Perşembe, 01 Mart 2018 12:58

Zulme Uğrayanların Beklentileri

Yine bir 28 Şubat yıldönümündeyiz.

21 yıl önceki; on yıl önceden ve bir o kadar da sonrasıyla geçen yaklaşık yirmi yıllık bir dönemi kapsayan karanlık yılların en keskin, en acı dip noktasıydı 28 Şubat 1997. Öyle çarpık ve öyle ayrıştırıcıydı ki, millet ve devlet çatışıyordu adeta. Milli iradeyi yansıtmayan ve azınlığın çoğunluğa hakim kılınacağı demokratik vesayet kurumlarının yönetim sistemi geçer akçe idi… Halkın çoğunluğunun oyu ile oluşan bir hükümet ile, darbeci damarın, vesayet aşığı parazitlerin düzenini bozmak kimin haddine. Muktedir olmak için, oy çokluğuyla iktidara gelmek yeterli değildi… Zinde güçler, Türk demokrasi hayatının en başından itibaren asla seçimle gelememiş olmasına rağmen, her daim cumhuriyetin kurucusu ve hamisi olduğunu öne sürerek hakimiyet için gerekirse silah dahi kullanılacağını ifadeden çekinmiyordu. Nitekim 15 Temmuz 2016’da çekinmedikleri gibi…

28 Şubat’tan beş yıl sonra, siyasi istikrarın sağlanmasıyla başlayan iyimser tablo; ekonomi, sosyal devlet ve insan hakları alanlarında yansımalarla görülmeye başlamıştı. Üst üste dört dönem tek parti iktidarıyla gelişip devam eden iyileşmelerle, yerleşen temel işlevlerden sonra geçmiş dönem hak ihlallerinin teslimiyle millet ve devlet barışı sağlanmaya çalışılıyordu… Bu bağlamda sırasıyla, 12 Eylül 2010’da referandum ile Anayasa kısmi değişiklik maddelerinden birisi olan YAŞ kararlarına yargı yolu açılmıştı. 28 Şubat mağdurları bundan sonra çıkarılan 6191 sayılı kanun ile umutlanmışlardı. Ancak hem maddi kayıpların tazmin edilmeyişi ve hem de aynı kategorideki mağdurların çoğunun kapsam dışı kalması mağduriyetlerin bitmediği anlamındaydı. Çıkarılan yasanın hem kapsamının genişletilmesi ve hem de içeriğinin tüm hak mahrumiyetlerini gidermesi için ASDER önderliğinde çalışmalar halen sürdürülmektedir. Ancak hala;

Dinmeyen acıların, serinletilmeyen yüreklerin, okşanmayan başların sahibi, mazlum ve mağdurlar var. Mağdur ve fakat vatanı-milleti için mağrur, milli ve yerli ruhlar var. Ülkesinin adaletini dışarıda sorgulatan değil, “kol kırılır, yen içinde kalır” diyen vatan aşıkları var. Milletine kurşun sıkan hainlerin, darbecilerle işbirliği yaparak TSK’den ihraç edilen 28 Şubat mağdurları var…

         Yirmi yılı aşkın süredir; vatanı için canını feda etmeye hazır, askerlik mesleğinden koparılan, hatta daha askeri okuldayken harcanan, darbeci ruhların tekerine çomak sokacağından endişeyle, fişleme ve sicili bozulmak suretiyle saf dışı bırakılan; subay, astsubay, uzman ve memur 28 Şubat mağdurları var…

         Y.A.Ş kararıyla ayrıldıkları için, 2010 referandumu sonrası TBMM’nce düzenlenen 6191 sayını kanun ile kısmi aklanmaya kavuşanlar yanında, o kanundan hiç yararlanamayan Kararname mağdurları, emekliye ve istifaya zorlanan binlerce mağdur var…

         Üniversitelerde “çağdaş kıyafet” zulmüyle, başörtüsünden dolayı eğitim hakları elinden alınan bugünün mağdur bacıları ve anneler var…

         Yine o karanlık günlerin mağduru binler, onbinler, yüzbinlerce; esnaf, çalışan, sade vatandaş mağdur MÜSLÜMAN var…

         Artık yetsin bu çile, bitsin bu aymazlık, daha nereye kadar sürecek bu mağduriyet. Vatana ihanet gibi, darbe planlama suçuyla yargılananlar bile, “kumpas” bahanesiyle beraat ettirilip, hem mesleğine iade ve hem de tüm hakları tazmin edilmiş ve hatta A.İ.H.M’ ne dava açtıkları için, torba yasada oylanmaya hazırlanan yeniden yargılanma hakkı tanınmak üzere… Fetö yargı mağdurlarının hepsi bu kapsama alınsın ve yeniden yargılanma hakkı verilsin. Verilsin ki;

  • Nice “gözünün üzerinde kaşın var” anlamında, eşyanın tabiatına ters ve vatanı uğrunda can verebilecek her askerde bulunması şart olan “İMANI” sorgulanan askerler varmış…
  • Nice “kamusal alan” dahilinde çağdaş kıyafet haricinde memuriyet yapamazsın denilen “İMANLI” bacılarımız varmış…
  • Nice “yeşil sermaye” diyerek fişlenip, ticareti engellenen “İMANLI” esnaf, işadamı, ticaret erbabı varmış… görülsün ve;
  • 28 Şubat döneminde uydurma belgelerle hapse konan 600 civarında mahpusa yeniden yargılanma hakkı verilsin.

Yine bir 28 Şubat yıldönümünde;

  • Açılmış tek mahkeme olan ve beş yıldır bitirilemeyen BÇG davasında, Darbeci zihniyete mutlaka ceza vermesini,
  • 28 Şubatın diğer aktörlerinin de yargılanmasını,
  • Darbeci dönemin mahkum ettiği ve hala hapishanelerde ömrünü çürüten mazlumların da yeniden yargılanıp serbest bırakılmalarını,
  • Eğitim hakkı gasp edilen ve çok zor şartlarda uzun yıllar mücadeleyle bir şekilde kısmi kariyer yapabilen bayan akademisyen ve diğerlerinin emsal mağduriyetleri için yasal düzenleme yapılmasını,
  • Asker mağdurların; AYİM tarafından perdelenen mazlumiyetlerinin giderilmek üzere yeniden yargılanmasını,
  • A.İ.H.M’ne daha önce başvurdukları halde, Fetöcü hainlerin kumpasıyla karşılaştıkları gerekçesiyle düzenlenmek üzere olan yasanın tüm mağdurları kapsamasını,

Türk mahkemelerinden, TBMM’nden ve milli irademizin temsilcisi mevcut siyasi iktidardan talep ediyoruz.

“ZALİME ŞEFKAT, MAZLUMA ZULÜMDÜR”

Osman KAÇMAZ / 28 Şubat 2018

Osman KAÇMAZ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...