Perşembe, 28 Haziran 2012 13:18

Zalim Esed, Savaş Çıkarmak İstiyor

Suriye’nin Akdeniz’de bir RF-4 keşif uçağımızı düşürmesi gündeme bomba gibi düştü.

Olayla ilgili olarak şimdilik basına yansıyan bilgiler oldukça eksik.

Ancak, bölgede görev yapan RF-4 keşif uçağımızın Suriye hava sahasını ihlal etmesi  bahanesiyle düşürüldüğü, uçağın düşürülmesinden sonra Türk menşeli  olduğunun anlaşıldığı Suriye tarafından resmen açıklandı.

Bölgede uzun yıllar görev yapmış  ve hususiyetle Hava Savunma sistemlerinde çalışmış olmam nedeniyle konu benim ilgimi  daha fazla çekiyor.

Olayla ilgili öncelikle bir durum tespiti yapmamız gerekiyor;

1-Suriye’de can çekişen, halkına karşı ayakta kalmaya direnen ve bunun için zulüm derecesinde her türlü yönteme başvurmaktan çekinmeyen miadı dolmuş sabıkası kabarık bir yönetim mevcut.

2-Esed diktasının ülke genelinde giderek otoritesi zayıflarken, ordu içinden ve diğer devlet kurumlarından da olumsuz  tepkiler  alıyor. Kaçınılmaz olarak silahlı kuvvetler üzerindeki etkinliği de azalıyor. Her gün ordudan ayrılıp Özgür Suriye Ordusuna iltihak edenler bunun en bariz işaretidir. Ülkenin ve yönetimin içinde bulunduğu durumun,  ordu içinde de disiplin, moral, emir komuta düzenini  de çok olumsuz etkilemesi  kaçınılmaz bir sonuçtur. Her şeye rağmen Esed yönetimine sonuna kadar bağlı kalma kararında olanlar zaman içinde daha agresif tavırlar içine girerken, yönetimden memnun olmayanlar kaçarak muhalefete katılmanın fırsatını kollamaktadır.

3-Esed yönetimi kendi halkına karşı zalimce davranırken, dış dünyaya karşı da saldırgan bir tutum içindedir. İzahını yapamayacağı katliamlara rağmen sadece Rusya, Çin ve İran tarafından açıkça desteklenmekte,  uluslararası camiada gittikçe yalnızlaşmaktadır. Türkiye’ye karşı kullandığı düşmanca söylemleriyle,  dış düşman üreterek  halkı  ve Arap dünyasını yanına çekmeye  gayret etmektedir. Tepki ve davranışları aklı başında, sorumlu devlet anlayışından  oldukça uzaktır.

4-Rusya,uçak gemilerini Suriye’ye destek için Akdeniz’e göndermiştir. Lazkiye  limanında üç savaş gemisi ve bu bölgede bir üssü mevcuttur. Son günlerde Lazkiye bölgesine yerleştirdiği hava savunma füze sistemlerinin kontrolü büyük ihtimalle kendilerindedir. Zira bu sistemleri kullanacak Suriye askerlerinin eğitim ve intibakının  kısa sürede tamamlanması mümkün değildir.

5-Hatay bölgesinde konuşlandırılan ve Suriye’den kaçan  mültecilere karşı Esed güçleri Türkiye sınırlarını da aşacak şekilde saldırmaktan çekinmemektedir. Meydana gelen olaylar askeri birimlerin kontrolden çıkmış olduğunun emareleridir.

6-İsrail’in nükleer silahlar bahanesiyle İran’a yapacağı bir hava saldırısı gündemde olup, Siyonist rejim bu yöndeki beyanları sık sık tekrarlamaktadır. İran ile müttefik olan Esed rejimi İsrail’in böyle bir saldırısı için Akdeniz’de müteyakkız durumdadır.

Genel olarak ortaya koymaya çalıştığımız mevcut durumu göz önüne aldığımızda uçağımızın düşürüldüğü bölgenin hassasiyeti kolayca anlaşılmaktadır. Devletin ve Silahlı Kuvvetlerimizin mevcut istihbarat sistemi ile çok daha gizli ve önemli bilgilere sahip olduğu ayrı bir gerçektir.

Yapılan resmi açıklamalara göre, RF-4 uçağının doğu Akdeniz’e yönelik faaliyet göstereceği anlaşılan yeni radar sisteminin kalibrasyonu amacıyla bölgede test uçuşu yaptığı anlaşılmaktadır. Hükümran hava sahamızda ve uluslararası sularda  her türlü eğitim, manevra  ve tatbikat faaliyetini yapabiliriz. Ancak yukarıda belirttiğimiz riskleri taşıyan  bu bölgede yapılacak  faaliyet için özel  bir planlama  ve bazı tedbirlerin alınması da gereklidir.

