Çarşamba, 13 Aralık 2017 14:00

Güce Karşı GÜÇ

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlının bölgeden çekilmesi ile Filistin’de istikrarsızlık başladı. Özellikle bölgede bir İsrail kurulması fikri tüm dengeleri alt üst etti. Siyonist çetelerin İngilizlerin de desteği ile Filistinlilere karşı yaptığı katliamlar, terör ve tedhiş hareketleri ile toprak satmaya zorlamalar on yıllarca sürdü. Ne yazık ki o dönemde ümmetin parçalanmışlığı ve sahipsizlik nedeniyle bunlara gereken cevap verilemedi. Tüm bu hareketler 1948’de İsrail’in bir hançer gibi bölgeye saplanmasıyla zirveye ulaştı.

Zaman zaman bazı devletler İsrail’e karşı harekete geçmiş olsalar da ABD’nin verdiği sınırsız destek bu adımları başarısız kıldı. O gün bu gündür ne yazık ki Filistin’de kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Sadece Filistin değil bölgenin de yarası hala kanamaya devam ediyor.

En son ABD Başkanı Trump’ın, tüm uyarılara rağmen Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve Büyükelçiliği Telaviv’den Kudüs’e taşıma kararı, tüm sıkıntıların üzerine adeta tüy dikti. Bölge devletlerinin yanında Vatikan ve Avrupa ülkelerinin itirazı da karşılık bulmadı.

Bir haydut gibi “Güçlü olan haklıdır” dercesine tüm uyarılar reddedildi. Şimdi bu güne geldik. Dönem Başkanı olarak Türkiye’nin yaptığı çağrı ile İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi İstanbul'da toplanıyor. Birleşmiş Milletler’den sonra en çok üyeye sahip ve uluslararası temsil gücü en yüksek teşkilatlardan olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantısında, İsrail’in Filistin işgaline karşı çözüm üretebilecek elle tutulur kesin ve etkili adımlar bekleniyor.

Çare 'İslam Ülkeleri Birliği'

23-24 Kasım’da İstanbul’da gerçekleştirilen ASSAM İslam Ülkeleri Kongresi’nin sonuç bildirisinde şu noktalara dikkat çekildi.

ASSAM Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka’nın basın açıklaması ile duyurduğu deklarasyonda, Müslüman milletlerin refahı, kurdukları devletlerin güvenlik ve bekası, İslam dünyasının süper güç olarak tarih sahnesine yeniden çıkabilmesi için İslam ülkelerinin bir irade altında toplanmasının gerektiği vurgulanarak İslam Ülkeleri Birliği’nin kurulması gerektiği dile getirildi.

Deklarasyonda, İslam Ülkeleri Parlamentosu’nun kurulması, İslam Ülkeleri Birliği’nin teşkil usul ve esasları, İslam Birliği Bakanlıkları’nın tesis edilmesi gerektiği beyan edildi.

Ayrıca; “İslam Ülkeleri Birliği”nin adalet, iç güvenlik, dışa karşı savunma ve dış işleri konusunda ortak hareket edilmesi talep edildi.

İİT ülkeleri, gücünün farkında değil

İslam ülkelerinin elinde tuttukları stratejik güç ile bu gücün dünya siyasetindeki yansımasının eşit değil. İstanbul’da yapılacak zirve, Kudüs başta olmak üzere küresel sorunlarda İİT'nin daha aktif olmasının yolunu açacak süreci başlatabilir. Artık güç sahibi olup da gücünün farkında olmamayı kabul edemeyiz. Dünyadaki petrol rezervinin yüzde 67'si İslam ülkelerinin elinde. Dünyanın en önemli 13 su yolunun 9'u da öyle. Bu kadar stratejik bölgelerdeki İslam ülkelerinin artık güçlerinin farkına varması lazım. İslam ülkeleri Kudüs meselesinde İsrail ve ABD'ye karşı ortak hareket edebilir. Örneğin ABD'den silah alımını durdurabilir, İsrail'e hava sahalarını kapatabilirler. Öğrenilmiş çaresizlik sendromundan bir an evvel çıkılması lazım. 

İbrahim Keleş

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...