Perşembe, 14 Şubat 2019 16:10

YENİ BİR 28 ŞUBAT DEVERANI

 

                Şubat aylarının ruhumuzda oluşturduğu kasvetin bir yıldönümüne daha aynı minval üzere yaklaştık. 28 Şubat; Türk cumhuriyet tarihinde açılan onulmaz yaralarla kendini daha uzun yıllar unutturmayacak gibi görünüyor. Bin yıl sürecek diyenler herhalde bu acıyı unutmanız çok uzun zaman alacak demek istemişler. Bir on yıl daha geçerse zaten değişen kuşaklar; tarih kitaplarında (aslını bile öğrenemedikleri) kronolojik tarihi olaylara,(annem, babam demek yerine) dedemler 28 Şubat denen bir dönemi yaşamışlar galiba diyecekler…

                Darbeler tarihinde, etkisi en büyük kitleye sirayet eden ve acılarını yirmi yılı aşan süredir halen fiilen hapislerde yatarak çeken yüzlerce insan ve inancı uğruna yaşadıkları travmaların etkisiyle yaşayan binler, onbinler… Mağdurların paylaşıldığı; senin döneminde oldu, yok benim dönemimdekilerin iade-i itibarını verdik ve vermeye devam ediyoruz savunmaları… Küllerinden doğdukları siyasi bir dönemin iktidarına gönülden destek olanların buruk acılarla bekleyişleri…Darbe kalıntısı ve derin devletin, derin rejimin koyduğu hukuk ve medya surlarını aşamayan hükümetler…

                Hükmetmek ve ülkeyi yönetmek üzere oluşturulan, kutsanmış yasalarla halkına hizmet çareleri arayan, gönlünden istese de zahirde çaresizliklerle kıvranan bir yönetim... Milli iradeyi çürüten haşhaşilerin palazlandıkları bir dönem idi 28 Şubat 1997. Halkın oylarıyla seçilmiş bir koalisyon hükümetinin kendi aralarındaki protokolü uygulama hakkı tanımayan ve bir reisi cumhur eliyle kaosa sürüklenen milli irade… Askerin dış düşmanlar yerine içeride kendi sultasına uygun düşünmeyen sessiz çoğunluğa tahakküm edebilmek için oluşturduğu, “Milli güvenlik tehdit unsurları”nın en başına çıkarılan irtica paranoyası… Terörün bile önünde gösterdikleri irticanın bertaraf edilmesi hedefiyle, sadece Fetö grubu hariç tüm islami oluşumların derdest edildiği bir süreç idi 28 Şubat…

                Sivil anayasa yapalım diye bir dönem özel komisyonlar kurularak, sivil toplumdan bile çalışma desteği alınmasına rağmen sonuçlandırılamadı maalesef. Hatta görülen o ki; eğer bunun gibi boyunuzu aşan konularla uğraşırsanız, robotlaştırdığımız haşhaşiler eliyle elinizde olan yetkileri dahi alaşağı ederiz demeye getirilen 15 Temmuz kalkışmasının yıllardır sonlandırılamayan soruşturma ve tutuklamaları… Hala sorgulanamayan kripto ihanet odakları… Her yeni seçim döneminde cürmü ayyuka çıkmış bazılarının aday listelerinden silinmesiyle bitecek gibi de görülmüyor.

                28 Şubat dönemiyle ilk planda alakalı görülen; Batı Çalışma Grubu mahkemesinin, beş yıla yakın süren yüzden fazla duruşmasının sonunda, geçen yıl yirmi kadar darbeciye verilen müebbet hapisle alakalı yürürlüğe konulan uygulamanın, ülkemizdeki garipliklerin çoğulu anlamındaki “garabet” kelimesiyle bile izahı yetersiz kalan serbestlikleri, yirmiiki yıldır hapiste ihtiyarlatılan gerçek mazlum ve gariplere neden uygulanamadığı hususu hayret ve nefrete  dönüşmeye başlamıştır. Sağduyu sahipleri şu hakkı teslim ederler ki; eğer bu hukuksuzluk etkin azınlığa maruz kılınsaydı, yer yerinden oynatılırdı adeta.

                Hep böyle mi gidecek? Hayır elbette değil, zira zulm ile abad olunamayacağı gerçeğini çok iyi bilir mes’ul makamdakiler. Eğer adaleti; seven-sevmeyen herkese doğru şekilde uygulamaz iseniz, adaletsizliğin sonucuna hak ettiğiniz şekilde katlanırsınız. Zira “alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” darbı meseli bu mevzuya çok uygun düşüyor. Bu yılın 28 Şubatı belki bir fırsat olarak yaklaşıyordur. Devletin varlığına kastetmediği halde, inancı ve vicdani özgürlüğünü kullandığı için mahkum edilen yüzlerce mazluma; artık yeter çektiğiniz deseniz bile kaybettikleri yıllarını geri veremiyeceksiniz, amma belki sorumluluğunuzun daha fazla artmasına engel olabilirsiniz. Ya da kaale almayıp, biz mi hapsettik? N’apalım mevzuat el vermiyor..! savunmasıyla avunmaya devam edersiniz…

                28 Şubat mağdurlarının organize olabilen askerler grubundan bile, sekiz yıl önce çıkarılan bir kanundan yararlanamayanlar varken, diğer sivil cenahtan böyle bir hak iadesini hayal dahi edemeyenler mevcut. Kimin mağduriyetinin hangisinden daha acı olduğunu dahi ayıramayan bir mazlum kitlesi var. Hesabını ilahi adalete havale etmiş, fakat devletine küsmemiş. Devletinin bekası için, kol kırılır yen içinde kalır demiş ve  isyanları oynamamış. Amma durum bu minvalde diye gözden çıkarılmak, ahları arşa çıkarır maazallah. O zaman bekleyin ilahi hesabı…

                Herşeye rağmen, bu yeni deveranda tamamını telafi edemiyecekleri mağduriyetlerden “hiç olmazsa” kabilinden bazılarında ilerleme kaydedilebilir. Devletin kendine karşı işlendiğini vehmettiği suçlara kesilen cezaların affı, yine devlet adına söz sahibi olanların kendi dönemlerindeki yetkilerinin hukuk normları çerçevesinde kullanılması hakkı söz konusu olabilmelidir. Zira 28 Şubat döneminde kendilerini mahkum eden o zamanki hüküm sahiplerinin birçoğu daha sonra kendileri benzer şekilde devlete karşı suçlu durumuna düşerek yargılandılar. Öyleyse daha niye hala 28 Şubat mazlumları hapislerde çürümeye devam ediyor. Bu zulüm çok başarıyı nötrleştirmeye bedel bir sıfır çarpanı gibidir. Sağduyunun beklentisi, zulmün sonlandırılması yönündedir. Ayrıca evvelce çıkarılan 6191 sk. ile bir kısım manevi hakları iade edilmesine rağmen, maddi planda yıllardır çoluk çocuğunun rızkına mal olan mağduriyetleri yaşamış binlerce mağdur kitlesinin kayıp haklarının tazmini ve bu kapsamda olması gerektiği halde çeşitli hileli yargı yoluna takılmış dindar askerlerin de hatırlanması, elbette yıllardır ensari yardımlarla Müslüman muhacirlere yapılan yardımların yanında oldukça küçük bir bedel olacaktır.

                Gök kubbede baki kalan, hoş bir sada olacaktır…! Vesselam.

Osman KAÇMAZ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...