Uyarı

JUser: :_load: 239 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Çarşamba, 20 Ocak 2010 15:52

BALYOZ PLANI

BALYOZ PLANI

04-06 Mart 2003 tarihinde, 1. Orduya mensup 29 general ve 133 subayın katılımı ile, “BALYOZ Güvenlik Harekat Planı” nın geliştirilmesi amacıyla icra edilen “Plan Semineri” nin, Taraf Gazetesi tarafında yayınlanan, bilgi ve belgeleri Türk Toplumunu ayağa kaldırdı.

Şahsen ben şaşırmadım.

Çünkü yıllardır;

Devlet Güvenliğinin Anayasası sayılan, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinde (MGSB) irtica tehdit olarak belirtilirse;

Başbakanlığın yayınladığı “Topyekûn Savunma Direktifi” inde, Devletin Kurumlarına “irtica ile mücadele” görevleri verileceğini;

Bu görevi alan Genelkurmay Başkanlığının da kendine bağlı Komutanlıklarına “Emniyet ve Asayiş Planlama Direktifi” ile “irtica ile mücadele planları” yapmalarını emretmesi gerektiğini; ifade edip gelmekteyiz.

Yine yıllardır;

Silahlı Kuvvetlerde, Milletin manevî değerlerini tehdit kabul eden, hastalıklı 28 Şubat zihniyetine sahip bir kadrolaşmanın bulunduğunu;

Bu kadroların, kesifleşmesi için Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Kararları ile, hukuk dışı tasfiyelerin yapıldığını ve profesyonel kadrolara yeni alınanlarda da dindar olmama ve dindar aileden gelmeme kriterlerinin arandığını;

Bu nedenle, profesyonel kadroların, Milletin manevî değerlerine yabancılaşarak, istikrarın önünde önemli bir engel olduğunu;

Söyleyip durmaktayız.

Yine yıllardır;

Geçmiş darbelerin, üç dayanağının bulunduğunu;

Birincisinin, Milli Güvenlik Kurulunu Oluşturan, Silahlı Kuvvetlere Koruma ve Kollama görevi veren ve YAŞ' a hukuk dışı tasfiye imkanı sağlayan yasal mevzuat ile MGSB' deki iç tehdit değerlendirmelerinin olduğunu;

İkincisinin, Silahlı Kuvvetlerde, Yargıda, Üniversitelerde ve üst bürokraside, milletin değerlerini tehdit gören bir anlayışın kadrolaşmış olmasını;

Üçüncüsünün de, zayıf ve istikrarı muhafaza edemeyen koalisyon Hükümetlerinin olduğunu;

Vurgulayıp durmuşuzdur.

Şimdi “BALYOZ Güvenlik Harekât Planının” adını koyalım.

Bu bir darbe planı mıdır?

Yoksa Emniyet ve Asayiş Planı mıdır?

Askerlere ve de İrticayı devletin müesses nizamına karşı tehdit gören çevrelere göre; Cumhuriyeti Kollamak ve korumak adına yapılmış bir güvenlik planıdır. Hem de dayanağını, İç Hizmet Kanunun 35 inci maddesinden ve MGSB'nin iç tehdit değerlendirmesine göre sıralı komutanlıkların direktiflerinden almış, MEŞRU bir plandır.

Millete göre ise; oyları ile oluşmuş, TBMM ve içinden çıkan Hükümete ve Milletin çoğunluğuna karşı hazırlanmış bir DARBE Planıdır.

Silahlı Kuvvetlerde, plan tatbikatları(seminerleri); hazırlanmış harekât planlarını personele öğretmek ve planları geliştirmek için, seviyesine göre komutanların ve karargah subaylarının katılımı ile gerçekleştirilen kapalı salon çalışmalarıdır.

Harp oyunları ise, hem planların öğretilmesi hem de dost ve düşman tarafının planları büyük ölçekli haritalar üzerinde işaretlenerek, başarı ihtimallerin, belirli kıstaslar vasıtasıyla ölçülmesi için yapılır.

Bir plan tatbikatında; dar bir kontrol karargahı ile katılımcı diğer bütün personelin görev aldığı bir oyuncu karargahı bulunur. Kontrol karargahı tehdit unsurlarının eylemlerini temsilen ara durumlar vererek, planın uygulanması safhasındaki gelişmeler karşısında alınacak tedbirleri geliştirme imkanı yaratır.

Harp oyunlarında ise, kontrol ve hakem karargahları ile dost ve düşman oyuncu karargahları bulunur.

Kapalı salon çalışmaları, her yıl kış döneminde birlikler tarafından planlanır, konusu ve senaryosu ile birlikte, iki üst komutanlığa ve ilgili bütün ast ve komşu birliklere yayımlanır.

Şimdi bu bilgiler ışığında, 1. Ordu Kararğahında 2003 Martında yapılan faaliyeti değerlendirdiğimiz zaman;

Planlı bir çalışma olduğu anlaşılıyor.

Konusunun; “BALYOZ Güvenlik Harekât Planının” incelenmesi olduğu anlaşılıyor.

Seminerin uygulama safhasında ise;

Ekleri ile birlikte planın takdim edildiği,

Kontrol karargahı tarafından, İRTİCAÎ grupların eylemini temsilen “çarşaf”,”Sakal”, “Suga” ve “Oraj” tedhiş planlarının, ara durum olarak oyuncu karargahına verildiği;

Oyuncu karargahında görevli olanlar tarafından da, temsil ettikleri zihniyete göre eteklerindeki taşı dökerek çözüm önerilerinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.

