Koşaner itiraflarda bulunuyor.
Genelkurmay’ın resmen inkar ettiği, iddia sahiplerini TSK’yı yıpratma ve asimetrik savaş yapmakla suçladığı,bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından, taşıdığı rütbe ve işgal ettiği makama da yakışmayacak tarzda tehdit ve ithamlarda bulunduğu, konu ve olaylarla ilgili itiraflar bunlar.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yalan söylediğini ve gerçekleri saptırarak halkı yanıltmaya,yargıyı yönlendirmeye çalıştığını,ıslak imzalı belgeye “kağıt parçası”,lav silahına “boru” deme cüret ve gafletini gösterdiği zaman açıkça ifade etmiştik.
Genelkurmay Başkanları yalan söyler mi?
Bu sistem, o kişileri yalan söylemek zorunda bırakır.
Kendileri de buna razılar ki,bu aşağılık fiile gönüllü ortak oluyorlar.
Bu yalanlar ilk değil,son da olmayacak.
Bu bozuk düzen değişmedikçe..!
Bunlar mevcut sistemin ürünleri.
Hilmi ÖZKÖK paşa sistemin imalat hatası idi,o yüzden has oğlanlarca dışlandı!
Herhalde şimdi ordu evlerine de girmiyor,giremiyor.
Ergenekoncuların acaip mahalle baskısı var askeri mahallerde.Sadece kışlalarda değil.
Kamuya ait sosyal tesis değil,adeta kurtarılmış bölgeler o mekanlar.
“Genelkurmay açıklama yaptı..!” sözünün bir anlamı kaldı mı sizce?
“Acaba bu açıklamayla hangi gerçekler örtülüyor?” demeyecek mi insanlar?
Kamuoyunda var olan kanaat pekişti bence,ifade edilenlerin gerçekleri yansıtmadığıyla ilgili.
Gerçekleri suç ortaklarıyla birlikteyken itiraf ediyor Işık Koşaner.
İtiraf ettiği gerçekler ışığında terörün geçmişini değerlendirirseniz anlarsınız,neden 30 yıldır bit(iril)mediğini..!
Ana kuzularının nasıl telef edildiğini.
Sorumluluk bilincinden yoksun komutanların,kaynakları nasıl israf ettiğini.
Vs..vs..!
Ve bu beyefendi,bütün bu itirafları için değil,Ergenekoncuların hukukunu koruyamadığı(!) için hükümete tavır koyup,görevinden istifa ediyor..!
Bu ne aymazlık,bu ne cüretkarlık.!?
Asker ağzından resmi yalanla ilk 1987 yılında tanışmıştım.
Lojmanlarda personel ailesi ve yakınlarına başörtüsü, bir genelgeyle yasaklanmıştı.
Yasakla ilgili fişleme,takip ve işlemler devam ediyordu.
Olay basına intikal etti ve Genelkurmay’a konuyla ilgili sorular yöneltildi.
Genelkurmay’dan açıklama geldi.”Böyle bir genelge ve uygulama yok..!”
Gözümle gördüğüm,gereğini yaptığım genelgeyi Genelkurmay inkar ediyor,yalan söylüyordu.
Benim için önemli tecrübe oldu.
Demek ki gerektiğinde halktan gerçekler gizlenir,doğrular söylenmeyebilirdi.
1987 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığında “BULUT” isminde bir proje başlatıldı.
Necip TORUMTAY Genelkurmay 2. Başkanı iken projeyi başlatan kişi.
Bu adam daha sonra,suikaste kurban giden rahmetli Cumhurbaşkanı ÖZAL’la anlaşamadığı için Genelkurmay Başkanlığından istifa etmişti.
Bu proje,Ergenekoncuların ve darbe çetelerinin yapacakları tasfiye operasyonunun en önemli adımlarındandı.28 Şubat süreci o zaman başlatılmıştı.
Etimesgut Hava Ulaştırma Grup Komutanlığı içinde bir işkence ve sorgu merkezi oluşturulmuştu.
Dindar personel irticai faaliyette bulunduğu iddiasıyla,”GÖREVLİ” adı altında bu merkeze alınıyor,akla gelmeyecek İŞKENCE yöntemleriyle sorgulanıyordu.
Falaka,açlık,hakaret,aşağılama,uykusuzluk,yalan makinasıyla taciz ..vs gibi yöntemlerle günlerce,bazı kişilere aylarca zulüm yapıldı.
Bunların hepsi Genelkurmay Başkanının emriyle ve bilgisi dahilinde oldu.
Yüzlerce Subay,Astsubay burada sorgulandı işkence gördü.
Ben de oraya 1992 Ocak ayında Yüzbaşı iken çağrılmıştım.
Genelkurmay hepsini inkar etti,yaşananları yalanladı.
O sorgu merkezinde görev verilenler özel seçilmişti.
Bazıları Balyoz ve Ergenekon davalarından elan yargılanıyor.
E.Albay Hakan BÜYÜK ve E.Albay Fuat SELVİ bunlardan sadece ikisi.
Merkezde görevlendirilen er ve erbaşlar da özel seçilmişti,hemen hepsi alevi,ermeni ve rum kökenliydi.
Komutanları,üstleri olan kişilere işkence yapabilecek ideoloji,ahlaki seviye ve karaktere sahip kişiler seçilerek eğitimden geçirilmişti.
Amaç TSK’dan on binlere varan sayıda personelin tasfiye edileceği süreci başlatmaktı.
Ülkeye verilecek şekil için önce Silahlı Kuvvetlerden başlamak gerekiyordu.
1987’den beri yapılan insanlık suçunun iletilmediği kapı kalmadı.
Fakat yıllardan sonra Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı olayları araştırmaya başladı.
Onlarca mazlum ve müşteki TSK personelinin ifadelerine başvuruldu.
Malum, işkence ve insanlık suçlarında zaman aşımı yok.
Savcı iddianamesini hazırlayacak inşallah.
Bakalım Genelkurmay ne yapacak?
Savcıyı ve yargıyı baskı altına alıp yapılan illegal faaliyetleri inkar yolunu mu seçecek,yoksa adaletin geçte olsa yerini bulmasını mı isteyecek?
Sonuna kadar takipçisi olacağız.
Vesselam.
Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI
25 Ağustos 2011