Cumartesi, 11 Şubat 2017 09:23

El-Bab'da Rus Uçağı Saldırısı ve Türkiye'nin Acil Hava Savunma İhtiyacı

Bilgisayar başında çalışıyorum, ekrana acil haber simgesi geldi, haberin içeriğine baktım. “Rus uçağı El Bab’da yanlışlıkla Türk karargâhını bombaladı 3 şehit 11 yaralı…” Bu haber üzerine canım sıkıldı. Geçen günlerde de böyle bir olay olmuştu. Rus uçağı düşürüldükten sonra Türk yardım konvoyları Ruslar tarafından kasten bombalanmıştı. Yanlışlıkla(Türk askeri birliklerine) veya doğrudan Türkiye ve müttefiki ÖSO’na (Özgür Suriye Ordusu) saldırılmıştı. Bütün bunlar oluyorken şunları söylemiştim. Eski topçu subayı olmam ve bu konudaki zafiyetimizi bilmem sebebiyle demiştim ki “Türkiye’nin tavanı deliktir, şehirlerimizin ve askeri birliklerimizin yeterli hava savunması yoktur.” Sn. Cumhurbaşkanımızın iş yapmaktaki iradesini ve becerisini bildiğim için en geç 2-3 yıl içinde Türkiye’nin hava savunma ihtiyacı ve balistik vuruş yeteneği çağdaş standartların üstüne çıkartılabilir. Bunun yapılabileceğini nereden biliyorum? Metro istasyonlarındaki kapasitenin artışı, Avrupa’nın birçok ünlü metrolarından daha modern ağların kurulması ve bunların yapımındaki sürattir.

Bu gün Suriye’de çarpışan birliklerimizin orta irtifada keskin bir hava savunma yeteneği olmuş olsaydı, o Rus uçağı Türk birliklerinin üstünden geçmeye cesaret bile edemezdi. Hele hele koordinasyonsuz geçişler, bilgi vermeden yapılan uçuşlar mümkün değildi. Şunu demek istiyorum: Artık olan oldu, bu hadiseden ders çıkartarak ne yapmak gerekir o sualin cevabını aramak lazımdır. Eğer olanları sineye çekmeye devam edersek 2008’de E-muhtıra Kahramanı (!) Yaşar Büyükanıt Paşa zamanındaki gibi İsrail uçakları Türk semalarını deler geçer, paşanın haberi bile olmaz, Türkiye semaları yolgeçen hanına döner. Paşa dış düşmanla uğraşacağına içeride milletin saç sakalıyla uğraşır.

Benim teklifim şudur: Türkiye 2-3 yıl içinde orta ve yüksek irtifa 4 yıl içinde uzaydaki uyduları vuracak hava savunma yeteneğine kavuşmalıdır. 2 yıl içinde 2500 Km en geç 3 yıl içinde 10 000 Km ve üstü balistik füze kapasitesine ulaşmalıdır. Bunları yaparken nükleer bilimlerde yeni fakülte ve araştırma merkezleri kurmalı bu konudaki savunma yeteneği acilen geliştirilmelidir. Kuran’da geçen bir ayet bizim için yol göstericidir. “Ey ateş İbrahim için serin ve ferah ol”. Demek ki nükleer ateş söndürülebilir, soğutulabilir, tehdit olmaktan çıkarılabilir.

Kimi sözde bilim adamlarının iş yapmakta ayak diretmesi, işi yokuşa sürmesi, bahane uydurması kesinlikle dinlenmemelidir. Milletimizin topyekûn tehdit altında olduğu şuuru ile hareket edilmeli işlerin hızla yapılması için zamanla yarışan emirler verilmelidir. Nasıl ki AKP iktidarı döneminde 10 yıllar boyu sürmesi beklenen yeraltı metro inşaatları 1-2 yıl gibi şaşılacak süratle bitiriliyorsa burada da aynı yöntem uygulanmalıdır.

İsrail’in onca teknik üstünlüğüne rağmen Gazzeli mücahitlerin gaz tenekesinden, yağ bidonundan yaptıkları füzeler 70-80 Km gidiyor ve hedefini vuruyorsa, biz füze yapamayız, yapsak bile kısa sürede yapamayız, o menzillere ulaşamayız diyen; her kimse, o bilim adamı veya akademisyenlerin rütbeleri sökülmelidir.

Bizce iş basittir. 50 cm boyunda 20-30 Kg ağırlığında 25 Km gidecek bir füze yapılır. Bunun denemeleri yapıldıktan sonra ağırlık-büyüklük ve menzil 10 katına çıkartılır. Füze 250 Km menzile ulaşmış olur. Bu miktarlar onar kat artırılarak tekrar edilir. Füze ne kadar küçük olursa olsun içindeki elektronik sistemler hemen hemen kıtalararası füzeler kadardır. Burada büyüyen nedir, füzeyi hareket ettiren sevk yakıtı ve silah başlığıdır. Füzenin boyutu büyüdükçe menzili de uzatılmış olmaktadır. Menzili etkileyen diğer bir faktör de nedir? Sevk yakıtı niteliği üzerinde yapılacak araştırmalar ve yeni yakıt türlerinin bulunması, elektromanyetik iticilerin kullanılmasıdır. Ayrıca geliştirilmiş cephane, patlama kapasitesini artıran nano patlayıcı teknolojileri tahrip başlığının yükünü azaltacak, tahrip yeteneğini çoğaltacaktır. Bunlar yapıldığı taktirde ABD ve Rusya’dan daha nitelikli caydırıcı güç elde edilecektir. Böylece NATO’ya ihtiyaç kalmayacak, Amerikan hayranlığı bitecek, CİA ajanlarının sızmaları önlenebilecek, darbe kışkırtıcılığı son bulacaktır.

Sn. Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü bağımsızlık mücadelesi tek boyutlu değildir. Bu boyutlardan biri askeri teknolojik yetenek ve savunmada kendi kendine yeterliliktir. Silah demek savunmada sürpriz demektir. Başkasının silahı ile sürpriz ve baskın yapamazsınız. Bu tıpkı el şeyi ile gerdeğe girmeye benzer. Ya gücünüz olacak korkacaklar, ya da yapılanları sineye çekeceksiniz.

Bütün dünya biliyor ki Türk askeri savaşan askerdir, yetenekli askerdir. Suriye’de ve başka coğrafyalarda karşımıza çıkartılacak belaları defetmek için askerimize vurucu, caydırıcı teknolojik yetenek kazandırmaya bunu da zamanla yarışarak yapmaya mecburuz. Bağımsızlığın en büyük test alanı milli savunmadır. 

Suat GÜN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...