Cumartesi, 14 Şubat 2015 11:12

YENİ TÜRKİYE ‘ ESKİ HÂL MUHAL… YA YENİ HÂL YA İZMİHLÂL’ ( 2 )

‘YENİ TÜRKİYE’ tabiri doğrusu çok hoşuma gidiyor. İnşallah dosdoğru hayata geçer, kıyamet kopmadan en kısa zamanda en güzel şekilde yepyeni bir Türkiye doğar, Avrupa Birliği gibi İslam Birliği de hayat bulur. Yoksa yarın ahrette Allah’a nasıl cevap veririz. Bu ana gayemizi uzak görmeyelim. Allah büyükdür, rahman ve rahimdir. O’nun büyük lütuf ve rahmetinden isteriz. Yeter ki bizler; Allah’ın istediği Müslümanlar olalım, razı olduğu gibi yalnız O’na kulluk edelim, O’na güvenip O’na dayanalım… Her gün namazla birlikte söylediğimiz Fatiha suresindeki duamızda dürüst ve samimi olalım. Öylece gayret edip çalışalım.

 

Geçenlerde,  günlük yayın yapan gazetelerin  birinde yazan bir gayr-i müslim  köşe yazarı, bu ‘Yeni Türkiye’ tabirinden rahatsız olduğunu söylüyordu. Yeni Türkiye, kimi rahatsız eder ki? Demek ki davamızı da doğru ve yerinde anlatabilmemiz gerekiyor.

Yarasa tabiatlılar, tabiatları gereği ışıktan, nurdan rahatsız olurlar, o başka mesele. Aslında onlar da; iman nuruyla görebilseler, inanın biz den daha fazla o kudsi yollarda koştururlar. Biz onlara da hidayet temenni ederiz. Yeter ki zulmedip, mütecaviz olup, hakka göz kapayıp masum ve mazlumlara düşmanlık etmesinler.

İslamiyet rahmet, şefkat ve merhamet dinidir. Peygamberimiz Hz.Muhammed’e AS.V. ilk vahiy geldiğinde sadece kendisi müslümandı. Etrafı enva-i çeşit kâfir, putperest, müşrik ve münafıkla doluydu. Sonra onların  çoğu hatta tamama yakını iman edip Müslüman olmadı mı? Sahâbe-i Kiram kimlerden meydana geldi. Allah cümlesinden razı olsun. Allah’ın kanunu değişmez. Gözünü açan güneşi bulur.

 

Bu ‘Yeni Türkiye’ meselesi çok önemli. İnşallah tez elden milletimiz bu önemli mesajı, geldiğimiz mevsimi, safhayı tez elden kavrar.

 

Filistin, Kudüs, Mısır, Balkanlar seyahatımdan ve şu son olarak İslam  Âlemi olarak yaşamakta olduğumuz feci halleri gördükten sonra, Osmanlı Devletimizin parçalanmasının ne anlama geldiğini; bu yıkılışın, parçalanışın, yağmalanışın, ümmetin, milletin, hatta tüm  insanlığın maddi ve manevi dünyasında nelerin yıkılışına, mahvoluşuna sebep olduğunu, düşmanlarımızın ne kadar zalim gâvur olduklarını, ne kadar alçak olduklarını, insanlığa ne büyük zararlar verdiklerini, hıyanet edenlerin de, ne derece sefil olduklarını hakkalyakîne yakın bir hissiyatla tüm ruhumla hissettim. Göz ve gönül yaşı döktüm.‘Yaşasın zalimler için Cehennem diyen’  Bediüzzaman gibi  ben de haykırdım.

 

Gökdelenler inşa edilirken; yapılacak kat sayısı nispetinde temeller ona göre yapılır. İnşaatın önemi ve büyüklüğü oranında alt yapı ona göre düzenlenir. Basit fakat çok önemli bir inşaat  mantığıdır, bu kural. Basit bir ihmal, teknik bir hata sonradan çok büyük felaketlere sebep olmuyor mu? Bu konuda son acı haber Mecidiyeköy’deki inşaatın asansör kazasında on işçi hayatını kaybetmesidir. Allah rahmet eylesin hepsine. Küçük bir ihmal, ne canlar alıyor, nice yürekler yakıyor.Yazık…!

Yeni Türkiye’nin temelleri atılırken’ de, bu yeni Türkiye hayal ve hülyasında olan her şuurlu kimse için özellikle de, bu mukaddes ve muhteşem projenin mimar ve mühendisleri için ne yapmaları gerektiği hususunda bir şey söylemek fazladır. Herkese konumu nisbetinde sorumluluk ve gayret düşüyor.

Bir vücutta nasıl ki; atom atom, hücre hücre, element element, organ organ faaliyet vardır ve bu büyük faaliyet aynı maksad içindir. Bu hayati ahenk nispetinde sağlıklı bir vücuda sahip olunur. Yeni Türkiye için de durumumuz aynen böyledir. Artık kimsenin dinlenecek, ahrette geçerli olacak mazereti yoktur. Güzel bir mevsim gelmektedir. Her tohum baharda yeşillenip, çiçek olup meyve veremez.Ancak çürümeyen bozulmayan tohumlar o muhteşem bahar bayramında yerlerini alabilirler.Laf değil icraat ve üretim zamanıdır.Burada ne ekersek sonra onu biçeceğiz.

Dinimizde şöyle önemli bir kaide vardır. Her sorumluluk sahibi için, o sahadaki gerekli bilgileri bilmek ve muktezasınca amel etmek o şahsa farz-ı ayndır. Mesela bir doktor için gerekli olan tıbbi bilgilerle mücehhez olmak ona far-ı ayndır. Bir pilota da uçağını doğru kullanabilmek farzı- ayındır. Bir bina inşa eden mimar ve mühendise de kendi görevlerini en sağlam ve doğru olarak yapmak farz-ı ayndır. Devleti ve milleti idare edenlere de ,âdil olarak ‘müslümanca’ idarecilik san’atını doğru icra etmek farz-ı ayndır.

Dünya ve ahret saadeti isteyen her mü’min için de; bu meselede Asr-ı Saadet en güzel örnektir.

Parantez arası niyetine.  Bu da konumuzla ilgili başka bir güncel mesele. Şimdi bütün dünyada; firavunlar döneminin zûlm abideleri olan piramitlerini akla, hatıra getiren bu zamanın firavunlarının, zulm ve adaletsizlik üzerinde, adeta, fani ve uğursuz ihtişamını zenginliğini kibrinin gururun timsali yaparak  yükselen ‘gökdelenler’  yerinde, uzay ve bilgi çağı denilen bu dönemeçte; takva ve ihlasla yükselecek nice kutsal maddi ve manevi mi’raçlara vesile olacak müesseselere, icatlara, bütün dünyamızda, özellikle iç dünyamızda böyle bir inşaya ne kadar çok  ihtiyaç var.

Zaman böyle büyük fetihlerin büyük kahramanların zuhuru zamanıdır. Gözler ve gönüller şu mukaddes projeleri hakkıyla hayata geçirecek kudsi kahramanları beklemektedir. Şimdiden  sayısı bizce meçhul gönül erbabınca kavli ve fiili dualara başlanılmıştır. Allah mübarek etsin.

 

‘Ey bütün hâl ve durumları değiştirerek halden hâle çeviren Ya RAB , MUHAVVİL, hâlimizi en güzel hâle çevir.’ Âmin.

 

İbrahim Töre

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...