Rusya gibi gerek yüzölçümü olarak, gerek siyasi olarak ve gerekse ekonomik olarak dünyanın en büyük ülkelerinden birini; Putin gibi agresif, tutarsız, bir gün söylediği diğer günü tutmayan, Uluslararası politikada diplomasiden uzak, konuştuğu lafların çoğu yalan olan bir insan tarafından yönetilmesine hayret etmemek mümkün değil.
Bu güne kadar gerek Rusya'yı ve gerekse etti alanındaki ülkeleri demir yumrukla, baskıyla, korkuyla sindiren Putin, bu kez "sert kaya"ya çattı. Gerek Kafkasya'da, gerek Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerde, gerek eski SSCB'den ayrılan ülkelerde ve gerekse bizim "zavallı" Arap ülkelerinde istediği zaman istediği gibi at oynattı. Tâki Türkiye ile "uçak krizi" yaşayıncaya kadar.
Biz de bir söz var; "El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz zanneder!" diye.
Bölgedeki ülkelere uyguladığı "yayılmacı politika" gereği; kendi babasının topraklarına girer gibi kimi zaman karadan, kimi zaman havadan giren Putin, Ukrayna'da olduğu gibi özgür dünyanın gözü önünde işi diğer ülkelerin topraklarını işgale kadar götürdü.
Kardeş Azerbaycan topraklarının yaklaşık üçte biri Ermeni işgali altında. Tüm dünya Azerbaycan topraklarını işgal edenin Ermenistan değil, Rusya olduğunu ve Karabağ'da Azeri askerlerinin Rus askerleriyle savaştığını bilmektedir.
Kendine göre boş bulduğu ve dilediği gibi at oynatmaya alıştığı bu coğrafyada Putin, kendi ifadesiyle "delikanlı adam Erdoğan"ı iyi hesap edemedi.
Türk hava sahasını alenen ihlal eden Rus uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesi neticesinde Putin'in kendine göre var olan "karizması çizildi." Adamın adeta vücut kimyası bozuldu. Olayı kendine yapılmış bir hakaret gibi algıladı ve şahsileştirdi. Ve yalan üzerine yalan konuşmaya başladı. Uluslararası kamuoyunda ve diplomaside alay konusu oldu.
Putin'in bu olayla birlikte uydurduğu birkaç yalanı aktarmak istiyorum:
"Uçak Türk Hava Sahasını İhlal Etmedi" Yalanı
Önce "uçağımız Türk Hava Sahası'nı ihlal etmemiştir" diyen Rusya ve Putin, Türkiye tarafından yapılan ihlal bütün çıplaklığıyla göz önüne konulunca, bu kez de "uçağımıza uyarı yapılmamıştır" yalanına sarıldılar. Rus uçağının Türk pilotları tarafından tam 10 defa uyarıldığı ortaya çıkınca bu kez de Putin: "Türkiye, ABD'ye yaranmak için bizim uçağımızı düşürdü" yalanına sarıldı. Oysa Türkiye tam 55 gün boyunca Rusya'yı sınır ihlali yapan uçakları konusunda uyardı. Öyle ki bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan G20 zirvesinde Rus uçaklarının hava sahasını ihlal etmemesi konusunu gündeme getirdi.
"Türk Halkı Dostumuzdur" Yalanı
Putin açıklamalarında " Türk halkı onurlu bir halktır, Türk halkı dostumuzdur" demesine rağmen daha krizin ilk günlerinde Rusya'da bulunan işadamları Rus polisi tarafından suçluymuş gibi sorguya çekilerek toplama kamplarında hapsedildi ve sınırdışı edildi. Rus kadınlarla evli olan, çocukları olan Türkler"Erdoğan'a selam söyleyin" denilerek apar topar Türkiye'ye gönderildi. Öğrenciler okullardan, yurtlardan toplandı. Bu mu dostluk?
Anadolu Ajansı Moskova Bürosu adına çalışan Rus gazeteci Elena Teslova’nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in basın toplantısında elindeki Türk bayrağını sallayıp söz isteyerek sorduğu şu soru Putin'in "dostluk yalanı"nı tokat gibi suratına vurdu:
"Siz, Türk halkı ile politik eliti aynı görmediğinizi söylemiştiniz ancak pratikte farklı eylemler olduğu görünüyor. Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği’ne saldırılar, Türk öğrencilerin yurtlardan atıldığına, işadamlarının sınır dışı edildiğine ilişkin şikâyetler geliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?"
"Türkmenler Olduğu Bilmiyorduk" Yalanı
Putin'in en büyük yalanlarından biri de; "Biz orada Türkmenler olduğunu bilmiyorduk. Bilsek vurmazdık" açıklamasıydı. Oysa Rus uçakları bölgede Türkmenler olduğunu biliyordu. Ve bile bile bölgeyi bombaladı.
"Türkler Bize Telefon Açmadı" Yalanı
Putin; "Talihsiz bir durum ortaya çıkarsa hemen durumu açıklarsın. Ama Türkler bize telefon açmadı" yalanına sarıldı. Ancak Türk makamları, Rus yetkililer ve Putin ile görüşebilmek için bütün girişimlerde bulundu. Ancak Putin her defasında görüşmeyi reddetti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Putin'in telefonlara çıkmadığını televizyonlardan alenen duyurdu.
"DAEŞ'le Mücadele" Yalanı
Rusya Savunma Bakanlığı, 29 Ekim'de Suriye'deki hava saldırılarında DAEŞ'e ait tam 819 hedefi vurduklarını açıkladı.
Oysa Rusların Suriye'de 30 Eylül'den itibaren gerçekleştirdikleri bombardımanın uluslararası verilerinde saldırıların yüzde 80'inin DAEŞ dışı, özellikle de muhalif ve sivil noktaları, hedef aldığı ortaya çıktı.
"Türkiye DAEŞ'ten Petrol Satın Alıyor" Yalanı
Putin; "Türkiye DAEŞ'ten petrol satın alıyor, kanıtı var" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "kanıt varsa istifa ederim, kanıtlayamazsan sen de eder misin?" restini çekti. Kremlin Sözcüsü Peskov, kanıtın sözlü bilgiden ibaret olduğunu söylemek zorunda kalarak, kanıt olmadığını itiraf etti. Daha sonra DAEŞ petrolünü Şam rejiminin aldığı ve ticarete de Rus işadamlarının aracılık ettiği ortaya çıktı. Üstelik ABD Hazine Bakanlığı'nın resmi raporu doğrultusunda. Ancak Ruslar bu açıklamaya cevap veremedi.
Putin'in ve Rusya'nın yalanları say say bitmez. Çünkü haksızlar. Bu haksızlıktan yalan söyleyerek kurtulmaya çalışıyorlar. Ancak yalan yalanı getiriyor. Battıkça batıyorlar.
Uçak bahane. Putin çizilen karizmasını(!) kurtarma derdinde. Ancak kendisinin de alenen ilan ettiği ve "Delikanlı Adam Erdoğan"ı iyi hesap edemedi. Hem kendi siyasi geleceğini hem de çok zor günler geçiren Rus ekonomisini riske etti.
Zaten zar zor geçinen fakir ama onurlu Rus halkını Votka'yla daha ne kadar kandırır bilmem. Ama Putin bu onları daha epey uyutacak yalanlar bulur. Ne de olsa O bir "Yalan Makinesi."
