Cuma, 30 Ocak 2015 10:30

MİLLİLİK, BÖLÜCÜYÜ DE YENER, PARALELİ DE…

Herkesin bir “Millilik” tanımı var elbette. Mesela birileri Millilik Kemalizm’dir diyor ve gereğini yapma adına hanımlara “İnadına dekolte giyinin!” diyor, “Papyon O’nun mirasıdır, takın!” diyor.  

Birileri eski sol söylemleri toplumda karşılık bulmayınca, biraz gelenek, biraz sözleşmesi dinle süsledikleri salyalı dişlerinin arasından çıkardıkları hırıltılara Millilik diyor.

Tabii Milliliği tanımlayamasa da halkımız, kimin MİLLİ olduğunu biliyor, hissediyor ve ona göre destek oluyor. Yalnız son süreçte yani, PARALEL YAPI’nın duruşunun netleşmesi ile kafalar kısmen de olsa karıştı. Çünkü cami cemaati bölündü.

Milletin, Milletlerin yazılmamış ideolojileri ve duruşları vardır. Gelenektir, töredir, edeptir. Milletimiz için bu İslam ve İman Prensipleri ile kuşatılmış, geçmişten gelen en başta cihangirliğimiz, yardımseverliğimiz, mazlumdan yana, zalime karşı olmamız… Komşu hakkını, yolcu hakkını, hayvan hakkını dahi gözetmemiz. Büyüklere hürmetli, küçüklere karşı koruyucu olmamız..

Peki, bizim Millilik köklerimizde sadece Türk Milleti’nin Anadolu’ya getirdikleri değerler mi var? Elbette hayır! Orta Asya’dan gelirken gelen örf adet ve gelenekler Anadolu’nun halkları ile Ortadoğu’nun Müslüman ahalisinin adetleri ile karışmış, birleşmiş ve sentezlenmiştir. Osmanlı’da, Selçuklu’da, Memluklu’da, Eyyubiler’de yöneten hanedanlar; Türk, Arap veya Kürt idi. Halk hep aynı halktı. Müslümanlar…

Bakınız ayrışmış toplumlarda mezarlıklar ayrıdır. Örnek, İstanbul’da Ortodoks Ermeni ile Rum’un mezarlıkları ayrı, kilisesi ayrı. Birbirine kız alıp kız vermiyorlar. Peki, bir de bize bakın. Türk, Arap, Kürt, Çerkez, Boşnak.. Kız alıp veriyorlar. Mezarlıkları da aynı. Bu farklı kökenli ama homojen toplumun Millilikten söz ederken birbirinden farklı şeyler söyleyebilmesi mümkün mü?

Yeni bir oğlum doğdu. Baba Düzce’li, Anne Kazakistan Çimkent’li. Yardımcı halamız Bingöl’lü. Bakıyorum herkes bebeği aynı şekilde tuzlu suyla yıkıyor, aynı şekilde kırklıyor. Hani fark.. Söylenen ninniler de aynı. En azından anlamları aynı..

Millilik, böyle bir şey işte. Papyon takmak, dekolte giymek değil. Tabii bir şey daha maalesef Millileşmiş. Tüm İslam Dünyasında. “Şeyh uçmaz, mürit uçurur.” Bu söz ile suç hep cahil müride çıkıyor. Ben şunu sormak istiyorum. “Kendisi uçurulan, mehdi ilan edilen bu şeyhler hiç mi haberdar değiller uçurulduklarından..” Milli şeyhler, dervişler yok mu peki? Elbette var. İstiklal Harplerimizde Komutanlık yapmış şeyhler var, hoca efendiler var.

Millilik, şuna göre buna göre değildir. Öyle olursa toplum paramparça olur. Millilik tıpkı yasa gibidir. Peki, kim yapar kontrolünü? Halk yapar. Muhafazası ancak yaşatmak ve otokontrolle olur. Bayramlarda büyüklerin elini öpüyoruz. Dinimizde var mı böyle bir uygulama? Hayır! Ama edebimizde var. Hele Kürtler’de o kadar güzel uygulanır ki bu adet. Küçük büyüğün elini öpmek için eğilince, büyükte eğilip küçüğün başını öper. Muhteşem bir şey. Mesela Kazaklar’da el öpme âdeti yok. Bunu söylediğimizde Kazak Ata’mız ne dedi biliyor musunuz? “Siz büyüklerin elini öpüyorsunuz. Güzel ama ana babası ile yaşayan oğul yok, dahası Onları huzurevine gönderiyorsunuz.”

Hâsılı, değerlere bağlı kalınırsa birçok şeyi kontrol ediyor. Buna vicdan dâhil. Düşünün, idrakinde olsak bölücülüğe prim verir miyiz? Bölücülüğü sadece Kürtçüler olarak algılamayın. Tarikat ve cemaat algılarının böldüğü az mı insan var Anadolu’da. Aynı şekilde mezhepçiliğin böldüğü.. Şimdi asıl bölünme PARALEL KAVGASI sonucu yaşanıyor. Enteresandır, her iki tarafın namaz kılan mensupları için düşman, karşısında onlara hep birlikte küfreden ve buğz edenler değil, birbirleri. Yani aynı safta durdukları insanlar.

Aklın kiraya verildiği bir zeminde ne İmandan ne de Millilikten söz edilebilir. İnsanlar ve topluluklar önce İslam, İman ve edep aynasına bakmalılar. Ama ayna Allah CC’ın emri, Gülümüz SAV’ün tatbikatı, ecdadımızın yolu ve mücadelesi olmalı. Yoksa kör dövüşünden kurtulmak mümkün değil ki..

Gülümüz SAV’ü rehber edinip, ecdadın mirasını benimseyip, asrın Sultan Alpaslan’ı, Selahaddin’i, Fatih’i, Abdulhamid’i, İmam Şamil’i, Ömer Muhtar’ı, Sütçü İmam’ı, Nene Hatun’u, Şerife Bacı’sı, Necip Fazıl’ı, Cengiz Aytmatov’u, Muhtar Şahanov’u, Mehmet Akif’i, Gaspıralı İsmail’i, Şeyh Edebali’si, Hacı Bektaş’ı, Hoca Ahmed Yesevi’si olabilenlere ne mutlu. Ne mutlu Medine’yi tek başına savunan Fahrettin Paşa’ya..

Ne mutlu Milliliğin; Allah Resulü (SAV)’in, O’nu görmeden çok sevenler için söylediği, “Özlediğim kardeşlerim” iltifatına nail olmak olduğunun idrakinde olanlara.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...