Bu bağlamda;

1-Sınır ihlali yapılmaması, risk oluşturacak hareketlerden kaçınılması konusunda pilotlar ve kontrol birimleri yeterince uyarıldı mı?

2-Muhtemel bir reaksiyona karşı en azından keşif uçaklarının himayesi veya yakın bölgede hava devriyesi planlandı mı? Planlanmadıysa nedeni nedir?

3-Uçağımıza karşı bir saldırı niyetinin söz konusu olduğu, Suriye hava savunma birlikleri ve harekat merkezleri arasında cereyan eden konuşmaların dinlenmesiyle yapılan istihbarat ile tespit  edilemedi mi? Bu yönde yapılan bir tespit var ise (mutlaka vardır) ne gibi önlemler alındı veya alınmadı?

Uçağımızın orada ne işi vardı ? gibi anlamsız ve maksatlı bir soru kimsenin haddine olmadığı gibi, ordu içinde yapılanmış darbeci damarın Balyoz iddianamesinde yer alan ‘’Ege’de kendi uçağımızı düşürme” planına benzer bir hainliğin burada icra edildiğine ihtimal vermek bile istemiyorum..!?Ancak, silahlı kuvvetlerin siyasi sonuçlar doğuracak, hatta savaşa girmemize sebep olacak benzer faaliyetlerinin çok iyi denetlenmesi ve sorgulanması gereğine de inanıyorum.

Kısa süreli hava sahası ihlalleri her ülkenin hava sahasında yaşanabilen sıradan olaylardır. Uluslararası hukuk kuralları ve teamül, sınır ihlali yapan uçağın düşürülmesi değil, uygulanacak angajman usulleriyle hava sahasını terk etmesinin sağlanmasıdır. Bu yönüyle Suriye’nin uçağımızı düşürmesi , hukuku hiçe sayan düşmanca bir yaklaşımdır.

Uçağımızın yerden havaya (SA) güdümlü  füze ile vurulmuş olması en kuvvetli ihtimaldir. Uçaksavar atışıyla fantomun düşürülmesi pek mümkün değildir. Ancak atış kararı Suriye hava savunma unsurları ve silahlı kuvvetlerin üst yönetimince mi verildi, yoksa sistemleri kuran Ruslar  veya disiplinsiz, kontrolden çıkmış askerler tarafından mı füze ateşlendi ya da Rus uçak gemileri veya üssünden mi menfur saldırı yapıldı? Bu soruların cevabı çok önemlidir. Uçağımız düştükten sonra bölgede Suriye makamlarının bilgisi dahilinde arama kurtarma görevi yapan CASA uçağımıza da taciz atışı yapılmış olması disiplinsiz, kontrolden çıkmış askerler ihtimalini güçlendirmektedir.

Miadı dolmuş, cami duvarı dibinde edepsizlik yapan (!)  günleri sayılı zalim Esed yönetimine bu saldırının hesabı mutlaka sorulmalıdır. Ancak haklı iken haksız duruma düşmeden, bölge ülkeleri üzerinde oyun kuran hainlerin tezgahına gelmeden, oyun kurucu iradeyle dost Suriye halkının çıkar ve geleceğiyle birlikte dostluğunu da kaybetmeyecek şekilde sorumlu davranmaya mecburuz. Esed yönetimi ve destekçilerine karşı ortaya koyduğumuz tavır ile mazlum Suriye halkına yaklaşımımızı ustaca ayırmak en önemli noktadır. Halkımız, Esed yönetimine duyduğu haklı nefretin binlerce  katı  Suriyeli kardeşlerine muhabbet hisleriyle doludur.

Hükümet, Osmanlı mirasına sahip bir ülke ve sorumlu devlet anlayışına yaraşır biçimde, hamasi kışkırtmalara kulak asmadan akl-ı selim bir tavır ortaya koymuştur. Uluslararası alanda yapılan diplomasi çalışmaları ve alınan askeri tedbirler, özellikle angajman usullerinin Suriye’ye yönelik değiştirilmesi yerindedir. Suriye yönetimi bundan böyle benzer düşmanca saldırılarının cevabını, öncekilerin faturasını da ödeyecek şekilde alacaktır. Türkiye’nin hiçbir şekilde yarayı kaşımaması ve saldırgan bir tutum izlememesi de ayrıca önemlidir.

Gidici olduğunu iyi bilen Esed yönetimi, Suriye’yi ve Orta Doğuyu ateşe vermekten bile çekinmeyecek paranoyak ruh hali içindedir. Suriye, Türkiye ve bölgenin geleceğini bu hasta ruhun değil, sakin, sağduyulu, akl-ı selim yaklaşımların belirlemesi önemlidir.

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

28 Haziran 2012 

Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « Suriye'ye Şimdilik Çesildum Uşağum »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...