Çarşamba, 02 Mart 2016 18:19

ORTADOĞUNUN YENİ SYKES-PİCOTU BOP

Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılda çöküş süreciyle beraber özellikle İngiltere ve Fransa Ortadoğu’yu hakimiyetleri altına almışlardır. İngiliz ve Fransız emperyalizmi bölgenin kaderi üzerinde belirleyici rol oynamış, çıkarlarına uygun olarak coğrafyayı şekillendirmişlerdir. Bölgede yaşayan Hristiyan Araplar vasıtası ile Arap milliyetçiliğini, Mezhepsel olarak da Vahhabi’liği kullanarak İslam coğrafyasında Osmanlı devletinin hakimiyetine son verilmiştir.

 Ortadoğu coğrafyası soğuk savaş döneminde ise, Amerikan-Sovyet rekabetine sahne olmuş, soğuk savaş bitmesiyle de tamamen ABD hakimiyeti, nüfuzu altında girmiştir. ABD yenidünya düzeni ile dünyayı, Ortadoğu Coğrafyasını BOP Büyük Ortadoğu projesi ile yeniden şekillendirme mücadelesine girmiştir. BOP süreci aslında 2. Körfez savaşı ile başlamış ve halen devam eden bir süreçtir.

 ABD Ortadoğu coğrafyasında yani FAS dan AFGANİSTANA kadar olan bölgede, 100 yıl önce nasıl bu coğrafya etnik milliyetçilik ve mezhepsel olarak ayrıştırıldıysa, şimdide aynı taktiği uygulayarak sonuç alınmaya çalışmaktadır.[1]

 Doğu Sorunu olarak adlandırılan Ortadoğu-Anadolu coğrafyasında dönemin sömürgeci, süper devletleri tarafından paylaşım antlaşmaları; İngiltere-Fransa ve Rusya arasında 18 Mart 1915'te imzalanan İSTANBUL Antlaşmasıyla başlamıştır.

 “Ayrıca İngiltere-Fransa-Rusya arasında 16 Mayıs 1916 tarihinde ise imzalanan Sykes-Picot antlaşmasıyla İmparatorluğun, Ortadoğu-Anadolu coğrafyası da İngiltere-Fransa ve Rusya arasında paylaşılmıştır.

 Bu antlaşmanın maddeleri şöyledir:

1- Karadeniz kıyılarından bu günkü Irak sınırına kadar olan Doğu Anadolu bölgesi, Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis, Muş, Siirt ve Güney Doğu Anadolu'nun bir bölümü Ruslara.

2- Doğu Akdeniz Bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ve Suriye Fransa'ya.

3- Filistin'in Akdeniz kıyılarından Basra denizine kadar olan bölge, Bağdat ve Güney Mezopotamya İngiltere'ye.

4- İngiltere-Fransa'ya arasında paylaşılan toprakların, üzerinde İngiltere'nin- Fransa'nın denetiminde kurulan bir veya daha fazla Arap Devletine devredilmesine.

5- İskenderun Serbest Liman olmasına.

6- Filistin’in uluslararası bir yönetim tarafından idare edilmesine.

 Ayrıca İngiltere ve Fransa 15 Eylül 1919'da SURİYE Antlaşmasıyla;

İngilizler Sykes-Picot ile Fransa'ya verilmiş olan Kilis, Antep, Urfa ve Maraş'ın yanı sıra Adana, Mersin, Kozan (Sis) ve (Osmaniye) sancaklarını ihtiva eden Kilikya ve Suriye’yi de Fransa ya devretmiş, karşılığında ise Musul'u almıştır.”[2]

 Dolayısıyla Osmanlı coğrafyası olan Ortadoğu'nun kaderini etkileyen süreç İstanbul antlaşmasıyla başlamış, Sykes-Picot ve Suriye Antlaşmasıyla, şekillenmiş. Ancak 1920 Nisan ayında San Remo Konferansında İngiltere-Fransa ve ABD antlaşmalarıyla, Ortadoğu nihai şekline yani bu gün ki haline almıştır. Bu Konferans da bölge Manda rejimlerine bağlanmıştır. Suriye-Lübnan Fransız, Irak-Ürdün-Filistin İngiliz Manda yönetimlerine devredildi. Mekke Emiri Şerif Hüseyin liderliğindeki Araplar syks-picot ve Balfour deklerasyonu ile peş peşe iki defa aldatılmışlardı. Araplar için BAGIMSIZLIK ise aşılması zor bir yol olmuştu.[3]

 Günümüzde Ortadoğu ise BOP Projesi ile ABD önderliğinde, yardımcı partnerleri (AB) Batı devletler tarafından işgal ve kuşatma altındadır. Büyük güçler, global aktörler ile alt kimlikteki yerel temsilcileri bölgeyi yeniden inşa edip, bölgenin siyasi haritasını çizerek amaçlarına ulaşmak için, Tarihte örneği görülmemiş her türlü insanlık dışı saldırılarla İslam coğrafyasını yok etme sürecinde girmişlerdir. İslam coğrafyası adeta HAÇLI saldırılarına maruz kalmaktadır.

 Sonuç olarak bu süreçte bölgedeki devletler ancak aralarında işbirliğine giderse bu saldırıların üstesinden gelebilecek güçtedirler. İslam Ülkeleri aralarında Siyasi, İktisadi, Askeri İşbirliği antlaşmalarıyla, sonucu etkileyebilecek güç olduklarının farkına varacaklar, bu işgali engelleyeceklerdir. Özellikle İslam İş birliği-Arap birliği-Körfez İş birliği Örgütlerini ilk önce işlevsel hale getirmeleri gerekir ve bu örgütlerin çatısı altında İslam ülkeleri bir araya gelerek bu işgale dur diyebilmelidir. 



[1]- Fahir Armaoğlu, 20.yy Siyasi Tarihi 1914-1995, (Timaş yayınları), İstanbul-2014,ss,118-191

[2]- Fahir Armaoğlu, 20.yy Siyasi Tarihi 1914-1995,

[3]-Fahir Armaoğlu, 20.yy Siyasi Tarihi 1914-1995, (Timaş yayınları), İstanbul-2014,ss,118-191

Son Düzenlenme Çarşamba, 09 Mart 2016 09:53
Çetin ZAMANTIOĞLU

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...