Salı, 29 Kasım 2016 17:56

Köpekler Havlıyor Diye Gökten Kemik Yağmıyor!..

“Avrupa Birliği Çıkmazları ve Türkiye”

AB maalesef Türkiye’ye karşı hiçbir zaman dürüst olmadı. Her zaman ikili bir tavır sergiledi. Ne kesin ve net şekilde üyeliğin olmayacağını söyledi, ne de bütün şartlar yerine getirilmiş olmasına rağmen AB kapılarını araladı. 

Türkiye’den sonra başvuran ülkeler, ekonomik ve siyasi şartları Türkiye’den çok daha gerilerde olmasına rağmen sırf Hıristiyan oldukları için kolaylıkla üyeliğe kabul edilirken, Türkiye süreçlerle oyalandı ve AB kapısında bekletildi.

 Avrupa Birliği’ne girmemiz demek elbetteki AB’nin Türkiye’nin içişlerine müdahale edebileceği anlamına gelmez. Türkiye kimsenin arka bahçesi ya da stepnesi değildir ve olmayacaktır. Biliyoruz ki AB bir “HRİSTİYAN KULÜBÜ”dür. Avrupa Birliği ve üye ülkeleri, halkı %99 Müslüman olan Türkiye’yi hiçbir zaman kabullenmemiş ve kabullenmeyecektir. 

Son günlerde Avusturya’nın yapmış olduğu çıkışlar da AB üyesi ülkelerin Türkiye tavırlarını ayan beyan ortaya koymaktadır. Silah ambargosu kararı alınması ve arkasından cumhurbaşkanı adayı Nobert Hoferan’ın yapmış olduğu açıklamalar da Türkiye’nin AB üyeliği olması halinde Avusturya üyeliğini referanduma götüreceği konusunda seçim vaatlerini sıralıyor. 

53 yıldır Türkiye’yi kapıda bekletenler nasıl oluyor da “idam cezası” gelirse AB müzakerelerinin duracağını açıklamaları da ayrıca manidardır. 

Artık kararlı bir şekilde bir tavır alınmasının zamanı çoktan gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın son açıklamaları bu yönüyle son derece isabetlidir. Referandum artık bir zaruret haline gelmiştir.

“Küresel güçlerin piyonları”

Yarkadaş denilen gazeteci, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın Lahey’de uluslararası mahkemede yargılanacağını kına yakarak ifade etmesinin altında, CHP’nin, HDP’nin, Türkiye’deki birçok “onun bunun çocukları”nın lobileri Avrupa ve ABD’den talimat almışcasına halk üzerinden ihanet medyası grubu ile önemli çalışmalar içerisinde olduğu ayan beyan köşelerine taşıdıklarını görmekteyiz. 

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Roboski olaylarından sorumlu tutan paralel çete ve gizli servisler amaçlarına ulaşmak için birçok eylem yaptılar. Hatta bu eylemlerin başında doğu ve güneydoğuyu kışkırtarak ayrışmaya götüren TSK’nın içerisindeki Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın satılık yapılanmadan oluştuğunu bugün daha iyi görüyoruz. Olayları yapan ve tezgahlayan şerefsizlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı binbir kumpasla  harcayamadıklarını, arkasından 17-25 Aralık olaylarıyla büyük eylem ve iç savaş hazırlıkları yaptıklarını görmekteyiz. Yarkadaş’ın söylemlerine karşılık olarak, biz de kendisinin “kına yaktığını” gördüğümüzü ancak bu milletin bunları yemiyeceğini de unutmaması gerektiğini söylüyoruz… 

MİT TIR’ları davasında Can Dündar denilen PİCture-ler ve uşağı olduğu batı toplumu MİT TIR’larının silah yüklü olduğunu uluslararası savaş suçu işlendiğini yazarak, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Cumhurbaşkanını, Başbakanını ve Genelkurmay Başkanını LAHEY’de yargılanmasını istediklerini açık seçik görmekteyiz. 

Demezler mi ki, “ULEN Can Dündar, ulen onun bunun çocukları; İran’ın işleri Suriye’de olur silah verir, Fransızların işleri olur silah verir, ABD’nin çıkarları olur cehenneme çevirir, İngilizlerin entrika ve oyunları olur bölgeyi bölünmeye götürür, soydaşlarımız olan düne kadar milletimiz olan tarihi bağlarıyla akraba olan Suriye’ye silah göndermem neyine batıyor!..”

Siz ki Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı köşelerinizde tehdit etmekle bir yere varamayacağınızı bilmeniz gerekir. Sayın Erdoğan’ı tehdit etmekle bu milletin daha çok Erdoğan’cı olacağını, kendi insanının mazlum liderini şerefsizlere bırakmayacağını iyi bilmeniz gerekir. Cumhuriyetçilerin ve ulusalcıların son zamanlarda paniklemesinin altında Kemalizm değerlerinin olmadığını, Kemalizmi bir kılıf olarak kullandıklarını, asıl amaçlarının batıya uşaklık olduğunu, gün geçtikçe kamuoyu tarafından daha net görülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bölücü ayrıştırıcı diye sık sık köşelerine taşıyan kimi “DENSİZ” yazarların da kime hizmet ettiğini daha net görüyoruz.

Bu densiz yazarların bu hükümeti DAEŞ’ci ilan etmesi bölücü terör örgütlerine yandaş göstermesi birçok karanlık odaklara çekmesinin altında asıl amaçlarının küresel sermayenin birer figüranları olduklarını biliyoruz. Onur ve şereften yoksun olan bu ülkenin değerleri ve genleriyle oynamaya çalışan siyasetçisinden yazarına, STK’cısından lobicisine kadar topunuzu biliyoruz…

Bu ülkede, “köpekler havlıyor diye gökten kemik yağacağını” zannetmeyin. Bu halk 15 Temmuz’da karanlık odakları gömdüğü gibi bundan sonra da kim karşısına çıkarsa çıksın hepinizi gömecek kabiliyete ve kudrete sahiptir.

Aziz ülkemin insanlarına selâm olsun, dua ile kalın…

Son Düzenlenme Çarşamba, 30 Kasım 2016 08:54
Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...