Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Çarşamba, 09 Mart 2022 15:16

Hikmet Kapısında Tefekkür Demleri - 2

İnsanlık tarihi Rahman’a isyanla başladı.

Daha çoğunu istemenin baş döndürücü tutkusu insanı şeytanlaştırdı.

Acı, otağını kurdu dünyaya. Görüyor ve hissediyoruz : “Ne çok acı var”.

Kendilerinden başkasını insan yerine koymayan Batılılar gibi vicdanımız nasıl karardı.

Modernite dininin ikonları ruhumuzu esir aldığından beri, konuşamaz olduk.

Güç zehirlenmesi önce bizi zehirleyecek, kimyamızı bozmayacak mı?

Yollarımız yolsuzluğumuzu arttırıyor, zenginliğimiz hırsızlıkları.

Ruhumuz kirlendi, kalbimiz katılaştı, sevgi ve merhamet Kaf dağının ardında kaldı. Utanma duygusu saflık diye nitelenir oldu.

Hayatında kendinden başkasına yer olmayan bencillik heykellerine dönüştük.

Acılarımızın en yoğun olduğu dönemlerde umutlarımızı yeşertmeyi bilmeliyiz. Zor da olsa sabır ateşinde pişmek, olanlara sabretmek,  hükme razı olmak. Zorluklarla birlikte kolaylıklar olduğunu unutmayalım…

Efendimizin okulu, sevgi ve merhameti öğreten, yaşatan evrensel burçlar dikiyor. Yanlışa hatta ihanete bile takılıp kalmak yok. Yürüyüş sürüyor, sürmeli. Uhud'da, Okçular Tepesi'ni kesin emirlere rağmen terk eden askerlerin cezalandırıldığı yolunda bir haber yok.

Yeniden tarih sahnesine çıkmaya karar verdiğimizde anlamını yitirmiş ölümlerimiz, güzel ölümlere dönüşecek.

Emanet ve ehliyet, tozlanmış kitap raflarında unutulmuş yitiğimiz.

Yalnızlıkla örülü değil midir insanın yolculuğu?

Hayatımız, misyonumuz, değerlerimiz, mücadelemiz soylu bir çizgiye oturmalı.

Herkes bizde hayat bulmalı. İnsanlığın vicdanı olabilmek için temizlenmeliyiz.

Önce inanan insanlar olarak biz ‘Sahici İnsan’ olmalıyız. Tarih, zaman, mekân dışına itilmeyi, kör bir tevekkülü de asla kabul etmeden…

Kalbimizi rahatlatacak olan şudur :  Kimseden bir şey ummadan her insandan her şeyi beklemek üzere kurulu bir hayatı yaşamak…

Umuşu Allah’a dönük olanlara selâm olsun!

Eğitim müfredatı; ülkemizi ayrıştıran, birbirine düşman eden, değerlerimize saygısızlığı empoze eden, nihayet Allah’a düşmanlığı marifet sayan bir Truva atıdır. Kurtuluşumuz mevcut eğitim sisteminden kurtulmakla olacaktır.

Kültürel mücadeleyi neye inandığımızı, nerde durduğumuzu, kiminle olduğumuzu netleştirdiğimizde kazanabiliriz. 

Makam, mevki, rütbe, zenginlik, kudret, gençlik, sağlık; değil sonsuza dek, insan ömrünün kısa bir dilimine sığarken, dünyaya iman etmeyi nasıl karşılayacağız?

Kiminleysek kimliğimiz ona göre hayat buluyor. Ünlü filozofun dediği gibi : ‘ Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.’ 

Galiba kendimizi yoklamaya takatimiz kalmadı. İnsanlar kendilerinden korkuyorlar ve kendilerinden uzak yaşamayı(!) tercih ediyorlar. Modern zamanların abur cuburu, gürültüsü, kirliliği, hızı, avuntuları, insanı kendinden uzak tutmanın araçlarına dönüştü.

Başkalarından şikâyet ederek de ömrümüzü geçirmemeliyiz.

Konuşmayı hak etmemiz gerekiyor. Kalbimiz, dilimiz ve fiillerimiz aynı yöne bakmalı.

İman, teslimiyetle beraber bir güven işi değil midir? İnsan umudunu nereye bağlarsa oraya aittir.

Yeryüzünde ve gökyüzünde en büyük imkân Allah’tır. En büyük imkân en büyük müjde demektir.

Umudunuz varsa güveniniz, güveniniz varsa imanınız var demektir…

Güneş doğuyorsa üzerimize, “Umut” var demektir.

Her doğan gün : Umut ipine sarılmamız, hayırlı işler ardında koşturmamız için taze bir başlangıçtır.

İman varsa hayatın orta yerinde durmak gerekiyor. Ruhun bedenin, malın mülkün sahibi gibi davranmadan. Teklik Allah’a çokluk kullara ait. Çokluk içinde yolu yitirmeden tekliğe yolcu olmak.

Kıyamet, yeryüzünün bir anda değersizleşmesi kum tanesine dönmesidir. Sahte önderlerin, içi boş ideolojilerin kara günüdür.

İyiliği yaymak, kötülüklerden kaçınmak ve karşı durmak; dünyada kalıcı olmamayı bir sıkıntı haline getirmeden bilakis ağırlığının azlığından mutluluk duyarak yola koyulanlara ne mutlu…

Neo liberal dindarlıklar şeytana ve şeytanlıklara göz kırpıyor. Dünyayı Kitapça ve Peygamberce anlamaktan Müslümanları uzak tutuyor. Bu tuzağa düşmemeliyiz.

 Meselemiz ne Amerika ne İngiltere ne Siyonizm ne de Küresel Güç Merkezi…… Mesele Allah’la beraber olamamakta

Hamdolsun sırtımda dünya yok. Olmamalı… Bu duyguyla ölmeliyim…

Eksiklerim, zaaflarım, günahlarım yola çıkmakla azalacak… Yolculuk yaralarıma merhem olur, durağanlığın kiri pasını giderir. Hüznüm umutla arkadaş olur.

Yolcuyum! İnsanlar ne yana savrulsa, hayat kirli karışık bir yumak olsa, zulüm dalgaları her şeyi yutar gibi olsa da, ne gam! Rabbimle beraber yürümeliyim.

 Çıkınımda özlem, umut, mücadele azmi, nihayetsiz sevgi… O’ndan başka dostum yok!

Ayağa kalkma vakti! Namluya sürülmüş kurşun gibi!

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...