Pazar, 18 Aralık 2016 22:33

Teröre, İhanete ve Düşmanlara Karşı Diriliş Zamanı

Aslında bugün Perşembe günü Ankara'dan İHH'nın "Halep'e Yol Açın" konvoyuyla hareket ettiğimiz ve Cumartesi günü Reyhanlı/Cilvegözü Sınır Kapısı'nda on binlerin katıldığı müthiş bir miting ve onlarca kilometre insan selinin Suriye sınırına doğru akmasıyla neticelenen, bu vesile ile Halep'te süregelen Şii İran'ın yaptığı katliam ve soykırıma dikkat çekerek, orada sıkışmış kalmış Hamaney  Şia milislerinin tecavüz, işkence ve katliamlarına maruz kalan müslüman yüz bin kadın, kız, çocuk ve ihtiyarın kurtarılmasını sağlamak maksadıyla devletimizin ve STK'larımızın gayretlerini, müslüman Türk milletinin asalet ve cesaretini yazacaktım. Ama olmadı..

Kayseri'de meydana gelen terör saldırısı ile 14 Mehmetçiğimizin şehit ve onlarcasının yaralanma   haberi daha biz sınır bölgesinde miting alanında iken geldi. Şehitlerimize Allah rahmet eylesin, yaralılarımıza Allah sabırlar versin. Aileleri başta olmak üzere Milletimizin başı sağolsun.

Dün İstanbul, bugün Kayseri, yarın belki başka bir şehrimiz. Taşeron terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen bu kanlı eylemlerin arkasında özellikle Amerika'nın olduğu artık bir sır değil.

Ortadoğu'yu daha iyi sömürmek için  yeniden şekillendirmek isteyen egemen güçler, bu projelerini gerçekleştirmede önlerindeki en büyük engel olarak Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan'ı görmektedirler.

3 Mart teskeresi ile ilk şoku yaşayan Amerika, o günden sonra Türkiye’ye karşı bir müttefikten ziyade alanen bir düşman gibi davranmaya başladı. Bölgede ve İslam ülkeleri üzerinde yapılan tüm planlarda Türkiye'yi hep dışladı, dışlamaya çalıştı.

Irak'ta askerimizin başına çuval geçiren ABD; Libya, Mısır, Irak ve Suriye konularında bizi ya dışladı ya da problemin içine sokarak kendisi geri çekilerek Türkiye'yi batağın içine çekmeye çalıştı.

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman, Washington’daki bir toplantıda alenen;

"Türkiye’de iç savaş çıkacak." dedi.

"Türkiye’de iç savaş çıkacak" derken  bunu diplomatik dilde "Türkiye’de iç savaş çıkartacağız" diye okumak lazım.

Şunu kabul etmek gerekir ki; ABD’nin CIA’sı dünyanın en büyük terör örgütüdür.

Hemen hemen tüm dünya ülkeleri bu terör örgütünün suikastlarını, bombalı eylemlerini, katliamlarını çok gördü. Dünyada sayısız insan bu terör örgütünün eylemleri sonucunda öldü. Bu terör örgütü dünyada pek çok hükümet devirdi, birçok devlet başkanını öldürdü. Hatta kendi devlet başkanları John F. Kennedy’yi bile suikastla öldüren yine bu terör örgütüdür.

Bu örgüt dünya ülkelerinin pek çoğunda iç savaşlar çıkartarak o ülkeleri kan gölüne döndürmüştür.

Gezi olayları, 17-25 Aralık Darbe girişimi, Mit Başkanı'na Darbe operasyonu ve en son 15 Temmuz Darbe girişiminin ardında hep ABD ve CIA var.

Burada amaç; Türkiye'de bir iç savaş çıkartarak, Türkiye'yi ve Erdoğan'ı bölgede devre dışı bırakmaktır.

Bu planları uygularken PKK, PYD, FETÖ, DEAŞ terör örgütlerini taşeron olarak, maşa olarak kullanmaktadır. Onlar için terör örgütlerinin yapısı, görüşü, etnitesi önemli değildir. Önemli olan kendi amaçlarına kayıtsız şartsız hizmet etmesi ve kendilerine ram olmalarıdır.

