Pazartesi, 18 Kasım 2013 13:15

Kendi Kerbela'mız

         İmam Ali (kv)’den yana olmak. İmam Hüseyin’den yana olmak. Tüm İslâm Âlemi kimin haklı olduğunu elbette biliyor. Ehl-i Sünnet de, İmam Ali (kv)’nin hakkını teslim etmiştir. Ancak İslâm tarihi içindeki bu siyasî fitneyi ahirete bırakmışlardır. “Kur’an sayfalarının mızrakların ucuna takılması nasıl bir hile ve aldatmadır? Günümüzde benzerleri nasıl yapılmaktadır? Düşünün basit bir ticarî menfaatte bile Allah, Kuran vs. deyip göz boyamak bile aynı şey değil midir?” demekle yetineceğim.

        İmam Hüseyin’in katli de hakikaten düşündürücüdür. Üzerine çok kafa yorulması gereken ibretler var. Kaderi İlâhînin sahibi Allah’tır. Hz. Hüseyin bozulan Kuran Hükümlerinin ihyası ve sünnetin yaşanması için yezid melununa teslim olmamıştır. Bu mücadele örnektir kıyamete kadar gelecek tüm Müslümanlara ve insanlığa. Hak, adalet, İman prensipleri ve Allah’ın emirleri için zalime teslim olmamak.

        Kerbela’da Yezid’den yana olanlar sonraki hayatlarında hep perişan oldular. Akabinde Emevilerce Müslümanlar taraf olmaya zorlandı, Ehl-i Beyt’in kalanlarına zulmettiler. Esasında bu kısmen Abbasîlerde de devam etti. Ancak tüm bu kötü olaylar sahabe düşmanlığına da dönüşmemelidir. Zalimler istisna tâbii. Kerbela’da İmam Ali (kv)’nin Hz. Fatıma’dan olmayan çocukları da şehid edildi. Bu apaçık bir düşmanlıktı. Bu çocuklardan birinin adı, Ebubekir, diğerinin adı ise Osman’dır. Alevi ve Şii dostların dikkatine. Şehitlerin listesindeki Hz. Ali evlâtlarını görünce düşmanlığın azameti de anlaşılacaktır. Asıl maksat, Hz. Peygamberimiz (sav)’in ve İmam Ali (kv)’nin soyunu kurutmak. “Hz. Ali oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Ali oğlu Avn, Hz. Ali oğlu Abdullah, Hz. Ali oğlu Celâl Abbas, Hz. Ali oğlu Ebubekir, Hz. Ali oğlu Fazl, Hz. Ali oğlu Osman, Hz. Hasan oğlu Abdullah, Hz. Hasan oğlu Kâsım, Hz. Hüseyin oğlu Ali Ekber, Hz. Hüseyin oğlu (Mâsum) Ali Asgar (Abdullah Ekber), Hz. Hüseyin oğlu (Masum) Kâsım.” Bunların içinde çocuklar vardır.

        Kerbela’da tarafları iyi belirlemeliyiz.

        Hz. Hüseyin şahsında, iman, Kur’an ve İslâm vardı; hak vardı, adalet vardı, zalimle karşı duruş vardı. Karşısında ise, İslam’ı ve Kur’an’ı istismar ederek zulmetme vardı, haksızlık vardı, Ebu Süfyan’dan kalan kin vardı, düşmanlık vardı. Hz. Hamza’nın çıkartılıp çiğnenen yüreği yetmemişti âdeta Hind’in torununa.

        Peki, şu anda durum farklı mı? Yine Hüseyin’ler var, Yezid’ler var. Suriye’de Esad Şii olduğunu yani Hz. Hüseyin’den yana olduğunu söylüyor ama Yezid gibi davranıyor. Demek ki esas olan tarihteki Kerbela olayında “Hz. Hüseyin’den yanayız biz” demek değil. Esas olan her asırda Hüseyin olmak. Hüseyin gibi olmak...

        Peki, her birerimizin içinde bir Kerbela yok mu? İyiden yana olan bir Hüseynîmiz, kötü ve Şeytandan yana olan bir Yezid? Biz kendi ruhumuzda hangisinden yanayız? Mazlum ve âdil Hüseyin’den yana mı? Yoksa zalim ve alçak Yezid’den yana mı?

 

İçindeki Kerbela’da sen nerede saf tuttun?

Hüseyin’in yanında mı, yoksa zalimlerin mi?

Kimi susuz bıraktın sen, Hüseyn’i mi nefsini mi?

Ah, lânet nefis benim Yezid’im sensin.

Yâr Hüseyin aşkına yeneceğim seni.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...