verilmiştir. Ancak mağduriyetlerin önemli bir kısmının giderilebilmesi için, bu personelin ilişik kesme tarihleri ile kanunun çıktığı tarih arasında mahrum kaldıkları maaşları ödenmelidir. Böylelikle mağduriyetlerin önemli ölçüde giderilmiş olacağını düşünüyorum.
  5. YAŞ dışında kalan üçlü kararnamelerle mağdur edilen, BÇG yapılanmasının baskıları sonucu emekli olmak zorunda kalan, istifa eden TSK mensupları ile, askeri öğrencilikten atılan personel, sözleşmeleri yenilenmeyerek ordudan uzman erbaşlar ve diğer kamu personelinden mağdur edilenlerin hakları eksiksiz iade edilmelidir.

 

Kanayan yaralar ve vicdanlar yeni düzenlemeler ile bir nebze olsun teskin edilebilir.

Halit Erdoğan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...