Bir çok defa ifade ettim; iki yüzlülükte ABD'nin eline kimse su dökemez diye. PYD/PKK'nın koruyuculuğuna soyunan ve her türlü silah yardımı yapan ABD, Kayseri'de yapılan ve çok sayıda askerimizin şehit olduğu kalleş saldırıyı "Kayseri'deki terör saldırısını kınıyoruz. Böyle alçak eylemlerin hiçbir gerekçesi olamaz" sözleriyle güya kınadılar.

Bir çok uzmanın ortak görüşü, dağda başarılı olamayan terör örgütü PKK şehirlerde eylem yapmaya başladı. Bu kırılma anını doğru atlatabilirsek, kendi içimizdeki farklılıkları birleştirebilirsek, Türkiye'nin önü açıktır.

Kayseri'de düzenlenen terör saldırısının ardından sosyal medyada yapılan provokasyonlarla, farklı mezhep ve etnik gruplar üzerinden Türkiye'yi iç savaşa doğru sürüklemeye çalışan bir görüntü yaratılmaya çalışılmıştır. 15 Temmuz sonrası Türkiye'de iç savaşa sürükleyecek suikastlar ve bu tür saldırıların olabileceğine dikkat çekilmişti. Bir de ekonomik anlamda yapılacak saldırılara. Şu an hepsini birden yaşıyoruz.

15 Temmuz'da başarısız olan Batı dünyası ve Amerika bu tarihten sonra Türkiye’ye karşı terör örgütlerine daha açık bir şekilde arka çıkmakta ve sahiplenmektedirler.

Nitekim; Fransa'dan talep edilen 28 PKK'lı ve  Belçika'dan talep edilen 26'lı PKK'lıdan hiçbiri  Türkiye'ye iade edilmedi. Hollanda ve İtalya'dan iadesi talep edilen 11'er PKK'lının iade talepleri de kabul edilmedi. Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, İngiltere ve İsveç de Türkiye'nin iadesini istediği hiçbir PKK'lıyı vermedi. AB üyesi ülkeler PKK'lıların iadesine ilişkin 217 iade talebinden sadece 6'sını kabul etti. Almanya son olarak 2007 yılında PKK'lı olduğu iddiasıyla iadesi talep edilen 2 ismi iade ederken 2008 yılından bugüne kadar hiçbir PKK'lı iade etmedi. Romanya 3 ve Hollanda 1 PKK'lıyı Türkiye'ye iade etti.

15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/ PDY) üyesi oldukları tespit edilen kişilerle ilgili ise AB ülkelerine 14 iade talebinde bulunuldu. Yunanistan 5 FETÖCÜ'nün iadesine ilişkin talebi redederken, 3 FETÖCÜ'nün iadesi yönünde karar verdi. (Sonuç muallak) Romanya 2 FETÖCÜ'nün iadesi yönünde karar verirken, Almanya, Bulgaristan ve Polonya FETÖCÜ'lerin iadesi konusunda olumlu cevap vermedi.

ABD ise FETÖ lideri Fethullah Gülen başta olmak üzere yüzlerce Fetöcü'ye yataklık yapmakta, kendilerine sunulan klasörlerce belgeye rağmen üç maymunu oynamaktadır.

Bütün bu gelişmelerden sonra Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın "seferberlik" çağrısını daha iyi anlıyoruz. Türkiye bölgemizde ve tüm dünyada müslümanların ve mazlumların umudu, kendi içinde ise "yalnızlık" yaşamaktadır.

Türkiye'nin kendi içinde her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Bu birlik ve beraberlik ile lideri Tayyip Erdoğan'ın arkasında durarak yeni bir "Diriliş"e ihtiyacı vardır, vesselâm..

Son Düzenlenme Pazartesi, 19 Aralık 2016 12:23
Hakverdi ALTUĞ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...