Salı, 15 Haziran 2021 09:46

ABD ile 14 başlık altında müttefik ilişkileri

 

Kıymetli okurlarım yazıyı hazırladığım saatlerde malumunuz ABD ile Türkiye arasındaki ikili görüşmeler henüz yapılmamıştı, ancak bilindiği üzere Türkiye-ABD ilişkileri bir süredir epey gergin ve bir o kadar da agresif tutum içinde seyrediyor.

Yani kısacası müttefiklik bahane düşmanca tanım şahane…

Gelin biraz Türkiye-ABD ilişkilerini yakın zaman mercek altına alalım ve dilimi analiz edelim. Acaba dost muyuz gerçekten yoksa düşman mıyız? ABD denilince bazı yurttaşlarımız açısından dünya tarihinde bir Nirvana devlet algısı ile karşılaşıyoruz. Onur ve gurur yurttaşlığı eşliğinde bir hayranlık abidesi olarak pazarlandığını görmekteyiz. Bu durum NATO-Türkçü kafanın gizlenmesine yetmediği gibi Amerikan rüyası ve hayranlığıyla da devam edeceği anlamına geliyor…

Gelelim asıl sorunlarımıza… ABD, 14 başlık altında Türkiye ile masada uzlaşı ve sözüm ona tehdit dili üzerinden pazarlık yapmak istemektedir. Aynı zamanda bölge politikaları ile Türkiye’yi çevrelemek, yakın markaj ile takip etmektedir.

NATO-Türkiye ilişkilerinde öncelikli olarak ABD’nin doğrudan güvenli şemsiyeyi dayatmak için Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alma çalışmaları mevcuttur. Bu çalışmalar adına bütün yaptırım argümanlarını devreye sokmak için var olan tuzaklar, doğrudan uygulanacaktır.

Savunma sanayisinin doğrudan gelişimini engellemek için uluslararası akreditasyonu koz olarak elinde tutacaktır.

Mavi Vatan konusunda Türkiye’nin Akdeniz politikalarında yeni ittifaklar adı altında ayar mekanizmasını güçlendirmek için Türkiye karşıtı Akdeniz sahasında bire bir yakın filo devriyesini konuşlandıracaktır. Bunun için de Atlantik çıkar ittifakını bölgede sabit tutacaktır.

Türkiye’nin bekası açısında Kıbrıs’ın önemli savunma doktrini olduğunu bilen ABD, Kıbrıs kartını masaya yatıracak ve Kıbrıs için taviz kopararak kirli bir politika sürdürecektir.

Enerji yataklarını sabote etmek için Karadeniz ve Akdeniz’de Türkiye enerji hatlarına ambargo yapacak, yaptırımlar listesine sokmak için uluslararası terör koridoru bahanesini öne sürecektir. Türkiye enerji sahalarını doğrudan pasifize etmeye çalışacaktır.

Türkiye’nin Avrasya eksenine karşı bölgeyi bir daraltma operasyonu ile kuşatmaya zorlamayı deneyecektir. Ermenistan ve Gürcistan üzerinden yeni sahaları test edecektir.

Yunanistan üzerinden Dedeağaç bölgesi ile Türkiye-AB ilişkilerini sabote etmek için yakın zaman diliminde ciddi caydırıcı güç konumlandıracaktır ve aynı zaman diliminde Yunanistan’ı ve Bulgaristan’ı Türkiye düşmanı taraf olarak belirleyecektir.

Filistin politikalarını yakından takip eden ABD, Türkiye’nin bölgedeki kollarını zayıflatmak için Arap eksenli yeni savunma doktrini geliştirmek üzere Türkiye karşıtı bir Arap bağı sistemini devreye alacaktır.

S-400 savunma sistemine karşı bölgedeki bazı ülkelere askeri sevkiyatları hızlandırmak için daha derin ilişkiler peşinde olup, İran kartını oynayacaktır.

PKK ve YPG’nin tanınması için Türkiye karşıtı bazı politikalarla batı nezdinde öne sürülerek güney kısmı üzerinden Türkiye’de bölünme senaryolarını test edecek, yüksek dozajda denemeler yapacaktır.

Türkiye’nin Asya ve yakın doğu politikalarını yakından takip eden ABD, Afganistan kısmı üzerinden terör eylemlerini sevk ve idare etmesi için açık bir koridor projesini devreye alacaktır.

Kanal İstanbul için Türkiye’deki siyasal zemininde ciddi finansman kollarını devreye alarak iç siyaseti hareketlendirmek isteyecektir. Muhalefettin bu bağlamda açık bazı kapılarını şimdiden görmeye başladık desek yeridir.

Balkanlar ve Baltık devletleri üzerinden Türkiye karşıtı agresif bir politikayı devreye alarak bilgi akışını kesmek için düşman bloğunu oluşturacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca Karadeniz egemenlik alanlarımızı sorunlu bir duruma sevk edecektir.

Halkbank dosyası ve sözde Ermeni soykırım dosyalarını tekrar ısıtmak için uluslararası finansal sistem üzerinden Türkiye’yi ekonomi dar boğazına sokmaya çalışacaktır. Ciddi hareket alanlarını test edecektir. Aynı zamanda insan hakları ve İstanbul Sözleşmesi adı altında Türkiye’ye karşı birçok eylemi destekleyecektir.

Bu kadar karamsar notlardan sonra ne yapalım diyeceksiniz…

Tam da bu işte… Türkiye’nin jeopolitiği ve çok güçlü yönleri ile bölgede kalıcı olduğunu bilelim. Türk devlet geleneği, NATO sayesinde var olmamıştır. Devlet geleneğinde Türkiye’nin, bölgesel kodları ile tarihi derinliklerinde hep bir gizli kartı vardır ancak bu ülkenin iç siyaset çekişmesi elbette sakıncalıdır.

Bunca soruna rağmen olaylar kördüğüm değildir. Türkiye’nin Libya’da var olması gerektiği gibi Irak’ta da var olması kaçınılmazdır. Türkiye’nin Avrasya, Balkanlar ve batı kapıları olduğu gibi Ortadoğu ve yakın Asya-Avrasya politikaları da var olacaktır. Para gücünün yetemeyeceği kadar güçlü olan Türkiye’nin tarihsel kodları mevcuttur.

NATO’nun alacağı kararların bağımsız olmadığı gibi Türkiye’nin uysal koyun olmadığı da görülecektir. Bu saydığım 14 başlığa karşı Türkiye çok yönlü eylem planlarını şimdiden çalışmalı ve uluslararası kamuoyunu yönetmelidir. Hiçbir ülke Türkiye’ye rota çizmeyeceği gibi Türkiye, birilerine çoktan rota çizmeye başladı.

Vesselam…

Not. Yazarımızın yazıları aynı zamanda Y.Akit'te yayınlanmaktadır.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...