Perşembe, 03 Haziran 2010 13:39

Türkiy'nin 11 Eylül'ü

Türkiye’nin 11 Eylül’ü

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail’in Gazze’ye giden yardım gemilerine saldırmasını “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” olarak tarif etmesini gelişigüzel bir söz olarak değerlendirmek doğru değildir. Çok derin anlamlar taşıyan bu ifadeyi bir parça deşmek istiyorum.

ABD, kendisinin hazırlayıp teröristlere uygulattığı 11 Eylül saldırısını, Müslümanlara karşı yürütülen bir savaşın bahanesi olarak saydı. Hatta başkan Bush, bunu bir haçlı savaşı “Crusade” olarak ifade etti. Bu plan başarılı bir şekilde uygulandı ve sonunda Afganistan ve Irak saldırılarına bahane oldu.

ABD, kendisine yöneltilmiş bir “terörist saldırı” olarak adlandırdığı 11 Eylül oyununu, öylesine büyük bir baskı aracı olarak kullandı ki yapmış olduğu her türlü uluslar arası hukuk ihlaline karşı hiçbir devletin sesi çıkamadı. Birleşmiş Milletlerin almış olduğu kararları dahi umursamayan ABD yönetimi Afganistan ve Irak’ta onarılmaz yaralar açarak bugünlere geldi.

Sonuçta Komünizmin yıkılması ile düşmansız kalan ABD, yeni bir düşman icat etmiş bu sayede silah sanayini ve petrol ticaretini elinde tutmaya muvaffak olmuştu.

Bu arada ABD’den yüz bulan şımarık İsrail yönetimi, Filistin’de her türlü zulmü, dünyanın gözü önünde işlemeye devam ediyordu.

Bu gidişata bir son vermek gerekiyordu. Bütün dünya kamuoyu ve bilhassa Türkiye, bu kanlı eylemlere bir son vermek istiyordu. İşte masum insanların bulunduğu gemilere karşı yürütülen son İsrail saldırısı, İsrail’i tuzağa düşürme planıydı. Nitekim bizzat İsrailli gazetenin itirafı ile “ahmak İsrail Hükümeti” zokayı yuttu ve eli kanlı bir şekilde dünya kamuoyunun önüne bir daha çıktı. Bu sefer karşısında Türk Hükümeti bulunuyordu ve Arap ülkelerine uyguladığı pervasız tutumu göstermede çok büyük zorluklarla karşılaşmıştı. Türkiye üye olduğu bütün kurumları harekete geçirmiş kendi yanına çekmişti. Dünyanın her yerinden İsrail’e kınama mesajları gönderiliyor, İsrail Hükümetinin saldırısı nefretle karşılanıyordu.

Öyle zannediyorum ki Türk Hükümeti, ABD’nin Pearl Harbour baskınına karşı gösterdiği politikayı bu kez ABD’nin kendisine karşı uygulamaya soktu. Zira ABD’nin 2. Dünya savaşına girmesine sebep olan bu Japon baskını, kamuoyunda öylesine etkin olmuştu ki “Avrupa savaşından bize ne!” diyen halk bir anda savaş çığlıkları atmaya başlamıştı.

Aynen bunun gibi Türkiye’de yardım gemilerine karşı yapılan bu saldırıyı çok iyi kullandı. Başta Türk kamuoyu olmak üzere bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Sağcısı solcusu herkes tek bir yürek halinde İsrail’e karşı birleşmiş oldu.

Türkiye’nin dışında bütün dünyada İsrail’in saldırısı nefretle karşılandı. İsrail politikacıları herhalde böyle bir tepkiyi beklemiyorlardı. Daha önceden olduğu gibi dünyanın sessiz kalacağını zannetmişti. Fakat artık “cin şişeden çıkmıştı ve bir daha geriye dönmesi imkânsızdı.

ABD ve İsrail karşıtları büyük bir fırsat yakalamış her yönden bu devlet terörü uygulayan bu iki ülkeye karşı çıkma şansı doğmuştu. Bundan sonraki gelişmeleri göreceğiz fakat “Perşembenin gelişi, Çarşambadan belli olur” misali, İsrail iyice köşeye sıkışmıştır. Dünya kamuoyunun baskısı nedeniyle ABD’den yeterli desteği alamayan İsrail’in birçok konuda taviz verip geri adım atacağı çok net bir şekilde belli olmuştur.

Öncelikle, Gazze’ye karşı yürütülen ambargo şimdiden kırılmıştır. Mısır, gelişen olaylar karşısında Refah kapısını açmak zorunda kalmıştır. Yakın bir gelecekte konvoy gemilerinin Gazze’ye yardım götürmesi mümkün hale gelmiştir. İsrail’in yeni bir baskın yapması kendisini daha da güç duruma sokacağından en akıllıca yol, ambargonun tamamen kaldırılması olacaktır.

İşte, Dışişleri bakanının “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” ifadesinin altında yatan asıl gerçek budur. Bu söz ile Türkiye, ABD’nin saldırıyı kendi ülkesine yapılmış bir terör hareketi gibi göstermesine benzer bir şekilde, gemilere karşı yapılan saldırıyı bölgedeki dengeleri değiştirmek için bir fırsat olarak kullanmaya başlamıştır.

Bundan sonraki gelişmeler bölgede yeni dengelerin kurulacağı ve Müslüman ülkelerin daha bağımsız bir politika uygulayacağı anlamına gelmektedir. Ve bilhassa Türkiye’nin önünde geniş bir manevra alanı açılmıştır. Göreve geldiğinden beri çok başarılı bir dış politika izleyen Davutoğlu, İsrail için adeta bir kâbus olmuştur. 

Bu olaylar sonucunda kendilerini feda ederek şehit olan vatandaşlarımızı rahmetle anıyor Rabbimden bütün kardeşlerimizi rahmet ve esenliğe çıkarmasını niyaz ediyorum.  

                                                                       Vehbi HORASANLI

Son Düzenlenme Cuma, 04 Haziran 2010 13:40
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Talha Cuma, 04 Haziran 2010 19:23 yazan Talha

    Güzel değerlendirmeniz için teşekkür ederim. İHH.ve yardım gönüllülerini candan kutluyorum. Malzulumun yanında olanlara ve olacaklara selam. Büyük insanlar büyük işler yaparlar... Rabbim onlardan razı olsun.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...