Pazar, 26 Ağustos 2018 11:00

Malazgirt’in Mirası: Haçlı Batı’ya Karşı Asya Diriltilmeli

Hamaset olsun diye bu başlığı atmadım.. Bilin ki ihtiyaçtan attım.

         Malazgirt’in anlamı açık.. Kapalı Asya Bozkırlarından denizlere açık topraklara ulaşmak.

Bölgedeki tüm büyük devlet, Millet ve imparatorluklar tarihin en eski devirlerinden bu yana bunu yapmadılar mı? Bu gün Suriye neden hedef? Akdeniz’e komşu çünkü. Yani aynı anda Avrupa, Asya ve Afrika’ya komşu. Bu nedenle emperyalist Batı orada, İran orada, Rusya orada… ABD kurmak istediği Siyonist Kürdistan Akdeniz’e çıkabilsin istedi. Ama oyun Menbiç’te bozuldu.

         Asya yeniden dirilmeli. Asya’da iç çatışmalar bitirilmeli.

         Asya deyince akla, Çinliler, Türkler, Japonlar ve Ruslar geliyor. İran’ı saymadım. Farisi+Şii Faşizmi yıkılırsa oradaki kandaşlarımız zaten kendine gelecek. Dikkat edin, İran yıkılırsa demedim. Okuduğunu anlayamayan cühela için açıklama yazma gereği duydum. Bağışlayın.

         Malazgirt’te büyük bir kutlama yapılacak. Koordinatör Okçular Vakfı. Başkanı her konuşmasında 1000 yıllık tarihimizden bahsediyor. Biri uyarsın bu adamı. O ok 15 bin yıllık… O ok Altaylar’dan atıldı. Yesi’de Hoca Ahmed Yesevi Ocağı’nda ve Orta Asya’da İslam ile terbiye oldu. Sonra Avrupa’ya, Asya’ya, Afrika’ya, Viyana’ya, Yemen’e, Hicaz’a, taaa Fizan’a, Lehistan’a, Kazan’a, Adriyatik’e adalet götürdü.

         Anadolu’da “Tek Millet, Tek Devlet, Tek Vatan, Tek Bayrak” diyeceğiz. Bu çok önemli. Ancak; bu coğrafyanın ve tarihimizin dayatmalarını anlayamayan, İttihad-ı İslam’ın nasıl gerçekleşeceğini idrak edemeyen entel ve dantellerin ve emperyalizmin oyuncağı olmuş kesimleri kazanacağız diye Dinimizin emrettiği, Medeniyet Tarihimizin birlediği, Medeniyet Coğrafyamızı yok saymanın anlamını muhataplarına soruyorum. Bu söylemin tek başına geçmişin “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.” Söyleminden farkı ne?

         Bir daha söylüyorum Yasin Aktay’ın vaktiyle eksik söylediği tespiti.. “Türk diye bir ırk yok..” Çok doğru.. Ancak, Türk diye bir Millet var.

Bir Millet düşünün; “Aman dileyene el kalkmaz.” diyen. Adaletine sığınan herkes Türk olmuş zamanla. Vaktiyle yönettiğimiz büyük coğrafyada yaşayan herkes ki düşünün Yakutistan’dan, Fas’a kadar, Moskova’dan Habeşistan’a kadar, Pekin’den Viyana’ya kadar, Altay’dan Hindistan’a kadar… Tüm bu bölgelerde yaşayıp Türk olduklarını söyleyen, %90’ı Müslüman ve tamamına yakını aynı kültürü yaşayan insan toplulukları var.

Nerede Osman Gazi’nin Rum Komutanları Gazi Mihallerin evlatları. Nerede devşirme Yeniçerilerin çocukları? Anadolu’ya göçen Müslüman Halklar Çerkezler, Abazalar, Gürcüler, Arnavutlar, Boşnaklar… Araplar… Niye bunlar bölmeye çalışmıyor ve aidiyetini her fırsatta ifade ediyor? Kürtler de aslında Türk Milli Kültürünün bir parçası. Emperyalizm kahpece bölmeye çalışıyor diye 15 bin yıllık söylemimizi Kızıl Elma ki, İslam ile İ’lay-ı Kelimetullah’a dönüştü neden elimizle bozuyoruz? Yarın bu eksik söylemlerimiz çok ciddi algı bozukluklarına dönüşebilir..

