Çarşamba, 31 Ekim 2012 11:42

KURBAN.. “HALKLA PAYLAŞ, HAKK’A YAKLAŞ”

 

“Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. HAC SÛRESİ(36)”

Kurban.. Halkla paylaş, Hakk’a yaklaş. Ne güzel bir ibadettir kurban.

Tabii hemen kaçırılan hayvan görüntüleri, hayvanlara kurbanda sözümona acıyıp rakı sofralarındaki her türlü mezede et arayanların ikiyüzlü beyanatları..

Oysa İslam yardımlaşmayı, paylaşmayı, cemaat olmayı, birlik olmayı tavsiye ve emretmiştir. Günümüzün iletişim ve imkânları ile İslami hassasiyeti yüksek STK sayesinde dünyanın diğer ucundaki kardeşlerinize yardım edebiliyorsunuz. Hatta öyle ki bir kurban memleketinizle çevrenizle, bir kurban da buradakinin yarı fiyatına bir ücra İslam beldesinde.. Düşünsenize, ahirette ve inşallah cennette karşılaşacağınız, Afrikalı, Pakistan’lı, vb. bir beldeden kardeşiniz şu anda sizin gönderdiğiniz kurbanın etini ailesi ile mutluluk, dua ve minnetle yiyor. Peki, o aç Müslüman’la birlikte kim de mutlu? Düşünsenize bir! Allah…

Ne mükemmel bir din emretmiş Allah.. Kullarının ıstırabını paylaş, ver onlara.. Allah karşılığını vaat ediyor. Hiç boşluğun olmadığı tekâmülün kıyamete kadar devam edeceği bir din. Evet tekamül.. Neden? Çünkü her yeni, adeta bizi O’na yaklaştırıyor. Düşünün belki de kıyamet öncesi son an imanın imtihan olmaktan çıkması. Yani her şeyin ayanbeyan ortaya çıkması..

Kurban… İmkânı olan kullar için bir fırsat aslında. Tıpkı namaz, tıpkı, hac, tıpkı zekât gibi. Bu fırsatları değerlendirmemek için idraksiz olmak lazım.

Sosyolojik/psikolojik anlamı da çok önemli kurbanın.. Bakın Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’i Ali ŞERATİ nasıl anlatıyor: “... O, oğlu İsmail’i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail’in kim veya ne? — Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin, paran, evin, çiftliğin, araban, aşkın, ailen, bilgin, sosyal sınıfın, sanatın, elbisen, ismin, hayatın, gençliğin, güzelliğin... Hangisi? Ben bilemem. Fakat sen kendin bilirsin. Kim ve ne olursa olsun, kurban etmek için getirmelisin. Sana hangisi olduğunu söyleyemem, ama yardımcı olmak için bazı ipuçları verebilirim: — İnancını ne zayıflatıyorsa, (Allah’a ve marufa) “gitmek”ten ne alıkoyuyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne geri çeviriyorsa, kendi kendinle olmana ne sebep oluyorsa, çağrıyı duymana ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, “kaçma”ya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni ne kör ve sağır ediyorsa... İşte odur kurban edeceğin!

Zayıflığı (oğlu) İsmail’e olan sevgisinden kaynaklanan İbrahim’in durumundasın. Şeytan onu rahat durdurmadı. Kendini şerefin zirvesinde, gurur dolu ve uğrunda her şeyden geçebileceğin ve sevgisi için diğer bütün sevgileri kurban edebileceğin “Tek Bir Şey” olduğunu düşün... İşte bu senin İsmail’indir! İsmail’in bir kişi olabilir, bir nesne, rütbe, mevki, bir ‘zayıflık’ bile olabilir. Ama İbrahim için o oğluydu! ...” (ŞERİATİ, Ali – Hacc, sayfa; 104–105) 

Kurtul o zayıflığından yen onu, zaferinle şeytanı da yeniyorsun aslında. Ne muhteşem çifte zafer. Çifte mutluluk. Paylaştıklarınla o mazlum ve fakir Müslümanları sevindir, onlarla beraber Allah’ı sevindir. Aynen kurban gibi seni Hakk’tan ve hakikatten uzaklaştıran tüm zaaflarından kurtul. Koş, Hakk’a, adalete, gayret ve hizmetlere koş.

Bu arada rakı masalarında birbirinin ağzına etleri lüpür lüpür veren, entel barlarda türkülerle, yoksul halk için efkârlanan ama halkın değerlerini aşağılayıp onları ikinci sınıf gören kurban ibadeti ile aklınca dalga geçenler var ya, manen onların durumuna düşmemek içinde inandığın gibi yaşaman ve hareket etmen gerekir ki, Hakk’a, halka ve topyekûn marufa yaklaşasın, maruftan yana olasın. İyi bir insan, makbul bir kul olasın.

Ne mutlu, kurbanla Allah’a yaklaşanlara..

Ne mutlu, putlarını Hakk için kıranlara…

Ne mutlu, Halk içinde Hakk’tan, adaletten yana olanlara..

Ne mutlu, komşusu açken tok yatamayan, yatmayanlara..

Ne mutlu, vaat edilen zafere inanan ve bu uğurda mücadele edenlere..

Vee.. ne mutlu, Hakk için yaratılanı sevenlere.. Güller Gülü (SAV)’in izinden gidenlere ne mutlu…

 

 

                                                                   

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...