Pazar, 03 Ekim 2010 13:42

ELEKTRONİK SAVAŞ

Elektronik silahlara karşı süngü

Kâinattaki en değerli varlık insandır. Gelişmişlik düzeyini gösteren en belirgin unsur da insan hayatına verilen önem ile ölçülmektedir.

Bir insanı öldürmenin bütün insanları öldürmekle eşdeğer olduğunu ifade eden Kuran hükmü vardır. Dinimiz, bırakın bir başka insanı öldürmeyi kendi hayatına kıymayı dahi büyük günah sayar. Buna mukabil vahşileşmiş insanlar yüzyıllarca pırasa gibi insan doğramışlar hatta son yüzyılda ırkçılık ve menfaat yüzünden 1. Ve 2. Dünya savaşlarında milyonlarca insan acımasızca öldürülmüştür.

İnsanları öldürerek hiçbir yere varılamayacağı nihayet yavaş yavaş anlaşılmaya başladı. Öyle ki toplum sağlığını tehdit ettiği anlaşılan ürünleri satanlar için dahi ömür boyu hapis cezası da dâhil olmak üzere ağır cezalar getirilmeye başlandı. Fakat ne yazık ki ülkemizde 10 ton civarında hastalıklı et sattığı iddiası ile suçlanan insanlara doğru dürüst ceza bile verilmedi.

Sadece gıda konusunda mı? Diğer birçok konuda da insan hakkı ihlalleri ayyuka çıkmış durumda. Maalesef toplum olarak insana ve insan hayatına gerekli değeri vermiyor, özen göstermiyoruz. Bunun tipik bir örneği de askerlik sistemi konusundadır. Yıllarca konuşulup tartışıldığı belki de sağcısı ve solcusu toplumun bütün katmanlarınca kabul görmüş bir konuda yani “profesyonel askerlik” konusunda ne yazık ki ilerleme kaydedebilmiş değiliz.

Bu konuda 15 yıldan daha fazla bir sürede gazetemizde yazılar yazmış hatta çeşitli sivil toplum örgütlerinde seminerler vermiş birisi olarak geldiğimiz noktada hükümetimizin politikalarını üzülerek izliyor ve derin endişelere kapılıyorum. Zira hala “tek tip askerlik” adı altında mükellef askerlik sistemi toplumumuza dayatılmakta, en geri kalmış toplumlar liginde yerimizi almak için yoğun uğraşlar verilmektedir.

Hükümet ve silahlı kuvvetler yöneticileri şunu iyice bilmelidir ki; toplum olarak bu yönetim anlayışını hak etmiyoruz. Bizi çağdışı ve faşist askeri politikalar ile medeni toplumlar yanında geri bırakmak isteyenler büyük bir ayıba imza atıyorlar.

Yazımızın başlığını “elektronik silahlar” şeklinde attım. Aslında bu dönem dahi geride kalmıştır. Şimdilerde savaşlar internet ve bilgisayar ortamında, kıyasıya yapılmaktadır. Örneğin İran’ın nükleer santrallerine “stuxnet” adı verilen bir bilgisayar virüsü ile saldırıya geçilmiş birçok tesis kullanılamaz hale getirilmiştir. Elektrik santralleri, sanayi kuruluşları ve bunların bilgi işlem merkezleri, yazılım programları hedef alınarak çökertilmektedir. Savaş sanatının en son geldiği noktada “siber” veya “sanal” saldırılar en yıkıcı tesiri icra etmektedirler. Programlamadaki akıl almaz gelişmeler film senaryolarına konu olmakta bunun ötesinde gerçek hayatta dahi hedef alınan ülkelere ağır zayiatlar verdirilmektedir.

Bütün bunlara mukabil hala kas ve kol gücüne dayalı, asker sayısına önem veren hatta Avrupa’nın en büyük ordusunu beslemeye çalışan bir silahlı kuvvetimiz var. Utanmadan bunun ne büyük bir marifet olduğunu söyleyen insanlara rastlıyoruz. Allah akıl fikir versin, ne diyeyim…

Evet, mevcut askerlik sistemimiz askeri, sosyal ve ekonomik olarak sürdürülemez hale gelmiştir. En kısa zamanda modern askerliğin gereği olan profesyonelleşmeye mecburuz. Bakın yıllar önce Sırbistan’ın Kosova’ya saldırısını örnek göstererek tarihi bir dönemden geçtiğimizi vurgulamıştım. Sadece birkaç pilotu riske ederek hiçbir piyade askeri kullanılmadan Sırbistan devleti dize getirilmiştir. Hatta bununla yetinilmemiş devlet başkanları Miloseviç’in yargılanmak üzere mahkemeye sevk edilmesi sağlanmıştır.

Öyle bir döneme girdik ki hiç rahatını bozmadan kahvesini yudumlarken güdümlü mermiler sayesinde savaş kazanan ordular var. Bunu görmemek ve hala Prusyalılardan kalma askerlik sistemlerini savunmak körlükten başka bir şey değildir.

Artık “darbe yapılır” endişesine de gerek yoktur. Zira darbelerin gizli savunucusu olmuş bir partinin yani CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “darbe olursa tankların karşısına ilk ben geçerim” diyerek meydan okumaktadır. Daha evham ve şüpheye gerek yoktur. Askeri vesayete derhal son verilerek demokratik kuralların egemen olduğu bir yönetim sistemine en kısa zamanda geçilmelidir, vesselam… 

Son Düzenlenme Pazartesi, 04 Ekim 2010 13:42
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...