         Anadolu’ya Dedem Muhammed Alparslan, çiftbaşlı kartallı, gökbayrak ile geldi. Ordunun en az %80’i Müslüman Türkler’den kalanlar Müslüman diğer Halklardan ve az bir kısmı da Hıristiyan Türkler’den oluşuyordu. Kimse %80 Müslüman Türkü, kalan %20 mensubiyete boğdurmasın… Adalet hissi neyi gerektiriyorsa öyle davranalım. Çanakkale başta olmak üzere istiklal Harbi içinde benzer şeyler söyleniyor. Fitneye sebep olmama adına, bu ülkenin aidiyet olarak da asli unsuruna ait olduğumu hissettiğim için tevazuu ile davranacağım. Aynı aidiyeti tüm vatandaşlardan ve çevre coğrafyanın tamamından aslında Devlet-i Aliye Vatandaşların tamamının evladlarından bekliyorum. Beklemeliyiz. İngiliz Gevuru’nun zorla yaptığı şeyleri eleştirmekten ödü kopanların basit eleştirilerini gündeme almak da ayrı bir zaman kaybı. Ben mazinin alın terini, İman ve Can gardaşlığını, şehidliklerimi geri istiyorum. Kendim için değil, hepimiz için. Medeniyetimizin tüm evladları için istiyorum. Bölücü herkes bilsin ki, Müslüman Türk Milleti ile kendi unsuriyetlerini korudular.

         Malazgirt Günü için Bizans ve Haçlılar “Kıyametin birinci günü” diyor. Çok doğru. Çünkü Malazgirt’te ok bir daha ve daha gür atıldı. Malazgirt, İstanbul’un fethinin önünü açtı. İstanbul’un fethi de yeni fetihlerin önünü açmalıydı.. Açamadığı günden beri bilin ki İslam Dünyası durdu, geriledi ve düştü.

         Malazgirt’ten sonra İslam ve Türk Milleti Batı tarafından birlendi. Yani Müslüman=Türk… Evet, tarihi gerçek.. Türk=Mücahid. Yani Türk=Gazi Müslüman.

         O günden bu yana hedefiz. BUNU MÜSLÜMAN ARAP, FARİSİ, AFRİKALI SÖYLEYİNCE ALKIŞLAYANLARIN BİR TÜRK SÖYLEYİNCE IRKÇILIKLA SUÇLAYIP DIŞLAMASINI ANLAYABİLEN VAR MI?

         Muhammed Alparslan’ı ve Malazgirt Ovası’ında yazılan destanı kim anladı?.

Muhammed Fatih Han anladı. İstanbul’u feth etti. Yavuz Selim anladı, Asya’yı birleştirdi. Abdulhamid Han anladı. Hilafeti etkinleştirmeye çalıştı ve dedesi Ertuğrul Gazi’nin adını koyduğu fırkateyni taaa Japonya’ya gönderdi.

         Başkurdistan Ufa’da doğmuş, Abdurreşid İbrahim anladı. Tokyo’da Müslüman bir cemaat oluşturup, Tokyo’daki Türk Camii’ni inşa edip, ilk imamlığını yapıp Japon Hükümeti’ne İslam’ı din olarak kabul ettirdi.

Kırım, Bahçesaray’lı Gaspıralı İsmail anladı. “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” dedi. Dikkat edin ırkta birlik yok. Söylemleri asrın İslami ve sosyal gerekliliklerinin gereğiydi. Anlamayanlara buyurun İngilizce.. Gaspıralı İsmail Bey’in gazetesinin Arapça nüshaları Filipinler’de Moro Müslümanları’nda halen var. Bilmeyenlere.. Tıpkı Arakan’daki bilmediğimiz Türk Şehidlikleri gibi..

         Malkolm X anladı Alparslan Ata’yı.. Ve dedi ki; “Bu gün düşmanımız ABD, Fransa, İngiltere değil.. Düşmanımız Haçlı Batı Emperyalizmi’dir.”

Evet, Muhammed Alparslan Ata, anlayan ve idrak eden her Müslüman’a bir miras bıraktı. Ne o miras peki? O miras Dava ve Kavga…

Birilerine yalakalık yaparak büyük millet olunmaz, asla ikbal beklenemez. Bu toprakta ya büyük Millet ve Devlet olacağız ya da yok olacağız. Siz bu coğrafyada büyük devlet olmadan yaşayan bir millet gördünüz mü?

Şimdi Türkiye devletini kabulde zorlanan birileri bilsinler ki Müslüman Türk Milleti’nin Hindistan’dan, Viyana’ya kurdukları büyük İslam Medeniyet Devletleri ile isimlerini korudular. Bunu iyi bilip geleceklerine de öyle yön versinler. Bu gün bölgede zulüm gören herkesin anayurdu Türkiye değil mi? Buyrun Afganistan’daki Rus Zulmünden, Bulgaristan’daki baskılardan, Halepçe Katliamı’ndan, Suriye’deki iç savaşa kadar. Anayurt Türkiye değil mi? Bu toprağa sığınılmıyor mu? Bu toprağın asli unsuru hisseden insanlar onları kabul etmiyor mu?