Maalesef toplumumuz sebeplere inmeden, hep sonuçlar üzerinde duruyor.

Silahlı Kuvvetlerin iç güvenlikte kullanılması bir faciadır. Çünkü Silahlı Kuvvetlere verilen vazifelerden biri de, İç Hizmet Kanunun 36. maddesine göre “Harp Sanatını öğretmektir”. Askerliği adam öldürme sanatını öğrenmek ve uygulamak olarak tanımlayanlar da vardır. Bu anlayışla yetişmiş askere tehdit dediğiniz zaman, düşman algılar. Savaş hukukunu kullanır. Hukukî çözümü aramaz. Tehdidi bertaraf etmeyi düşünür. Bunun için, suçu ne olursa olsun, askerimizi kendi vatandaşınız üzerine sevk etmemiz feci sonuçlar doğurur.

Darbelere dayanak yapılan yasal mevzuatı yürürlükte bırakırsanız ve Güvenliğin Anayasası sayılan belgede, Silahlı Kuvvetlere görev veren İÇ TEHDİT değerlendirmelerine yer verirseniz, asker darbelere giden yolu bulmakta zorlanmaz.

Milletin inancını yaşayan insanların hukuk dışı yöntemlerle tasfiye edilmesine ses çıkarmazsanız, engellemezseniz, BALYOZ Planının açığa çıktığında olduğu gibi ortalığı kaldırmazsanız, Milletin Darbe olarak algıladığı planları, normal görev olarak algılayan KADROLAŞMAYA ruhsat vermiş olursunuz.

Millete ters uygulamaları yapan kadroların içinde bulunmamı engelleyen, vaktinden önce emekliliğim için Allah'a (cc) şükrediyorum.

Ve merak ediyorum.

Birinci Ordu Karargahında bulunan “BALYOZ Emniyet Harekât Planı”na benzer Harekat planları diğer Ordularımızda da mevcut mu?

Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarında Emniyet ve asayiş Planlama direktifleri halen yürürlükteki Direktifler içinde mi?

Orduların alt kademelerinde de paralel planlar yapılmış mı ve geçerliliklerini muhafaza ediyorlar mı?

Eğer bu planlar, geçerliliklerini muhafaza ediyorlarsa; darbelere dayanak yapılan mevzuat ve menfi kadrolaşma mevcut olduğuna göre, uygulamaya sokulmak için istikrarsızlığın başlangıcı sayılacak koalisyon hükümetleri dönemini mi bekliyorlar?

Biraz da sebepleri tartışsak ve irademizi bu istikamette beyan etsek, daha müspet sonuçlara ulaşacağımıza inanıyorum. 21 Ocak 2010

Adnan TANRIVERDİ

Emekli Tuğgeneral

 

 

 

 

Son Düzenlenme Perşembe, 21 Ocak 2010 15:52
Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

www.adnantanriverdi.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

5 yorum

  • Yorum Linki mustafa hacımustafaoğulları Cuma, 22 Ocak 2010 15:45 yazan mustafa hacımustafaoğulları

    saygıdeğer komutanım,
    efradını cami ağyarını mani çok güzel bir değerlendirme.gönlünüze,kaleminize,yüreğinize sağlık.fakat,dediğiniz gibi dilimizde tüy bitti.sorumluluğu sadece hırsızda arayanlar artık AYNAYA BAKMALI.idari,yasal,hukuki tedbirler derhal alınmalı.yoksa son pişmanlık fayda vermeyecek.allah korusun gerçekten darbe olduğunda bu kez çok kötü sonuçlar doğuracak...

    Raporla
  • Yorum Linki bedrettin koruk Cuma, 22 Ocak 2010 12:15 yazan bedrettin koruk

    Bunlar imansız.Vatan sevgisi imandandır.İmanı olmayanın vatana bağlılığı olmaz,sadece kendi menfaatleri önem arzeder.Neticede böyle planlar hazırlanır.

    Raporla
  • Yorum Linki ihsan taçgün Cuma, 22 Ocak 2010 10:49 yazan ihsan taçgün

    Sayın Komutanım.
    Konuyu öyle güzel ele almışsınız ki,birlik olmadığı ve Hükümete sahip çıkılmadığı zaman,diğer üstü kapalı planların,koalisyon Hükümeti zamanında yürürlüğe sokulacağı,daha rahat bir zemin bulacağının ve işte ozaman kaus çıkarılacağını açıkca belirtmişsiniz.Halkımıza doğru haber yapan gazte ve tv lerimize daha fazla sahip çıklarını,daha fazla insanlarımızın uyanmalarına vesile olacak yayın organı ne varsa sahiplenmeyi bize nasip etsin.Allah sizlerden ve sizin gibi Komutanlarımızdan razı olsun.

    Raporla
  • Yorum Linki bulentuzman Perşembe, 21 Ocak 2010 17:45 yazan bulentuzman

    O kadrolar TSK'da olduğu müddetçe muhafazakar partiler iktidarda hep bu sorunları yaşayacaktır. Bu planlar vardır dahası da vardır. Çünkü en büyük tehdit onlara göre budur. Kendilerince doğal reflekslerdir. Yapılması gereken güç dengesinin kadrolarda sağlanmasıdır.

    Raporla
  • Yorum Linki Selahattin Arslan Perşembe, 21 Ocak 2010 16:12 yazan Selahattin Arslan

    Problemin sebeplerini tesbitiniz ve tavsiyeleriniz çok yerinde. Sizi tebrik ederim. Değerli Komutanım.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...