Cuma, 04 Ağustos 2023 12:04

Dünya İçin Değer mi?

Bulunduğu hali yeterli görmek, geleceği iyi görememeyi barındırır içinde. Gelişmek, iyiye dönüşmek, güzele erişmenin sonu yok zira. 
Mükemmelliğin sınırı çizilmedi henüz, çizilemeyecek de, Hangi sanat tamam dedi de durdu; musiki, mimari..? Hangi düşünce kemale erdi de yeni fikirler üretmez oldu? Duran, değişmeyen ne var? 
Günde kaç hal değiştiriyor insan? Sükûn yaşarken birden celalleniyor; suskun dururken öfkeleniveriyor.
Günde birkaç mevsim değiştirdiği gibi ömrünün mevsimlerinde daha net görülüyor bu hal. 
Düşen takvim yapraklarını iyi okuyan; hayatın baharını yeni girenleri görünce tebessümle geçiyor yanlarından, bazen de üzülüyor, hüzünleniyor.
Yaşanmadan nasıl anlatılır hatıralar, Geçici zevkleri hedef eden; kemal gören; acının gergefinden geçince anlıyor hayatın çok daha yüce hakikatler için yaratıldığını ve o kemal noktayı bulmak gerektiğini. Dibi ve sahili olmayan deniz nasıl tarif edilir. 
Etrafını cami, ağyarını mâni kaidesi uyar mı buna? Sınırsızlığın sınırı nasıl çizilir? Doğan her güneşte yeniden dirilmek, yeni alem sayfasını okumak; bugünün insanının ödevi, varlık sebebi, yarını taşıma görevi.
Gece gündüze, gün saniyelere, sene dakikalara, asır saatlere; mekâna zaman düştüğünden bu yana akıyor, mekan yıkılıp zaman gidinceye dek dönecek bu devri daim. Ne mekân yerinde duruyor ne zaman; her an tazelikle cilveleniyor ikisi de. Yeter yok, tamam yok, bitti yok; ilk emir oku.
Büyük bir hazinenin üzerinde oturduğunu fark etmeyen hazineden istifade edemez; bozuk demir paraları kazanç sayan ne büyük aldanış ve kaybediş içindedir.
“Dünya bir meta değil ki nizaa değsin” demiş üstad, Bozuk para için kavga edilir mi; ediyor insan hatta dünya savaşları bile çıkarıyor bunun için! Dünyasını dünya ile dolduran da bir nevi kendi ile savaşmış oluyor. 
İnsanın çamurlaşması, kemalden düşmesi, harcanması, dünyaya razı olması, bir damlada boğulması; içinde sonsuzluk cevheri taşıyan için kabul edilebilir bir durum değil.
Beyaz iplik siyah iplik ömrü mekik gibi dokuyor; kimi kelebek oluyor uçuyor, kimi eriyip kayboluyor. 
Küçük, normal ihtiyaçlar, geçici zevkler için bir ömür vermek ve bunu kemal saymak; dünyayı sabit, halini de kemal görmek; acınası bir hal değil mi?
Yürürken sağa sola bakıldığında çok görülüyor bu hallerden; iyisi mi ayak ucuna bakarak yürüyüp gitmek bu dünyalaşmış dünyadan. 
Yolcu yorulur, yol bitmez; yolda ne hakikat devşirir ve onu hali ile gösterirse kazancı o yolcunun. 
Sahibimiz Rahman ve Rahim’e buna ne kadar inanır ve o denli tevekkül edersek; dünya misafirhane, kabir dinlenme, ahiret saadet diyarı olur inşaallah.
Elhasıl; en birinci mesele gerçek imanı elde etmek için çalışmak, gönlümüzün değdiklerinin İmanlarını takviye etmek ve amel-i salihaya yönelmek; sonu olmayan hazineye girmenin başka yolu var mı..? 
Dünya için değer mi..? bas geç üzerinden..! 
“Zira Cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değil” Cennete namzet olmaya ve kelepçeli gitmek yerine Aziz olarak kabre gitmeye hazır olmak gerekmez mi..?

 

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...