Evet.. Türk, Mazlumlar için yaşadığı yurtları, ana rahmi misali Anayurda dönüştüren Müslümanların adıdır. Ait hissetmek için bir ırk ve soya ait olmak gerekmiyor. Malazgirt’te nasıl o büyük İslam Ordusu’na ve Komutanının emrine katılındı ise bu günde hiç tereddüt etmeden aynısı yapılmalıdır. O muhteşem Ordu ve Milli köklerini yok sayarak sonuca gitmeye çalışmak cehalettir, gelecek açısından sakattır.

 Milletimizin ve Ümmet-i Muhammed’in menfaatleri Anadolu’daki huzurdan ibaret değildir. Malkolm X’in ABD’indeki dünyasından, Abdurreşid İbrahim’in Japonya’daki mirasına kadar hesap yapmamız gerekmektedir. Planlarımızı, İngiliz Kraliçesi ve ihanetine karşı onlar 100 yıllık planlar yapıyorsa biz 200 yıllık planlar yapmalıyız. Günü kurtarmak için üretilen politika ve duruşlar bir süre sonra israfa hatta iç tehdide dönüşebiliyor. Çözüm Süreci’nin açılımdan saçılıma ve Allah korusun dağılmaya dönüşmesi gibi..

“Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hâkimiyetle süsleyici; üç asrını “kaba softa ve ham yobaz” elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah’ın Kuran’ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören...”

  1. N. Fazıl Merhum’un ikaz ettiği düşüş ve ihanet “kaba softa ve ham yobaz”ile başlıyor. Sonrasında aranan çözümler hep emperyalizmin kıskacında üretiliyor. Yani ihanetle iç içe..

Japon Mucizesi, Japon ruhanileri ve din adamları ile başlatılıyor. Önce bu insanlar eğitime alınıyor. Batının teknolojik ilerlemesine karşı Güçlü ve Büyük Devletin nasıl bir gereklilik olduğunu bu din adamları kavrıyor. Akabinde tüm Japonya’yı geziyorlar. Zenginler en az beş yıl tüm kazandıklarını devlete veriyor. Memurların tamamı yarım maaşla çalışıyor. Hangi yıllar biliyor musunuz? 1830’lu yıllar..

Biz şimdi dolar krizi diyoruz. Çözüm ne? Japon Dirilişi. Biriktirmek ve üretmek için tasarruf gerek. Bakıyoruz ne devletimiz ne de zenginlerimizin tasarrufa niyetleri yok.. Bu şartlarda mucize beklemeyin. Yerel Yönetimler hala kaldırım söküp yapmaya, asfalt kaldırıp yeniden döşemeye devam ediyor. Hala büyük park projelerimiz var. Lütfen üretim, lütfen.. Lale Devri’nin kayıpları getirilen yenilikleri sırf israf ve ihtişam yüzünden boğdu.

Aziz Milletim..

Malazgirt, Avrupa ve yeni Dünyaya açılan kapıdır.

Malazgirt, ezeli düşmanlıkların ebedileşmesine ve kurumsallaşıp üzerimize çullanmasına sebep olan destandır. Bu destanı ve mirası sahiplenecek isek daima cenge hazır olmalıyız. Bu da kuru kahramanlıkla olsaydı Balkan Hezimeti, Balkan zaferi olurdu. İslam Ahlakı’nı ilk dönem âlimlerimiz gibi, İslam Bilim, Teknoloji, Fen ve Keşfine dönüştüremediğimiz sürece ezilmeye ve yok edilmeye devam edeceğiz.

Türkülerimizin temposu, nal sesinden tank, uçak ve gemi horultusuna dönüşmelidir.

Geçmişin en modern oklarını ve kılıçlarını kullanmış olmak ile övünmeyi ayıplamıyorum, ancak bunları sayıklayıp halkı uyutmayı ihanet olarak görüyorum. Tekâmül topyekûn olur, tüm alanlarda olur.

  

Malazgirt, hedef ve geleceğimizi yeniden belirlemiştir. Toprağı vatan yapan üzerindeki dirliğimizdir. Askeri gözü kara kahraman yapan imanıdır. Milleti bir arada tutan örfü, töresi ve inançlarıdır. Halkı güçlü yapan güçlü devletidir. Malazgirt’te tüm bu nasihatler saklıdır.

Ne mutlu, kefeni ile muharebe meydanına çıkan Muhammed Alparslan Atamız gibi kefeni ile hizmet eden Devlet ve Millet Büyüklerine..

Ne mutlu, 1000 yıl sonra aynı gaye ve aynı kavga ile dimdik yürüyenlere..

Ne mutlu 2071’i hedef ve aşama olarak görüp program, plan ve hedefler koyabilenlere..

Ne mutlu, emperyalizmin oyunlarını görüp bozan Aziz Milletime..

 

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...