Cuma, 20 Ocak 2023 22:48

Bir sosyal medya hikayesi…

İnternet devreye girdi, yazılı basının eskisi kadar etkisi kalmadı. Artık, internet gazeteciliğinin yanında bir de sosyal medya var ve her geçen gün daha da yaygınlaşıyor...

Var, ama karmakarışık! Çoğu küresel güçlerin kontrol ve güdümünde. Kuralları onlar koyuyorlar, kendi amaçlarına hizmet için kullanıyorlar. Ayrıca, doğrularla yanlışlar birbirine karışmış durumda. Bazı alanlar çöplükten beter. Üstüne bir de kötü amaçla kullananları ekleyin, varın gerisini siz düşünün!

Ama kaçış yok, o mecralarda olmak zorundayız. Bulunmak da yetmez, onca karmaşa ve kirlilik içinde temiz kalmak ve gerçekleri ortaya koymak durumundayız.

Bizim de yapmaya çalıştığımız bu.

Kirlilikten beslenenlerin bundan rahatsız olmaları doğal, oluyorlar zaten. Oluşturmaya çalıştıkları algıların üzerine gidince çıldırıyorlar. Kırmızı görmüş boğalar gibi saldırıyorlar. Hiçbir ahlaki değerleri yok. Yalanın, hakaretin, küfrün, çirkefliğin bini bir para.

Üstelik bir başka sıkıntı daha var. Taşlar bağlanmış, itler serbestçe geziyor oralarda. Sözde hesap sahiplerinin çoğu isimsiz ve suretsiz, büyük bölümü sahte, bir kısmı da yurt dışından atış yapıyor.

Saldırıyorlar şuursuzca...

İğrenç bir yapı var bu mecralarda. Birlikte hareket ediyorlar, talimatlı iş görüyorlar, toplu saldırıyorlar. En garibi de bunu yaparken karşı tarafa "trol" diye hakaret ediyorlar.

Maalesef yasal mevzuatımız da koruyamıyor insanımızı. Zaten, bu küresel ağların yasalarımızı tanıdıkları, uydukları yok.

***

Hepimiz saldırı altındayız...

Biz oyun bozup, gerçekleri ortaya koydukça, artırıyorlar saldırılarını. Çirkeflikte sınır tanımaz hale geliyorlar. Cevap verseniz bir dert, sessiz kalsanız başka bir dert!

Geçen gün dayanamayıp, ağır küfürler eden bu çirkeflerden birine twitter'dan cevap verdim. Üstelik o seviyeye kadar inmeyerek, ettiği küfürleri iade ettim.

Ne oldu dersiniz?

"Nefret suçu" işledim. Öyle dedi twitter. Bu yüzden hesabımın bazı özellikleri geçici olarak engellendi. Paylaşım ve beğeni yapamadım.

"Nefret suçu" dedikleri hikâye tabii ki! Yaptığım paylaşımlardan rahatsız olundu. Gösterdiğim milli reflekse, ortaya koyduğum doğrulara bir fatura çıkarıldı.

Dedim ya, taşlar bağlı, köpekler serbestçe geziyor bu mecralarda. Saldırganlara herhangi bir müeyyide yok. Saldırılara karşı koyan ve cevap verene ceza var. Şaka gibi, ama adı da nefret suçu!

***

Bunları organize edenler var tabii. Onlar ise, en çok bağırıp çağıranlar grubundan!

Oluşturmak istedikleri algıların üstüne gidip, rezilliklerini yüzlerine vurunca, bunları gönderiyorlar üzerimize. Birlikte hareket edip, aynı amaca hizmet ediyorlar. Sosyal medyadaki kirlilikten besleniyorlar.

Sonra da çıkıp ona buna çamur atarak, "organize trollerden" bahsediyorlar. Aynaya bakıp başkalarını suçluyorlar. Saldırdıkları, kirletmeye çalıştıkları bütün isimler bu ülkenin yerli ve milli evlatları.

Şartlar zor, yollar dikenli olsa da, elbette teslim olmayacağız bunlara. Durmak yok, yalanlarını ve bu ülkenin gerçeklerini yüzlerine, yüzlerine vuracağız.

Susmayacağız, sinmeyeceğiz; huzursuz ve rahatsız etmeye devam edeceğiz...

 

 

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/emin-pazarci/bir-sosyal-medya-hikayesi/haber-1335762?utm=gazeteoku&utm_source=gazeteoku&utm_medium=referral

 

Emin Pazarcı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...