Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Çarşamba, 21 Aralık 2022 15:06

Çocuk Evliliği Okunun Ucunda Hz. Ayşe/Hz. Muhammed/Yüceler Yücesi Allah – 2

Çocuk Evliliği konusunda yayınladığımız makaleye ilişkin, çok değerli iki yorum geldi. Birincisi:

“Değerli ağabeyim, kıymetli yazınızı okudum. Sağ olun, var olun. Rabbim hepimize doğru düşünmeyi, yaşamayı nasip etsin inşallah. Müslümanlar, ellerindeki yazılı metinlerde, yazınızda söz ettiğiniz durumu aşkla savunan satırlar okuyarak bu tiksinilen duruma geldiler. Oysa; Hz. Ayşe daha önce babasının bir akrabasıyla nişanlıydı. Nişanlısı, bu nişanı, Hz. Ebubekir'in Müslüman olduğunu duyduğu anda bozmuştu. Yani nişanlandığı o dönemde kaç yaşındaysa, bu sürenin üzerine Müslümanların Mekke'de yaşadığı 13 yıl eklendikten sonra, onun evlilik yaşı ortaya çıkar. Bu da en az yirmili yaşlardır. Bu bilinemeyen-anlaşılamayacak bir durum olmadığı halde, 'sokakta oynarken eve getirilip evlendirildiği ve evlendiğinde bebekleriyle oynayan bir kız çocuğu olduğu' şeklindeki rivayetleri ve isteklerini kutsayanlar İslam'ın aydınlık yüzünü karartacak durumlara düşmektedirler. Ne yazık ki onların zaten kirli olan yüzlerinin kiri görünür olunca da bunlar İslam'dan sanılmaktadır. Oysa değildir. Neden hurafeler manzumesi İslam adına anlatılıp-savunulup durulmaktadır, anlamak mümkün değil. Bu vesileyle söz konusu menfur olayı, lanetliyorum. Selamlarımla”

İkincisi :

“Üstad, benim kanaatime göre Müslümanların dini doğru kavramaları önündeki asıl engel, Müslüman ülkelerin siyasi rejimleri değil, Müslümanların tarihi kültürel miraslarıdır. Bu mirasla yüzleşmek lazım. Dinin siyaset ve iktidar olgusu ile ilişkisi ondan sonra sıhhatli bir zemine oturabilir. Bunun için fikri hür, vicdanı hür münevver alim ve  mütefekkirlere ihtiyaç var. Partilere angaje olmuş kapıkullları ile hakikate ulaşmak mümkün olmaz, tam tersine insanı hakikate değil ihanete kadar götürebilir.

 

Bir diğer konu, nefsinin arzusu ile küçük yaştaki kızlarla seks yapan sefihlerin durumu, dini gerekçelerle küçük yaşta çocuklarla evliliğe cevaz veren insanların durumunun muadili değil. Böyle bir kıyas tartışmaya bir katkı sağlamaz. Esasen bugün cinsellik yaşı tüm dünyada ilkokullara kadar inmiştir. Çocuk anneler sorunu dünyada bir çok devleti meşgul ediyor. Bunlar insanlığın ortak problemi. Burada Müslüman olarak insanlığa ufuk açıcı ve umut verici sözümüz olmalı. Ama biz "haydi oradan siz çocuklar ile yatarken bizi eleştiremezsiniz" dersek çözümü olmayan bir fasit daireye sokmuş oluruz hem kendimizi, hem de muhataplarımızı.

Sürçü lisan ettik ise affoluna.  Muhabbetle....

Her iki yorumun ortak noktası; Müslümanlar, ellerindeki yazılı metinlerde, yazınızda söz ettiğiniz durumu aşkla savunan satırlar okuyarak bu tiksinilen duruma geldiler. “ ile Müslümanların dini doğru kavramaları önündeki asıl engel, Müslüman ülkelerin siyasi rejimleri değil, Müslümanların tarihi kültürel miraslarıdır. “ sözleriyle ifade edilmiş.

Konunun tarihsel derinliği, siyasî mühendislik etkisinde sosyokültürel şekilleniş, gelenek-fıkıh-akide veri ve kavramlarının kimlerin elinde istismar edildiği gibi, son derece kritik yönlerin  dikkatte alınması gerekir…

“Müslümanlar tarihî kültürel miraslarını aslına uygun korumalıydılar.” tespiti son derece değerli olmakla beraber, hilafetin saltanata dönüşümünün, söz konusu tasarrufu engellediği de bir hakikattir…

“Buhari’ye Müslim’e iman etmeyenin Müslümanlığından şüphe ederim.” diyen zihniyetin çarpıklığını not edelim.

Mutezile örneğinde olduğu gibi bir mezhebin, siyasî iktidarın resmî mezhebi olması…

Ünvanı halife olan bir sultanın, kader konusunda Hz. Hasan Basri’yi mektupla tehdit etmesi…

Emevî saraylarından günümüze, yalan hadis merkezlerinin ürettiği rivayetler…

Kur’an’a ve fıtrata aykırı rivayetler temelinde saltanat sahiplerinin “İslâm’a karşı resmî İslâm”  inşası…

Saltanat sahiplerinin; değerleri, doğru düşünceyi altüst etmeleri, insanı ezmeleri toplumu ifsad etmeleri, hak ve batılı bilerek isteyerek karıştırmaları…

İslâm dışı saltanat ve rejimlerin  ürettiği, değiştirdiği, istismar ettiği dinî ve kültürel miras olumsuz bir çarpan olsa da meselenin tek sorumlusu değildir.

Yüce Allah, bizzat koruması altındaki Kitabımızı göndermişken;  o kutlu kitabı terk eden, yalnız bırakan Müslümanlardan olduk.

Hakikatinden kaçar olduğumuz Kitabımızdan, profesyonel bülbüller çıkardık. Kur’an’a uygun hayat talep edenleri radikallik zincirine vurduk.

“Çocuk istismarı yapanların eleştirmeye hakkı yok” şeklinde anlaşılan değerlendirmemizin iki gerekçesi var.

 İlki ahlâkî . Bu ahlâksızlığı yapıp Peygamberimize saldıranlar, çoğunlukla biz de Müslümanız diyenler. İnanmadıkları, yaşamadıkları üzerinden kutsallarımıza saldırıları kabul edilemez.  Müslüman değillerse daha vahimdir. Hadlerini bilmeleri gerekiyor. Utanmaları gerekiyor.

İkincisi: İslâm emaneti öyle yücedir ki, sonsuz Allah, Müslümanları, düşmanları eliyle de kontrol etmektedir. Ne garip, ne hikmetli bir özdenetimdir bu!

 Müslümanların günahları üzerinden  kutsallarımıza saldırmaları kabul edilemez. Eleştiri hakları elbette var.

Ayrıca …Başkalarının günahı, günahlarımızı haklı hâle getirmez.  

Evet… Müslümanlar olarak topyekûn yenilenmeye, yüzleşmeye ihtiyacımız var. Olumsuz gibi görünen gelişmeler, hakikatin bulunmasına yol açabilir. Fırsatı kaçırmamak lazım…

19.12.2022, Kardelen/Ankara

Mehmet Yavuz AY

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...